Modern çağın salgını obezite: Ameliyat riskli mi, hayat mı kurtarıyor?

Her 3 kişiden 1’ini etkileyen obezite, yaşam süresini 10 yıl kısaltabilen ciddi bir hastalıktır. Bu mücadelede en etkili yöntemlerden biri olan obezite cerrahisi, doğru hastada uygulandığında önemli bir fark yaratıyor. Özellikle yüksek vücut kitle indeksi (VKİ) değerlerine sahip kişilerde ve yandaş hastalıkların varlığında, tüp mide gibi operasyonlar gündeme geliyor ve bu operasyonlar tip 2 diyabet gibi metabolik sorunlarda da çarpıcı iyileşmeler sağlayabiliyor.

Obezite cerrahisi sonrası vücut kitle indeksi değişimi, tüp mide ameliyatı ve tip 2 diyabet üzerindeki olumlu etkileri.

Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Eyüp Gemici, obezitenin artık bir salgın boyutuna ulaştığını belirtirken, Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Doç. Dr. Eylem Çağıltay ise obeziteyle gelen risklere dikkat çekiyor. Kalıcı başarı için cerrahi sonrası yaşam tarzı değişikliği ve hastanın sürece uyumu kritik önem taşırken, şeker hastalığı gibi sorunların kontrolünde cerrahinin faydaları öne çıkıyor. Modern cerrahi yöntemler ve multidisipliner yaklaşımlar sayesinde, mide küçültme ameliyatları artık daha güvenli ve etkili sonuçlar veriyor.

📌 Obezite cerrahisi ve modern tedavi yöntemleri hakkında öne çıkanlar

  • Türkiye, her 3 kişiden 1’inin obezite hastası olmasıyla Avrupa’nın en kilolu ülkeleri arasında yer alıyor. Ağır obezite, yaşam beklentisini 8-10 yıl kısaltabiliyor.
  • Obezite cerrahisi sadece bir zayıflama ameliyatı değil; tip 2 diyabet, hipertansiyon ve uyku apnesi gibi yandaş hastalıkları tedavi eden metabolik bir operasyondur.
  • Vücut kitle indeksi (BKİ) 40’ın üzerinde olan veya 35 olup yandaş hastalığı bulunan kişiler için cerrahi güçlü bir tedavi seçeneğidir.
  • Ameliyatsız bir çözüm olarak öne çıkan yeni nesil GLP-1 agonisti ilaçlar, iştahı kontrol altına alarak kilo kaybı sağlayabiliyor ancak cerrahiye alternatif olup olmadıkları kişiye göre değişir.
  • Ameliyatın kalıcı başarısı, hastanın psikolojik olarak sürece hazır olmasına ve cerrahi sonrası yaşam tarzı değişikliğine uyumuna bağlıdır.

🔎 En çok merak edilenler

  • Obezite cerrahisi riskli midir?
    Deneyimli ekipler tarafından yapıldığında, obezite cerrahisinin riski safra kesesi ameliyatı kadardır. Obezitenin kendisinin yarattığı kalp krizi ve inme riski, ameliyat riskinden çok daha yüksektir.
  • Ameliyattan sonra tekrar kilo alınır mı?
    Evet, hastaların yaklaşık dörtte birinde kilo geri alımı görülebilir. Beslenme kurallarına uyulmaz, egzersiz ihmal edilir ve kontroller aksatılırsa bu risk artar.
  • Tüp mide (sleeve gastrektomi) ameliyatı nasıl etki eder?
    Midenin yaklaşık %80’i çıkarılarak hem gıda alımı kısıtlanır hem de iştah hormonu (ghrelin) seviyesi düşürülerek daha az yemekle tokluk hissi sağlanır.
  • “Zayıflama iğnesi” olarak bilinen ilaçlar herkese uygun mu?
    Hayır. Bu ilaçlar, belirli bir VKİ üzerinde olan ve yandaş hastalığı bulunan kişiler için doktor kontrolünde kullanılan reçeteli tedavilerdir ve cerrahinin yerini her zaman alamazlar.

🩺 Uzmanlar yanıtladı: Obezite cerrahisi hakkında merak edilenler

Dünya Sağlık Örgütü tarafından “modern çağın salgını” olarak tanımlanan obezite son yıllarda dünya genelinde hızla yaygınlaşıyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Eyüp Gemici, Türkiye’de tablonun daha da dikkat çekici olduğunu belirterek, “Ülkemizde yetişkinlerin yaklaşık yüzde 32’si obezite hastası, nüfusun üçte ikisi ise fazla kilolu. Yani, ülkemizde her 3 kişiden 1’i obezite, 2 kişiden 1’i de fazla kilo sorunu yaşamaktadır” uyarısında bulunuyor.

Araştırmalar, ağır obezite hastalarının hayatını ortalama 8–10 yıl daha erken kaybettiğini ortaya koyuyor.

