İnanç ve cinsellik, ikisi de çok içsel yaşadığımız, bilincimizden çok bilinçaltımızla ilişkili ve çok ‘hassas’ konular. Birçok psikolojik yaklaşıma tek tek ya da beraber temel oluştururlar ve yaşamımıza yön verirken döner dolaşır, son karar sorusunu onlara sorarız. Hangi partiye oy vereceğimizi, ahlaki değerlerimizi, doğru ve yanlış tanımlamalarımızı belirleyen etkenler inancımızdır. Peki inancımız cinsel yönelimimizle çatışıyorsa ne yapabiliriz?
Dokuz dini kucaklayan Bahai Anlayışı’nda bile kabul görmeyen eşcinseller, bilim ve teknolojiyi kullanarak kuralları esnetmeyi başarmışlar. Fakat büyük ve yaygın dinlerde bir kural esnetme kavramından söz edemiyoruz, konu daha çok kutsal metinlerin farklı yorumlanmaları bağlamında tartışılıyor. Tanrı’ya şükür kutsal metinler buna son derece müsait.
[quote]Beni Allah Böyle Yarattı[/quote]
Bu yazı için hazırladığım röportajların tamamını bire bir yaptığım halde sanki sözleşmişler gibi hepsi aynı şeyi söyledi ‘Beni Allah böyle yarattı’
BATUHAN: Orucumu tutarım, duamı ederim. Allah insanları erkek ve kadın olarak yaratmış, ben de erkeğim sadece erkeklerden hoşlanıyorum. Üçüncü cins diye bir şey yok. Herkesin tercihine saygı duyuyorum ne hissediyorsan o’dur, cinsellik tamamen hissi bir şeydir. Bizi de yaratan Allah olmasına rağmen bu durumun dinen yasak olduğunu da biliyorum, Kur’an’da çok açık olarak yazar. Lut Kavmi’nin sonunu getiren erkek erkeğe ilişkiye girmektir. Kur’an buna sapıklık diyor. Bunu düşündüğüm zaman mutsuz huzursuz oluyorum ama hissettiğimi yaşıyorum.
MURAT: Allah var bence. Ama biz Müslüman olarak dünyaya geldik ve Kur’an’da geyler cehennemin en dibinde yer alacakmış diye yazıyor. Beni Tanrı böyle yarattı. Bir straighte sorun bakalım kendi cinsiyle öpüşür mü? Ailemle bu konuyu çok tartışıyoruz. (Murat’ın ailesi gey olduğunu biliyor)
SUAT: İnançlıyım,Müslümanım, ibadetlerimi yerine getiremediğim için kendime kızsam da ‘Sen geysin nasıl Müslüman olursun?’ yaklaşımını yanlış buluyorum. Beni yaratan Allah ne yarattığını bilerek yaratmıştır. Mevlana’nın da dediği gibi ‘ne olursan ol yine gel’. Önemli olan Tanrı’ya inançsa geyler de Tanrı’ya inanabilir ibadetlerini de yapabilir. Pek çoğu da yapıyor. Ramazanda gey camiasında oruç tutanların alkolü kesenlerin oranı gayet yüksek. Sonuçta inançsa bu Tanrı ile kul arasındadır.
Eşcinsellik ve Tasavvuf Üzerine
Tasavvufun aşk anlayışı ideal sevgi ‘ilâhî aşk’ kavramıyla ifade edilir sufî, ilâhî aşkın dışındaki tüm aşkları “mecazî aşk” olarak görmektedir. Çağrısı ilahî aşka olan bir sufî, sonunda aşılacak olduktan sonra mecazî aşkın eşcinsel ya da heteroseksüel niteliğini önemsemeyecektir. Özellikle Attar ve Câmî’nin eşcinselliğe insanî bir olgu olarak yaklaştıklarını görürüz.
