Obezitenin göze etkileri: Kalıcı körlüğe neden olabilir!

Çağımızın en yaygın sağlık sorunlarından biri olan obezitenin, diyabet ve kalp hastalıkları gibi risklerinin yanı sıra, göz sağlığı için de ciddi bir tehdit oluşturduğu ortaya çıktı. Özellikle 20-40 yaş arası kilolu kadınlarda görülen kafa içi basınç artışı, uzun dönemde görme sinirine baskı yaparak kalıcı görme kaybına sebep olabiliyor. Peki, obezitenin göze etkileri tam olarak nedir?

Obezitenin göze etkileri

Türk Oftalmoloji Derneği (TOD) Nöroftalmoloji Birim Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Feyza Önder, kilo artışına bağlı gelişen kafa içi basınç artışının sinsi bir tablo olduğunu belirterek, “Genellikle hastalar baş ağrısı nedeniyle nöroloji uzmanına başvuruyor ve nörologların yönlendirmesiyle göz hekimine ulaşıyor. Bu süreçte erken tanı çok önemli olduğu için zaman kaybedilmemesi gerekiyor,” dedi.

🔎 En çok merak edilenler: Obezitenin göze etkileri

  • Obezite göze nasıl zarar verir?
    Kilo artışı, kafa içi basıncının artmasına neden olabilir. Bu basınç, doğrudan görme sinirine baskı yaparak zamanla sinir hücrelerinin ölmesine ve kalıcı görme kaybına yol açar.
  • Bu durum en çok kimlerde görülür?
    Özellikle 20-40 yaş arası, doğurganlık çağındaki kilolu kadınlar en büyük risk grubunu oluşturmaktadır.
  • Zayıflama ilaçları göz sağlığı için riskli mi?
    Evet. Yapılan bazı çalışmalar, kilo vermek için kullanılan bazı popüler ilaçların göz siniri dolaşımını bozarak körlüğe kadar gidebilecek ciddi sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir. Bu tür ilaçlar mutlaka hekim kontrolünde kullanılmalıdır.

📌 Öne çıkanlar

  • Obezite, diyabet ve kalp hastalıklarının yanı sıra, göz sağlığı için de ciddi bir risk faktörüdür.
  • Özellikle 20-40 yaş arası kilolu kadınlarda görülen kafa içi basınç artışı, görme sinirine baskı yaparak kalıcı körlüğe neden olabilir.
  • Sürekli baş ağrısı çeken kilolu kişilerin, nöroloji muayenesinin yanı sıra mutlaka göz kontrolünden de geçmesi öneriliyor.
  • Bu hastalığın temel tedavisi, diyetisyen eşliğinde kalıcı kilo kaybı sağlamaktır. İlaçlar uzun vadeli bir çözüm değildir.
  • Bazı popüler zayıflama ilaçlarının, göz sinirini olumsuz etkileyerek görme kaybı riskini artırabileceğine dair çalışmalar bulunmaktadır.

“Kilo artışına bağlı kafa içi basınç artışı sinsice ilerleyen bir tablo. Göz siniri bu basınçtan olumsuz etkileniyor. Genellikle hastalar baş ağrısı nedeniyle nöroloji uzmanına başvuruyor ve nörologların yönlendirmesiyle göz hekimine ulaşıyor. Bu süreçte erken tanı çok önemli.”

🧠 Kafa içi basınç artışı (Psödotümör Serebri) nedir?

Obezitenin tetiklediği en sinsi göz hastalıklarından biri, kafa içi basıncının artmasıyla karakterize olan Psödotümör Serebri’dir (Yalancı Beyin Tümörü). Prof. Dr. Feyza Önder, bu durumda beyinde bir tümör olmamasına rağmen, basıncın artarak görme sinirini sıkıştırdığını belirtiyor. Hastalık genellikle şu belirtilerle kendini gösterir:

  • Şiddetli ve sürekli baş ağrısı
  • Bulantı ve kusma
  • Bulanık veya çift görme
  • Göz hareketlerinde ağrı
  • Kulaklarda çınlama

Bu belirtiler genellikle bir nöroloji sorununu düşündürse de, altta yatan neden göz sinirindeki baskı olabilir. Erken teşhis edilmediğinde, bu baskı görme sinirinde kalıcı hasara ve körlüğe yol açabilir.

📉 Tedavinin anahtarı: Kalıcı kilo kaybı

Prof. Dr. Feyza Önder, “Bu hastalıkta koruyucu sağlık yaklaşımı ile öncelikle kilo verilmesini hedefliyoruz,” diyor. Tedavinin temel amacı, kafa içi basıncını düşürmektir. Diyetisyen ve fizik tedavi uzmanları eşliğinde yürütülen programlarla kalıcı kilo kaybı sağlanması, hastalığın ilerlemesini durdurabilir. Göz sinirindeki baskıyı azaltmak için bazı ilaçlar kısa süreli olarak kullanılabilse de, Dr. Önder bunların uzun vadeli bir çözüm olmadığının altını çiziyor. Kilo verilemez ve hastalık ilerlerse, cerrahi tedaviler gündeme gelebiliyor.

⚠️ Zayıflama ilaçlarına dikkat!

Son dönemde popülerleşen bazı zayıflama ilaçlarının da göz sağlığı için risk taşıyabileceğini belirten Dr. Önder, “Kilo vermek için kullanılan bazı ilaçların, göz siniri dolaşımını bozarak körlüğe kadar gidebilecek ciddi tablolar oluşturduğunu gösteren çalışmalar var. Dolayısıyla diyet ve hareket temelli programlar tamamlanmadan bu tür ilaçlara başvurulmamalı,” diye uyarıyor.


🌐 Bunlar da ilginizi çekebilir:


🔗 Kaynaklar:

Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 20 yıldır ilkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışan bağımsız bir medya kuruluşudur. Amacımız: Gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonumuz: Okurlarımızda sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerlerimiz: Dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın çevrimiçi yayınlarından biri olarak, iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul eder. Bu doğrultuda Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İndigo Dergisi ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildirgeyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya toplumsal köken, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.