Çağımızın önemli sorunu olan obezite; diyabetten kalp hastalıklarına, infertiliteden depresyona, Alzheimer’dan felce kadar çok geniş bir yelpazede ciddi riskler oluşturuyor. Doç. Dr. Eyüp Gemici, toplumda çoğu zaman sadece bir “zayıflama ameliyatı” olarak görülen obezite cerrahisinin aslında kişinin yaşam kalitesini ve süresini doğrudan artıran hayati bir gereklilik olduğuna işaret ederek, “Obezitenin yaşam beklentisini 10 yıla kadar kısaltabildiği düşünüldüğünde, cerrahinin doğru hastada uygulanmasının ömre yıllar ekleyebildiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır” diyor.

Obezite cerrahisine ne zaman başvuruluyor?

Uluslararası kılavuzlara göre, vücut kitle indeksi (VKİ) 40 kg/m² ve üzeri olan hastalarda cerrahi tedavi öneriliyor. Ayrıca, VKİ 35–40 kg/m² arasında olup tip 2 diyabet, hipertansiyon veya uyku apnesi gibi ek hastalıklara sahip olan hastalarda da cerrahi güçlü bir seçenek olarak ön plana çıkıyor. Her hasta, cerrah, endokrinolog, anestezi uzmanı, diyetisyen ve psikiyatristten oluşan multidisipliner bir kurul tarafından detaylı şekilde değerlendiriliyor.

Obezite cerrahisinde hangi yöntemler uygulanıyor?

Günümüzde obezite cerrahisinde her yöntemin avantajları ve dezavantajları olduğunu belirten Doç. Dr. Eyüp Gemici, en yaygın yöntemleri şöyle özetliyor:

  • Sleeve gastrektomi (Tüp mide ameliyatı): Midenin yüzde 70–80’inin çıkarıldığı bu yöntemde mide tüp şeklini almaktadır. İştah hormonu olan ghrelin azalmakta, hasta daha az yemekle doyar hale gelmektedir.
  • Roux-en-Y gastrik bypass: Küçük bir mide poşu oluşturulmakta ve ince bağırsak yeniden düzenlenmektedir Hem kilo kaybı hem de metabolik hastalıkların kontrolünde oldukça etkili bir yöntemdir.
  • Mini gastrik bypass: Uzun bir mide poşu oluşturulup belirli bir miktar bağırsak sindirim dışında tutulmaktadır. Tek bir bağlantı yapılması nedeniyle kısa sürede uygulanabilmektedir.

Ameliyat sonrasında tekrar kilo alma riski var mı?

“Bu kaybın kalıcı olması hastanın yaşam tarzı kurallarına uyumuna bağlıdır” uyarısında bulunan Doç. Dr. Eyüp Gemici, “Eğer beslenme kurallarına uyulmaz, egzersiz ihmal edilir ya da düzenli doktor ve diyetisyen kontrolleri aksatılırsa, zamanla verilen kiloların bir kısmı geri alınabilir. Yüksek kalorili sıvılar, sık atıştırma, düşük protein alımı ve hareketsiz yaşam bu duruma en çok zemin hazırlayan faktörlerdir” diyor.

Doç. Dr. Eyüp Gemici ve Doç. Dr. Eylem Çağıltay'ın obeziteye karşı yaşam tarzı değişikliği ve diyabet ile mücadele önerileri.

❗ Obezite ile gelen 14 hastalığa dikkat!

Memorial Ataşehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Eylem Çağıltay, obeziteyi ‘’Sağlık için risk oluşturacak miktarda, fazla veya anormal yağ birikimi” olarak tanımlıyor ve obezitenin günümüzde önlenebilir ölümlerin sigaradan sonra gelen ikinci en önemli nedeni olduğunu vurguluyor. Obezite pek çok sağlık sorununa zemin hazırlamaktadır. Bunlar başlıca şöyle sıralanabilir:

  1. Tip 2 diyabet ve prediyabet
  2. Kalp-damar hastalıkları
  3. Hipertansiyon
  4. Hiperlipidemi
  5. Beyin damar hastalıkları
  6. Çeşitli kanserler
  7. Obstrüktif uyku-apne sendromu
  8. Karaciğer yağlanması
  9. Gastroözofageyal reflü
  10. Safra yolları hastalığı
  11. Polikistik over sendromu
  12. İnfertilite yani kısırlık
  13. Osteoartroz (Eklem aşınması)
  14. Depresyon

🔬 Obezite tip 2 diyabeti nasıl tetikler? İnsülin direncinin bilimsel açıklaması

Obezite ve Tip 2 diyabet arasındaki ilişki, “insülin direnci” mekanizmasına dayanır. Vücutta biriken aşırı yağ dokusu, özellikle karın bölgesindeki visseral yağlar, sadece enerji depolamakla kalmaz, aynı zamanda iltihaplanmaya yol açan kimyasallar salgılar. Bu kimyasallar, vücut hücrelerinin (kas, yağ ve karaciğer hücrelerinin) kan şekerini enerjiye dönüştürmek için kullanılan insülin hormonuna karşı daha az duyarlı hale gelmesine neden olur. Hücreler insüline yanıt vermeyince, pankreas kan şekerini düşürmek için daha da fazla insülin üretmeye başlar. Zamanla aşırı çalışan pankreas yorulur ve yeterli insülini üretemez hale gelir. Bu durum, kan şekerinin kontrolsüz bir şekilde yükselmesiyle sonuçlanır ve Tip 2 diyabet tablosu ortaya çıkar. (Kaynak: Centers for Disease Control and Prevention, 2023)