O dönemde insanın cinsel arzularını kadınlarla doyurması son derece kolay (dörde kadar evlilik ve bir sürü cariye) olduğu için “zina”dan çok, eskilerin “livata” olarak adlandırdıkları eşcinsel ilişki (dönemsel adıyla ‘oğlancılık’) genç ve güzel oğlanlarla olmak tercih edilebiliyordu. Evindeki “nevcivan” (oğlan) hizmetkârlarından biriyle eşcinsel ilişkide bulunan ve bunu doğal sayan din adamları ile ilgili öyküler de bulunmaktadır. (Nâima Tarihi Bu yapıt, ünlü Osmanlı vakanüvisi Nâima’nındır)
(Kaynak: Şark-İslâm Klasiklerinde Eşcinsel Kültür, Zekeriya Gün / Ankara)
[divider]
El-Fatiha Vakfı, uluslararası platformda Eşcinsel Müslümanları temsil ediyor.
1997’de bir e-posta grubundan doğan El-Fatiha, zamanla üç ülkede dokuz şubesi olan bir örgüt haline geldi. İlk Uluslararası GLBT (Gey, Lezbiyen, Biseksüel, Transgender) Müslüman buluşması ABD’nin Massachusetts eyaletinin Boston şehrinde 9-12 Ekim 1998 tarihleri arasında yapıldı. 30 katılımcı tüm İslam Dünyası’nın kültürel ve dinsel çeşitliliğini temsil ediyordu. Katılımcıların geldiği ülkeler; ABD, Belçika, Kanada, Mısır, Hindistan, Almanya, Hollanda, Lübnan, Maldiv Adaları, Suudi Arabistan, Suriye, Güney Afrika ve Pakistan’dı.
Günümüzde e-postayla ölüm tehditleri alan vakıf üyeleri kadınlı erkekli 100’den fazla temsilciden oluşuyor ve üye sayıları hızla artıyor.
El-Fatiha üyeleri arasında, İslam’ın eşcinsel davranışları teşvik etmediği ve kınadığı fakat bazı insanların eşcinsel duygular içinde olabildiği; toplumun diğer bireylerinden farklı yapıda olabileceklerini kabul ettiği yolunda bir fikir birliği var. Örgütün kurucusu ve Washington’daki merkezinin yöneticisi olan Faysal Alam, “İslam toplumlarında GLBT, insanlara karşı önyargılar ve ayrımcılık kültür kaynaklı olup, bir din olarak İslam bunun nedeni değildir. Bizler, GLBT insanlar ve inanan müslümanlar olarak kimliğimizi geliştirmek istiyoruz. İslam’ın soylu ve en önemli ilkeleri saygı, insanlık onuru, hoşgörü, anlayış ve adalet; konu eşcinsellik ve cinsiyet eşitliği olduğunda göz ardı ediliyor. İnşallah bunların hepsini değiştireceğiz.” diyor.
Şark-İslam Klasiklerinde Eşcinsellik – Tüysüz Oğlana Methiye
“… Güzel delikanlının biri arzu kemendini dervişler halkasına attı. Merkez noktası gibi sofiler dairesine yerleşti. Yanağı Tanrı’yı arayanların kıblesi oldu! Onlar Tanrı’ya dönmüş olan yüzlerini bu mahbubun (sevgilinin) yüzüne çevirdiler. Futa örtünmüş olan dervişler bu şeker sözlünün etrafına şeker arayan sinekler gibi üşüştüler. Herkes onu kendine mal etmek ister, onun iltifat nazarlarıyla şereflenmek arzusunu güderdi. Nihayet aralarında ayrılık ve kavga baş gösterdi.
Aşk oyununa girenler arasında birbirini dövmek tehlikesi uzak değildir. Çünkü hepsi de güzel yüzlü bir sevgilinin aşkından dem vururlar. Kâbe’nin çevresini dolaşanların süratle koşmak zevkinden dolayı birbirlerine çarpmaları pek yerinde bir harekettir.
Tekkenin piri de o sevdaya külah kaptırmış ve o dava da kendisini şahit tutmuştu. Gence öğüt vermeye başladı.” Ey değerli oğul, ey gönüller bağlayan taze” dedi. “Her rastgelenle süt ve şekerin birleşmesi gibi düşüp kalkma, her alçağın aldatıcı ipi ile kuyuya inme, sen Tanrı’nın çehresini aksettiren bir aynasın. Her ipsiz sapsıza yüz gösterme. Her an dizgini yabancıların pençesine kaptırma, hususi halvetinde umuma iltifat gösterme. Senin yanağın parlak bir aynadır, bu saf ve temiz aynayı tozlarla kirletme.
