Israel: Playing the victim, being the aggressor

Israel israil

Bu yazıyı okuyanlar için yenilik çok. İçerik hakikatle ilgili. Haberlerde pek bulunmayanla yani. Mazlum, zalim ve zulüm üçgeninde ibreler neleri gösteriyor? Gelin birlikte bakalım…

Tarihi Geçit

  1. 1917’ye kadar Filistin Bölgesi Devlet-i Aliyye’nin (şimdilerde Osmanlı Devleti deniyor) kontrolü altındaydı.
  2. 1917’de Balfour Bildirisi Birleşik Krallığın öncülüğünde imzalandı. Londra, bu şekilde bir Yahudi Devleti’nin zeminini hazırladı. Bunu, İngilizlerin 1. Dünya Savaşı’nda Yahudi desteğini almak için yaptıkları söylenir. İçerik yanlış. Siyonistlerin desteği için yapıldı. Siyonist ile Yahudiyi aynı sayarsanız, Filistin konusunu bir din mevzusu zannedersiniz. Halbuki konu sömürgecilik ve toprak yayılmacılığından başka bir şey değil. Dinler, insanları saflarda sıklaştırmak için ideal araç yine.
  3. 1948 Nakba (Arapça ‘Felaket’): Kademe kademe arttırılan Yahudi nüfusu ile birlikte Siyonist idealistler Yahudi inancı ile çok da bağdaşmayan propaganda ile düşmanlığı pompaladılar. Sonuç itibarıyla kendilerine ait olmayan topraklarda yer sahibi olmaya başladılar. En büyük zulümlerden biri 1948’de yaşandı. Yaklaşık 700.000 Filistinli evlerinden yurtlarından sürüldü. Yüzlerce köy yok edildi. Soykırım yaşandı. (Ayrıntılara bu yazı yeterli gelmez.)
  4. İsrail Devleti Mayıs 1948’de kuruldu. Halen bir anayasası yok. Sınırları belli değil. Sınırları belli olursa, varlık sebebi olan şiddet de ortadan kalkar. Varoluşu, o topraklarda yüz yıllardır var olan insanları hiçe saymak üzerine kurulu.
  5. 2000’lere kadar Birleşmiş Milletler’deki barış ve iki devletli çözüm önerileri sayıca boldu. Her seferinde İsrail ve tabii ki ABD buna izin vermediler. Zira, Siyonistlerin (Yahudiler demek değil zira Hıristiyan Siyonistler de var) amacı barış ortamını elimine etmek. Amaç, gerginliği yönetmek ama çözmek değil. İki temel yapı, Filistinlileri temsil eder hale gelmişti.
      1. Biri, Filistin Kurtuluş Örgütü. Ancak bu seküler yapı, İsrail’in kuklası konumuna büründü. Batı Şeria’daki vahşi uygulamalara pek sesini bile çıkartamıyor.
      2. Diğeri Hamas. Gazze’ye hakim(di). Dini bir örgüt olarak ortaya çıktı. 2000’lerin başında kendini kabul ettirdi.
  6. 2010’lu yıllardan beri İsrail düzensiz bir şekilde yüksek teknoloji saldırılarını sürdürüyordu. Bu operasyonların adı ‘Çim biçme (Mowing the lawn)’. Ne kadar insancıl olabileceğini siz düşünün. 2020’ye kadar Filistin temsilcileri birçok kez barış ve iki devlet konusunu görüşme talebinde bulundu. TÜMÜ REDDEDİLDİ.
  7. 2023 Ocak 7. Hamas Gazze’den firar etti. Tüm dünyayı çalkalayan bir saldırıya imza attı. Peki bu saldırıyla ilgili neler biliyoruz. Bu ve geçmiş konularla ilgili Michael Lüders’in (Alman siyaset bilimci ve İslam bilimci) kitabını önemsiyorum. ‘Sonsuz Savaş’ kitabında ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. Bu saldırı ile haberleri yorumluyor. Ona göre haberlerin odağı, Hamas’ın yaptığından ziyade yapmadığı şeyler. Bu yazının amacı, bir katliamı küçük göstermek veya önemsiz kılmak değil. Ama büyük resme bakmak lazım. Güvenlik birimlerinin saldırı öncesinde hukümeti uyardıkları biliniyor. Peki neden önlem alınmadı? Yoksa arkada yine başka bir komplo mu vardı? 11 Eylül gibi mesela. Saldırıda hayatını kaybeden insanların tamamı Hamas tarafından mı öldürüldü mesela? Hannibal Direktifinden haberimiz var mı mesela? İsrail’in savaş esiri vermemek için ateş açtığında kendi vatandaşlarını da öldürdüğüne yönelik bir direktif bu. Ölenlerin kaç tanesi gerçekten Hamas tarafından öldürüldü? Belki bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.

nekbe protestosu abd kudüs gazze filistin

7 Ocak 2023’ten bugüne

Son dönemde bende ciddi bir aydınlanma oldu. Eğer bir haber manzumesi (propaganda diye okuyun) bir tarih ile ilintili ise, o manzume kuvvetle muhtemel palavradır. Mesela 11 Eylül. Diyeceksiniz ki, televizyonda uçakların kulelere çarptığını gördük. Bunun neresi palavra? Tamam, uçaklar çarptı, o kesin. Ama kim o uçakları yönlendirdi ve hava savunma sistemi neden o gün (sadece o gün!) çalışmadı, sorularına cevap verilmez.


