Çarpık dijitalleşme: Teknik borç ve dijital gecekonduların şirketlere zararları

Türkiye’nin yıllardır mücadele ettiği çarpık kentleşme sorunu, şimdi de şirketlerin dijital dünyasına “çarpık dijitalleşme” olarak sirayet ediyor. Stratejiden yoksun, anlık ihtiyaçlarla yapılan teknoloji yatırımları, şirketleri gelecekte milyarlarca liralık teknik borç, güvenlik açıkları ve verimsizlikle baş başa bırakıyor. Bu durum, özellikle KOBİ’leri “dijital gecekondular” kurmaya iterken, büyük işletmeler ise birbiriyle konuşmayan yazılımlardan oluşan “yamalı bohçalar” ile hantallaşıyor.

Çarpık dijitalleşme sorununu anlatan konsept: Dijital gecekondular, yamalı bohçalar ve şirketlerin biriken teknik borç riski

Çarpık kentleşmeden çarpık dijitalleşmeye: Şirketleri bekleyen yeni riskler

Kurumsal kaynak planlama (ERP) pazarının liderlerinden IAS’nin CTO’su Bahtiyar Tan, bu tehlikeye dikkat çekerek bütünsel bir dijitalleşme stratejisinin önemini vurguluyor. TÜİK verilerinin de desteklediği gibi, uzmanlık eksikliği ve maliyet baskısı şirketleri yanlış teknoloji kararlarına sürüklüyor. Oysa sağlam bir dijital temel, kurumsal verimlilik sağlamanın yanı sıra, günümüzün en büyük rekabet avantajı olan yapay zeka entegrasyonu için de vazgeçilmez bir zemin hazırlıyor.

📌 Çarpık dijitalleşme ve şirketlere etkileri hakkında öne çıkanlar

  • IAS CTO’su Bahtiyar Tan, plansız teknoloji yatırımlarını “çarpık dijitalleşme” olarak tanımlıyor ve bu durumun şirketler için gelecekte büyük maliyetler doğuracağı uyarısında bulunuyor.
  • “Dijital gecekondular”, günü kurtarmak için kurulan, entegrasyonsuz ve güvensiz KOBİ çözümlerini; “yamalı bohçalar” ise büyük şirketlerdeki birbiriyle konuşmayan karmaşık yazılım yığınlarını ifade ediyor.
  • Çarpık dijitalleşmenin bir sonucu olan “teknik borç”, bugün alınan kolay teknoloji kararlarının gelecekte katlanarak artan bakım ve entegrasyon maliyetleri yaratmasıdır.
  • Modern bir ERP sistemi, tüm departmanları tek bir platformda birleştirerek veri silolarını ve “yamalı bohça” sorununu ortadan kaldırır.
  • Sağlam ve bütünsel bir dijital altyapı, şirketlerin gelecekte yapay zeka gibi ileri teknolojileri başarılı bir şekilde entegre edebilmesi için bir ön koşuldur.

🔎 En çok merak edilenler

  • “Çarpık dijitalleşme” tam olarak ne demek?
    Bir şirketin, uzun vadeli bir strateji olmadan, farklı departmanların anlık ihtiyaçları için birbiriyle entegre olmayan, farklı teknolojiler kullanarak dijitalleşmesidir. Bu, zamanla karmaşık, verimsiz ve güvensiz bir yapı oluşturur.
  • “Teknik borç” nasıl oluşur?
    Hızlıca devreye alınan ama kalitesiz veya uyumsuz bir yazılım seçildiğinde, o yazılımın gelecekte yaratacağı bakım, güncelleme ve entegrasyon sorunları bir “borç” olarak birikir. Bu borç, zamanla şirketin çevikliğini ve inovasyon yeteneğini tüketir.
  • Şirketimde çarpık dijitalleşme olup olmadığını nasıl anlarım?
    Eğer aynı veri (örneğin müşteri bilgisi) birden fazla sisteme manuel olarak giriliyorsa, departmanlar basit raporlar için bile birbirinden veri bekliyorsa ve yeni bir yazılımı mevcut sistemlere entegre etmek aylar sürüyorsa, yüksek ihtimalle bu sorunla karşı karşıyasınız demektir.
  • ERP sistemi her sorunu çözer mi?
    Doğru kurgulanan bir ERP sistemi, veri bütünlüğünü ve operasyonel verimliliği sağlayarak “yamalı bohça” sorununu çözer. Ancak ERP projesinin kendisi de bütünsel bir strateji ile yönetilmezse, kendi içinde bir “dijital gökdelene” dönüşebilir.

