Tüp bebekte PRP yöntemi: Düşük yumurtalık rezervi ve yumurtalık gençleştirme

Bebek sahibi olma yolculuğunda umut vadeden yeni hücresel yaklaşımlar, tıp dünyasının gündeminde. Son yıllarda öne çıkan tüp bebekte PRP yöntemi, özellikle düşük yumurtalık rezervi nedeniyle zorluk yaşayan kadınlar için yeni bir alternatif sunuyor. “Yumurtalık gençleştirme” olarak da adlandırılan bu yaklaşım, kişinin kendi kanından elde edilen plazmanın yumurtalıklara enjekte edilmesine dayanıyor. Henüz deneysel kabul edilse de, kök hücre tedavisi gibi rejeneratif tıp alanındaki bu gelişmeler, gelecekte kısırlık tedavisinde yeni kapılar aralayabilir.

Tüp bebekte PRP yöntemi: Düşük yumurtalık rezervi ve yumurtalık gençleştirme için umut olan kök hücre tedavisi.

Anadolu Sağlık Merkezi’nden Prof. Dr. Tayfun Kutlu, PRP’nin doku yenilenmesini destekleyen bir yöntem olduğunu belirtiyor. Standart tüp bebek süreci öncesinde uygulanan bu yöntem, yumurtalık fonksiyonlarını iyileştirmeyi hedefler. Bir kadının yumurta rezervini gösteren AMH testi sonuçları düşük olduğunda gündeme gelen PRP, azalmış over rezervi durumunda umut ışığı oluyor. Ancak uzmanlar, bu hücresel tedavinin etkinliği konusunda daha fazla bilimsel kanıta ihtiyaç duyulduğunu da vurguluyor.

📌 Öne çıkanlar: Tüp bebekte PRP yöntemi: Düşük yumurtalık rezervi olan kadınlar için yeni umut mu?

  • Prof. Dr. Tayfun Kutlu, tüp bebekte PRP yönteminin özellikle düşük yumurtalık rezervine sahip kadınlar için umut vadeden bir hücresel yaklaşım olduğunu belirtiyor.
  • PRP (Trombositten Zengin Plazma), kişinin kendi kanından alınan ve büyüme faktörleri açısından zenginleştirilen plazmanın yumurtalıklara enjekte edilmesiyle uygulanır.
  • Bu yöntemin temel amacı, “yumurtalık gençleştirme” olarak da bilinen bir etkiyle, yumurtalıklardaki doku yenilenmesini desteklemek ve potansiyel olarak uyuyan yumurta hücrelerini aktive etmektir.
  • Düşük yumurtalık rezervi tanısı, kandan bakılan AMH testi ve ultrason ile folikül sayımı gibi yöntemlerle konulur.
  • PRP tedavisi, bilimsel çevrelerde hala “deneysel” bir yöntem olarak kabul edilmekte olup, başarı oranları ve etkinliği üzerine daha fazla geniş çaplı araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

🔎 En çok merak edilenler

  • PRP tedavisi kimler için uygundur?
    Genellikle düşük yumurtalık rezervi (düşük AMH, az sayıda folikül) olan, ileri kadın yaşı nedeniyle yumurta kalitesi düşen veya erken menopoz riski taşıyan kadınlar için bir seçenek olarak değerlendirilmektedir.
  • Bu işlem ağrılı mıdır ve nasıl yapılır?
    PRP’nin yumurtalıklara enjekte edilmesi işlemi, tüp bebekteki yumurta toplama (OPU) işlemine benzer şekilde, hafif anestezi altında ve ultrason eşliğinde vajinal yolla yapılır. Bu nedenle işlem sırasında ağrı hissedilmez.
  • PRP’nin başarı oranı nedir?
    Bu konuda net bir oran vermek zordur çünkü yöntem hala yenidir ve sonuçlar kişiden kişiye değişmektedir. Bazı küçük ölçekli çalışmalar umut verici sonuçlar bildirse de, bu yöntemin standart bir tedavi olarak kabul edilmesi için daha fazla kanıta ihtiyaç vardır.
  • PRP ile kök hücre tedavisi aynı şey mi?
    Hayır. PRP, kanınızdaki trombositleri ve büyüme faktörlerini kullanır. Kök hücre tedavisi ise vücudun farklı bölgelerinden (kemik iliği, yağ dokusu vb.) alınan ve her tür hücreye dönüşme potansiyeli olan ana hücreleri kullanır ve çok daha ileri, deneysel bir yöntemdir.