💊 Ameliyatsız çözümler: Obezite tedavisinde yeni nesil ilaçlar (GLP-1 agonistleri)

Son yıllarda, obezite tedavisinde cerrahiye alternatif olarak veya cerrahiye hazırlık amacıyla yeni nesil ilaçlar öne çıkmaktadır. GLP-1 (Glukagon Benzeri Peptid-1) agonistleri olarak bilinen bu ilaçlar, başlangıçta diyabet tedavisi için geliştirilmiştir. Beyindeki iştah merkezlerini etkileyerek tokluk hissini artırır, mide boşalmasını yavaşlatır ve bu sayede gıda alımını azaltırlar. Semaglutid ve Liraglutid gibi etken maddeler, haftalık veya günlük enjeksiyonlar şeklinde uygulanır ve klinik çalışmalarda vücut ağırlığında %15-20’ye varan oranlarda azalma sağladıkları gösterilmiştir. Ancak bu tedaviler, herkes için uygun değildir ve mutlaka bir endokrinoloji uzmanı kontrolünde, uygun diyet ve egzersiz programıyla birlikte yürütülmelidir. (Kaynak: New England Journal of Medicine, 2021)

🧠 Obezite cerrahisi ve psikoloji: Ameliyat öncesi ve sonrası zihinsel hazırlık

Obezite cerrahisinin başarısı sadece midenin küçülmesiyle değil, aynı zamanda zihnin de bu yeni duruma adapte olmasıyla mümkündür. Ameliyat öncesi yapılan psikiyatrik değerlendirme, hastanın bu büyük yaşam tarzı değişikliğine hazır olup olmadığını anlamak için kritiktir. Yeme bozuklukları, kontrolsüz depresyon veya anksiyete gibi durumlar, ameliyat sonrası uyum sürecini zorlaştırabilir ve kilo geri alım riskini artırabilir. Ameliyat sonrası dönemde ise hastalar, “duygusal yeme” gibi eski alışkanlıklarla başa çıkmak, yeni beden imajına alışmak ve sosyal ortamlarda yemek yeme baskısını yönetmek gibi psikolojik zorluklarla karşılaşabilirler. Bu nedenle, süreç boyunca psikolojik destek almak ve destek gruplarına katılmak, cerrahinin uzun vadeli başarısını sağlayan en önemli faktörlerdendir. (Kaynak: American Society for Metabolic and Bariatric Surgery)

📉 Cerrahi sonrası ‘plato’ ve kilo geri alımını önlemenin yolları

Obezite cerrahisi sonrası kilo kaybı genellikle ilk 12-18 ayda hızlı bir şekilde gerçekleşir, ardından bir “plato” dönemine girilir ve kilo kaybı yavaşlar veya durur. Bu, vücudun yeni metabolik denge noktasına ulaştığı normal bir süreçtir. Ancak kalıcı başarı, bu noktadan sonraki alışkanlıklara bağlıdır. Kilo geri alımını önlemek için şu stratejiler hayati önem taşır:

  • Beslenme Disiplini: Yüksek kalorili sıvılardan, şekerli atıştırmalıklardan ve işlenmiş gıdalardan kalıcı olarak uzak durmak. Protein alımını önceliklendirmek kas kaybını önler ve metabolizmayı canlı tutar.
  • Porsiyon Kontrolü: Mide küçülmüş olsa da zamanla esneyebilir. Küçük tabaklar kullanmak ve yavaş yemek yiyerek tokluk sinyallerine odaklanmak önemlidir.
  • Düzenli Egzersiz: Kilo kaybı sürecinde yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmak ve kas kütlesini korumak için düzenli fiziksel aktivite (hem kardiyo hem de kuvvet antrenmanı) şarttır.
  • Sürekli Takip: Cerrahi ekibiyle (doktor, diyetisyen, psikolog) olan düzenli kontrolleri asla aksatmamak, olası sorunların erken tespitini ve müdahalesini sağlar. (Kaynak: National Institute of Diabetes and Digestive and Kidney Diseases, 2022)

🌐 Bunlar da ilginizi çekebilir:


🔗 Kaynaklar:

Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 20 yıldır ilkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışan bağımsız bir medya kuruluşudur. Amacımız: Gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonumuz: Okurlarımızda sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerlerimiz: Dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın çevrimiçi yayınlarından biri olarak, iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul eder. Bu doğrultuda Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İndigo Dergisi ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildirgeyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya toplumsal köken, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.