🏢 IAS Uyardı: Çarpık kentleşmeden çarpık dijitalleşmeye

Kurumların küresel rekabetteki yerini belirleyen dijital dönüşüm, doğru bir strateji ile yönetilmediğinde verimsizlik, güvenlik açıkları ve entegrasyon sorunlarını beraberinde getiriyor. Kurumsal kaynak planlama (ERP) pazarının liderlerinden Industrial Application Software (IAS), plansız şehirleşmeye benzettiği bu olguyu ‘çarpık dijitalleşme’ olarak adlandırıyor.

Teknoloji yatırımında atılan yanlış bir adımın maliyeti, yıllar sonra misliyle ödenen ‘teknik borçtur’. Bizim ‘çarpık dijitalleşme’ olarak adlandırdığımız kavram, aslında şirketlerin farkında olmadan kendilerini bu tuzağa sürüklemesidir.

IAS CTO’su Bahtiyar Tan, stratejiden yoksun atılan her dijital adımın, bugünü kurtarıyor gibi görünse de aslında geleceğin yönetilemez dijital enkazlarını inşa ettiğini belirtiyor. Tan, bu yapıyı “dijital gecekondular” ve birbiriyle konuşmayan yazılımlardan oluşan “yamalı bohçalar” olarak tanımlıyor.

Çözüm: Bütünsel strateji ve doğru teknoloji

TÜİK verilerine göre, işletmelerin yapay zekadan uzak durmasının en büyük nedenleri ‘uzmanlık eksikliği’ ve ‘yüksek maliyetler’. IAS, bu sorunlara karşı kendi yazılım dili TROIA üzerinde geliştirdiği Canias ERP çözümüyle, departmanların ayrı ayrı yazılımlar kullanmasını engelleyerek bütünsel bir platform sunuyor. Bu yaklaşım, şirketlerin gelecekte milyonlarca liralık entegrasyon ve bakım maliyetleriyle karşı karşıya kalmasını önlüyor.

'teknik borç' nedir ve şirketinizi nasıl yavaşlatır?

💳 “Görünmez düşman ‘teknik borç’ nedir ve şirketinizi nasıl yavaşlatır?”

Teknik borç“, yazılım geliştirmede kullanılan bir metafordur ve finansal borca çok benzer. Bir projeyi hızlandırmak için o an için en kolay veya en ucuz olan ancak uzun vadede en doğru olmayan bir teknoloji kararı aldığınızda, aslında geleceğe yönelik bir “teknik borç” almış olursunuz. Bu borcun “faizi” ise zamanla katlanarak artar:

  • Artan Bakım Maliyetleri: “Yamalı” çözümlerin bakımı zordur ve sürekli hata verir.
  • Yavaş Geliştirme: Karmaşık ve düzensiz bir yapı üzerine yeni bir özellik eklemek, sağlam bir temel üzerine eklemekten çok daha uzun sürer.
  • Entegrasyon Kabusları: Birbiriyle konuşmayan sistemleri entegre etmeye çalışmak, devasa zaman ve para kaybına neden olur.
  • İnovasyonun Ölümü: Şirketin tüm teknik kaynakları, mevcut bozuk sistemi ayakta tutmak için harcanır ve yeni teknolojilere veya inovasyona zaman kalmaz. (Kaynak: Martin Fowler, “Technical Debt Quadrant”)

🔐 KOBİ’ler için siber güvenlik kılavuzu: “Dijital gecekondular”ın 5 büyük riski

Dijital gecekondular“, yani günü kurtarmak için kurulan ucuz, entegrasyonsuz ve stratejiden yoksun teknoloji yapıları, özellikle KOBİ’ler için ciddi siber güvenlik riskleri barındırır:

  1. Veri Sızıntısı: Farklı sistemlerde tutulan müşteri veya finansal veriler, merkezi bir güvenlik kontrolünden yoksun olduğu için sızıntılara karşı çok daha savunmasızdır.
  2. Güncelleme Eksikliği: Genellikle bu tür sistemler kurulduktan sonra bir daha güncellenmez. Bu da hacker’ların bilinen güvenlik açıklarından kolayca faydalanmasına olanak tanır.
  3. Zayıf Kimlik Doğrulama: Farklı sistemlerin kendi basit şifre politikaları olması, tek bir çalışanın şifresinin çalınmasıyla tüm verilerin tehlikeye girmesine neden olabilir.
  4. Görünürlük Eksikliği: Merkezi bir izleme sistemi olmadığı için, bir siber saldırı gerçekleştiğinde bunu fark etmek ve kaynağını bulmak neredeyse imkansızdır.
  5. Fidye Yazılımı (Ransomware) Tehdidi: Dağınık ve güvensiz yapılar, fidye yazılımlarının en sevdiği hedeflerdir. Bir kez bulaştığında, tüm sistemleri kilitleyerek şirketi iflasın eşiğine getirebilir. (Kaynak: ENISA – European Union Agency for Cybersecurity, 2024)

🔗 Departman silolarını yıkmak: Modern bir ERP sistemi “yamalı bohça” sorununu nasıl çözer?