🔬 Tüp Bebekte Umut Vadeden Yöntem: PRP Tedavisi

Bebek sahibi olmak isteyen bazı çiftler için bu yolculuk zaman zaman uzun ve sabır gerektiren bir süreç olabiliyor. Son yıllarda tüp bebek tedavilerinde öne çıkan yöntemlerden PRP’nin (trombositten zengin plazma) giderek daha fazla ilgi gördüğünü belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Direktörü Prof. Dr. Tayfun Kutlu, “Umut vadeden bu hücresel yaklaşım özellikle düşük yumurtalık rezervine sahip kadınlar için yeni bir alternatif sunuyor” açıklamasında bulundu.

PRP, hastadan alınan az miktarda kanın özel bir işlemle hazırlanıp yumurtalıklara verilmesiyle, oradaki doku yenilenmesini destekleyen bir yöntemdir.

👶 Yeni başlayanlar için tüp bebek (IVF) süreci: PRP bu döngünün neresinde?

PRP’nin rolünü anlamak için, standart bir tüp bebek sürecinin temel adımlarını bilmek faydalıdır. Bu süreç genel olarak şöyle işler:

  1. Yumurtalıkların Uyarılması: Adet döneminin başında, çok sayıda yumurta hücresi geliştirmek için hastaya yaklaşık 10-12 gün süren hormon iğneleri uygulanır.
  2. Yumurta Toplama (OPU): Gelişen yumurtalar, hafif anestezi altında, ultrason eşliğinde ince bir iğne ile toplanır.
  3. Laboratuvarda Dölleme: Toplanan yumurtalar, baba adayından alınan sperm ile laboratuvar ortamında döllenir ve embriyolar oluşur.
  4. Embriyo Transferi: Gelişen embriyolardan en kalitelisi seçilerek, ince bir kateter yardımıyla anne adayının rahmine yerleştirilir.

PRP (Yumurtalık Gençleştirme), bu döngünün en başında, genellikle yumurtalıkların uyarılma aşamasından 1-3 ay önce uygulanan bir ön hazırlık yöntemidir. Amaç, PRP’nin sağlayacağı doku yenilenmesi ile yumurtalıkları bir sonraki tedavi döngüsüne daha hazır hale getirmek ve uyarılma aşamasında daha iyi bir yumurta yanıtı elde etmektir. (Kaynak: American Society for Reproductive Medicine – ASRM)

🩸 PRP (Trombositten zengin plazma) nedir ve nasıl elde edilir?

PRP, “Platelet-Rich Plasma” ifadesinin kısaltmasıdır ve temel olarak kişinin kendi kanından elde edilen, normal kana göre çok daha yüksek konsantrasyonda trombosit (platelet) ve büyüme faktörü içeren plazma sıvısıdır. Trombositler, kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücreler olarak bilinse de, asıl görevleri yaralanma anında doku onarımını ve yenilenmesini başlatan büyüme faktörlerini salgılamaktır. PRP’nin elde edilme süreci oldukça basittir:

  • Hastadan standart bir kan tahlilinde olduğu gibi az miktarda kan alınır.
  • Bu kan, özel bir tüp içinde santrifüj adı verilen bir cihaza konulur.
  • Santrifüj cihazı, kanı yüksek hızda döndürerek bileşenlerine (kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri, plazma, trombositler) ayırır.
  • Bu ayrıştırma işlemi sonunda, trombositler ve büyüme faktörleri açısından zenginleştirilmiş olan plazma kısmı (PRP) dikkatlice alınır ve enjeksiyona hazır hale getirilir. (Kaynak: The Journal of Clinical and Aesthetic Dermatology, 2018)

📉 Düşük yumurtalık rezervi nedir? AMH testi ve diğer tanı yöntemleri

Düşük yumurtalık rezervi, bir kadının yumurtalıklarında bulunan yumurta hücrelerinin (foliküllerin) sayısının ve kalitesinin yaş grubundaki ortalamanın altına düşmesi durumudur. Bu, doğal yaşlanma sürecinin bir parçası olabileceği gibi, genetik faktörler, geçirilmiş yumurtalık ameliyatları veya endometriozis gibi nedenlerle daha erken yaşlarda da ortaya çıkabilir. Bu durumun teşhisinde kullanılan en modern ve güvenilir yöntemler şunlardır:

  • AMH (Anti-Müllerian Hormon) Testi: Adet döngüsünün herhangi bir gününde yapılabilen basit bir kan testidir. Yumurtalıklardaki küçük foliküllerden salgılanan bu hormonun seviyesi, kalan yumurta sayısı (rezerv) hakkında oldukça güvenilir bir bilgi verir. Düşük AMH seviyeleri, rezervin azaldığına işaret eder.
  • Antral Folikül Sayımı (AFC): Adet döneminin başında yapılan bir ultrason muayenesi ile yumurtalıklar içinde gelişmeye hazır olan küçük (2-10 mm) foliküllerin sayılmasıdır. Bu sayı da yumurtalık rezervi hakkında önemli bir göstergedir. (Kaynak: European Society of Human Reproduction and Embryology – ESHRE, 2022)

📈 “Yumurtalık gençleştirme”: Tüp bebekte PRP’nin başarı oranları ve bilimsel kanıtlar

Yumurtalık gençleştirme” (ovarian rejuvenation), PRP’nin yumurtalıklara enjekte edilerek, içindeki yoğun büyüme faktörleri sayesinde bölgedeki kanlanmayı artırması ve potansiyel olarak uyku halindeki kök hücreleri veya erken evre yumurta hücrelerini aktive etmesi teorisine dayanır. Amaç, yumurtalıkların fonksiyonunu iyileştirerek daha fazla ve daha kaliteli yumurta elde etmektir. Bu alanda yapılan ilk çalışmalar ve vaka sunumları, özellikle düşük AMH’li ve daha önce tedaviye zayıf yanıt vermiş bazı kadınlarda AMH seviyelerinde artış, yeni folikül gelişimi ve hatta doğal yolla gebelik gibi umut verici sonuçlar bildirmiştir. Ancak, bu çalışmaların çoğu küçük ölçeklidir ve kontrol grubu içermemektedir. Bu nedenle, uluslararası üreme tıbbı otoriteleri, PRP’yi standart bir tedavi olarak önermek için henüz erken olduğunu ve yöntemin etkinliğini kesin olarak kanıtlamak için daha geniş, randomize kontrollü çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu belirtmektedir. (Kaynak: Fertility and Sterility Journal, 2023)

✨ PRP’nin ötesinde: Kısırlık tedavisinde kök hücre gibi diğer rejeneratif yaklaşımlar

PRP, kısırlık tedavisinde “rejeneratif tıp” (yenileyici tıp) uygulamalarının sadece bir örneğidir. Bilim dünyası, yumurtalık fonksiyonlarını iyileştirmek için daha da ileri hücresel tedaviler üzerinde çalışmaktadır. Bu alandaki en heyecan verici araştırma konusu ise kök hücre tedavisidir. Teorik olarak kök hücreler, vücudun ana hücreleridir ve her tür hücreye dönüşme potansiyeline sahiptirler. Araştırmacılar, hastanın kendi vücudundan (kemik iliği veya yağ dokusundan) alınan kök hücrelerin laboratuvarda çoğaltılıp yumurtalıklara enjekte edilmesinin, hasarlı dokuyu onarıp onaramayacağını veya yeni yumurta hücrelerinin (oosit) oluşumunu tetikleyip tetikleyemeyeceğini araştırmaktadır. Bu yaklaşım, PRP’den çok daha karmaşık ve şu an için tamamen deneysel bir aşamadadır. Ancak başarılı olursa, gelecekte erken menopoz ve azalmış over rezervi gibi durumlar için bir çığır açma potansiyeli taşımaktadır.


🌐 Bunlar da ilginizi çekebilir:


🔗 Kaynaklar:

Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 20 yıldır ilkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışan bağımsız bir medya kuruluşudur. Amacımız: Gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonumuz: Okurlarımızda sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerlerimiz: Dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın çevrimiçi yayınlarından biri olarak, iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul eder. Bu doğrultuda Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İndigo Dergisi ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildirgeyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya toplumsal köken, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.