7 Ocak da böyle. Sonrasına ait güzel manzumeler var. Ama devletin neden engellemediği konuşulmaz. Bunu hiçe sayamam. Almanya’nın 2022’den 2023’e İsrail’e silah satışını 10 katına çıkardığını hiçe sayamam. ABD’nin İsrail’e para/silah yardımı yaptığını hiçe sayamam. ABD ve Almanya’nın maddi yardımları ile on binlerce Filintinli’nin öldürüldüğünü hiçe sayamam. Gazze’deki binaların yüzde 80’inin yerle bir edildiğini hiçe sayamam.

40.000 can gazze Toplu ceza uygulamasını hiçe sayamam. Sivil ayrımı yapılmamasını hiçe sayamam. Bombalamalarda yapay zeka kullanılmasını hiçe sayamam. Vurulacak kişilerin evlerine girmelerinin beklenmesini hiçe sayamam. Bu yapay zeka ile İsrail silahlı kuvvetlerinin bir öldürme makinesine dönüşmüş olmasını hiçe sayamam. Savaş kavramının aslında iki ordu arasında kullanılabilir olduğunu hiçe sayamam. Bir tarafta atom bombası da dahil gücü olan bir ordunun olduğunu hiçe sayamam. Diğer tarafta ise silahlı bir örgütten başka bir şeyin olmadığını hiçe sayamam.

100.000 insandan fazlasının sakat kaldığını hiçe sayamam. İsrail’in Gazze’deki altyapıyı neredeyse tamamen yok ettiğini hiçe sayamam. Gazze’de temiz su bulunamamasını hiçe sayamam. İnsanların günlük kalori sınırı için Gazze’ye 220 civarında insani yardım tırı girmesi gerekir. İsrail’in açlığı bir silah olarak kullanmak için sadece yaklaşık 110 tıra müsaade etmesini hiçe sayamam.

israel jerusalem

Tüm bu saldırılar sürerken, İsrail’in birkaç büyük şirkete Gazze’ye 30 km mesafede doğalgaz araması izni vermesini hiçe sayamam. ABD’nin o süreçte Gazze kıyısına bir taşınabilir liman inşa etmesini hiçe sayamam. Bu limanın muhtemelen Filistinlileri başka ülkelere taşınmak için kullanılacağını hiçe sayamam. Yakında Mısır ve Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkeye Filistinli mülteci alımı için baskı yapılacağı ihtimalini hiçe sayamam.

Likud partisinin ve onun aşırı sağcı destekçilerinin insan haklarını umursamamalarını hiçe sayamam. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Netanyahu hakkındaki tutuklama kararını hiçe sayamam. 9 Ekim 2023 tarihinde Yoav Galant’ın Filistinlilerle ilgili söylediği ‘Biz insani havyanlara karşı savaşıyoruz’ cümlesini hiçe sayamam. İsrail hükümetinin Haziran 2024’te ‘Hiçbir Filistinli masum değildir.’ açıklamasını hiçe sayamam.


Anlık Resim ve Olacaklar

An itibarıyla, ABD Yemen’e saldırmış. ABD’nin dünyanın en büyük terör devleti olduğunu söyleyen sanırım ben değilim. Kendisi aynı zamanda bir Yahudi olan Noam Chomsky’yi dinleyin. Kendisi hem ABD’yi hem de İsrail’i çok sert eleştiriyor. Batı dünyasının çoğu, ana akım medyayı takip ediyor. Bu yüzden ‘dünyadan’ pek haberimiz yok.

Yemen’deki Husi’ler de bir tepki olarak bu noktaya geldi. İran’dan maddi destek alıp kendi yollarını çiziyorlar. Husi’lerin açıklamaları çok net. ‘Siz Filistin’de soykırım yapıp, o insanlara zulme devam ederseniz, Kızıldeniz’i size dar ederim.’ Çok marifetli roketleri de var.

ABD’nin Yemen’de yaptığı uluslararası hukuka aykırıdır. Aynı zamanda ağır bir terör saldırısıdır. Ama biz, ABD’nin, Birleşik Krallığın ve tabii ki İsrail’in terör saldırılarına alıştık. ABD, Yemen’e saldıracağına, ortak olduğu soykırımı durdurmalı. ABD’nin acilen İsrail’e her türlü yardımı kesmesi, insanoğlunun vicdanının gereğidir.

Trump Netanyahu

Eğer insanoğlu kendine gelmezse, olacaklar belli. Filistinliler, yeni bir nakba ile oradan sürülecek ya da orada ölecekler. Yani İsrail yüzünden 5 milyon insan sürülecek ya da orada kısmen öldürülecek. Ama medyadaki resim başka. Çürümüşlük o seviyeye geldi ki, Trump’ın Netanyahu ile bir şezlong üzerinde içecek yudumladığı video dünyaya yayıldı. Bence burada başka söze gerek yok. Her şeyin sebebinin ve sonucunun para olduğu dünyada, ahlak iş yapmıyor.

Çin: Yoksa bir ümit mi?

Çin’e karşı duruşum ihtiyatlı. Dijital bir otokrasi ile yönetiliyor. Uygurların yaşadığı bölgede durum malum. Ama bu, Çin için aynı zamanda büyük fırsat. Baskı bölgesindeki politikasından vazgeçip dünya siyasetini bir anda çalkalayabilir.


Zira, kendi iç siyasetini ve müslümanlara baskı rejimini ortadan kaldırıp aynı zamanda Filistin’in yanında yer alsa, bütün dengeler değişir. Ortadoğu’nun talihi de. Olur mu derseniz, çok ihtimal vermiyorum. Ama insanoğlunun arada sırada doğrulara meylettiğini de söylemek yanlış olmaz. Çin, Ortadoğu’daki soykırıma DUR demediği sürece, önümüzdeki 2 yılda soykırımı canlı yayından (Aljazeera) izlemeye devam edeceğiz. Tabii psikolojiniz bunu kaldırabilirse…

Almanya’nın makus talihi