“Yamalı bohça”, bir şirketteki farklı departmanların (muhasebe, satış, üretim, İK) her birinin kendi işini görmek için farklı, birbiriyle konuşmayan yazılımlar kullanması durumudur. Bu, “veri siloları” yaratır ve ciddi verimsizliklere yol açar. Modern bir Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) sistemi, bu sorunu temelden çözer. Bir ERP, şirketin tüm temel iş süreçlerini tek bir entegre platform ve tek bir merkezi veri tabanı altında birleştirir. Bunun faydaları şunlardır:

  • Tek Bir Doğru Kaynak (Single Source of Truth): Tüm departmanlar aynı, güncel ve tutarlı veriye bakar. Bu, raporlama hatalarını ve veri tutarsızlıklarını ortadan kaldırır.
  • Süreç Otomasyonu: Bir departmanda yapılan bir işlem (örneğin bir satış), otomatik olarak diğer departmanları (stok, faturalama vb.) tetikler, manuel veri girişini azaltır.
  • 360 Derece Görünürlük: Yöneticiler, şirketin tüm operasyonlarını tek bir ekrandan anlık olarak izleyebilir ve daha hızlı, daha doğru kararlar alabilir.

❓ Şirketinizde “çarpık dijitalleşme” var mı? 5 uyarı işareti

Kendi şirketinizdeki dijitalleşme sürecinin sağlıklı olup olmadığını anlamak için kendinize şu 5 soruyu sorabilirsiniz. Eğer bu sorulardan birkaçına bile “evet” yanıtı veriyorsanız, “çarpık dijitalleşme” riski altında olabilirsiniz:

  1. Aynı müşteri veya ürün bilgisi, birden fazla departman tarafından farklı sistemlere manuel olarak tekrar tekrar giriliyor mu?
  2. Bir departmanın hazırlayacağı basit bir rapor, başka bir departmandan Excel formatında veri beklediği için günler veya haftalar sürüyor mu?
  3. Yeni bir teknoloji veya yazılım aldığınızda, onu mevcut sistemlerinizle “konuşturmak” için aylar süren ve yüksek maliyetli entegrasyon projeleri mi gerekiyor?
  4. Çalışanlarınız, işlerinin önemli bir kısmını farklı programlar arasında veri kopyalayıp yapıştırarak mı geçiriyor?
  5. “Şirketin genel satış rakamları nedir?” gibi temel bir soruya, farklı departmanlardan farklı cevaplar mı geliyor?

IAS CTO'su Bahtiyar Tan'ın dijital dönüşüm, KOBİ dijitalleşmesi ve bütünsel teknoloji yatırımı hakkındaki görüşleri

🤖 Sağlam temel, akıllı gelecek: Bütünsel bir dijitalleşme yapay zekaya nasıl zemin hazırlar?

Günümüzde birçok şirket, yapay zeka entegrasyonu ile verimliliğini artırmak istiyor. Ancak başarılı bir yapay zeka projesinin görünmeyen kahramanı, temiz, tutarlı ve erişilebilir veridir. Yapay zeka algoritmaları, ancak ve ancak beslendikleri verinin kalitesi kadar akıllı olabilirler. “Çarpık dijitalleşme” bu noktada en büyük engeldir:

  • Veri Siloları: Farklı departmanlarda, farklı formatlarda kilitli kalmış veriler, yapay zekanın şirketin bütünsel resmini görmesini engeller.
  • Veri Tutarsızlığı: Aynı müşterinin adının bir sistemde “ABC Ltd.”, diğerinde “ABC Ticaret” olarak geçmesi gibi tutarsızlıklar, yapay zekanın yanlış analizler yapmasına ve hatalı sonuçlar üretmesine neden olur.
  • Erişim Sorunları: Dağınık ve entegrasyonsuz sistemlerden veri toplamak o kadar zordur ki, yapay zeka projesi daha başlamadan veri hazırlama aşamasında başarısız olur.

Bütünsel bir dijitalleşme stratejisi ve modern bir ERP sistemi ise, yapay zeka için gerekli olan temiz ve merkezi veriyi doğal olarak üreterek, şirketlerin YZ devrimine hazır olmasını sağlar.


🌐 Bunlar da ilginizi çekebilir:


🔗 Kaynaklar:

Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 20 yıldır ilkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışan bağımsız bir medya kuruluşudur. Amacımız: Gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonumuz: Okurlarımızda sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerlerimiz: Dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın çevrimiçi yayınlarından biri olarak, iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul eder. Bu doğrultuda Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İndigo Dergisi ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildirgeyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya toplumsal köken, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.