O tatlı delikanlı bu öğüdü işitince kendisine acı geldi, yüzünü ekşitti. Şeyhin huzurundan kalktı ve bir bahaneyle tekkeden dışarı çıktı. Birkaç gün uğramadı. Pir ve müritler onun ayrılmasından üzüldüler. Hicran acısından feryada geldiler, kirpiklerinin elmasıyla zaruret ve zavallılık cevherini deldiler, umutsuzca ağladılar, yoksulluk diliyle ve özür dileme yoluyla şu beyiti tekrarladılar:
“Ey çocuk, geri gel ki hiç kimse senin üzerinde hükmünü yürütemez. Her kiminle oturmak istersen otu, her kimden kaçmak istersen kaç, her ne kadar aklı aldatan ve dine düşman olan bir fettansan da gene geri dön. Çünkü kırık gönüllere sükun veriyorsun. Bizim çektiğimiz bela ve mihnetleri gördüğün halde meclisimizde başkalarının takıntılarıyla oturma derdi bize yetişir.”
Delikanlı dervişlerin özür dilediklerini duyunca sert huyluluktan vazgeçti, onların derneğinde yalnız kaldı, hasretini çekenlerin, ayrılığından hasta düşenlerin yanına döndü…” (Molla Câmî, Baharistan, M.E.B Yayınları, s.151)
[divider]
NOTLAR:
1- Uluslararası Af Örgütü ve Uluslararası Lezbiyen ve Gay Birliği adlı örgütlerin raporlarına göre, eşcinsellik Şeriat esaslarına göre yönetilen ülkelerde şiddetle cezalandırılması gereken bir suç olarak görülüyor. Eşcinsellerin bazı Müslüman ülkelerde karşılaştıkları resmi muameleler:
AFGANİSTAN: 1998’de eşcinsellikle suçlanan 3 erkek üzerlerine büyük bir taş duvar yıkılarak öldürüldü. İnfaz binlerce kişiye izlettirildi.
İRAN: 1991’de bu tür suçlar için ölüm cezası getirildi. Suçun ilk kez işlenmesi halinde erkeklere 74 kırbaç, kadınlara 100 kırbaç vurulması hükme bağlandı. Suçun 4. kez tekrarı halinde ölüm cezası öngörüldü.
SUUDİ ARABİSTAN, SUDAN, BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ: Taşa tutarak, asarak veya başını kılıçla keserek idam.
2- İlk Uluslararası GLBT Müslümanlar Buluşması, bir internet iletişim grubu olan Gay-Muslims Listserv tarafından finanse edilmiş. Gay Müslims Listserv’in amacı şu: Kendi bireysel deneyimlerimiz, bilgimiz ve İslam ve Allah’a olan inancımızı kullanarak, yaşamlarımızın iki önemli öğesini bir araya getirmek. Gay ve Müslüman olmak birbirlerini dışlayan şeyler değillerdir. Umudumuz Tanrı’nın insanlar arasında ayrım yapmayacağını herkesin sonunda anlamasıdır. Sonuç olarak bir insan hem dinin gereklerini yerine getiren bir müslüman, hem gay-lezbiyen-biseksüel ya da transgender bir insan olabilir.
Ayrıca bir diğer Müslüman-gay organizasyon: http://www.well.com/user/queerjhd/index.htm
3- Bir zamanlar Erbakan ve ekibi ‘Batı Kulübü’ Avrupa’yı eleştirirken, “Hepimizi homoseksüel yapıp ahlakımızı bozacaklar” diye ateş püskürürdü. Şimdi Erbakan’ın ekibinin kurduğu AKP, Türkiye’yi Avrupa üyesi yapmak için canla başla uğraşıyor. (Kerem Çalışkan, Gay’ler ve yeni ahlak 15.03.04, Tempo Dergisi)
[divider]
* Transgender: Türkçe’de iki ayrı kavram olarak ortaya konan “travesti” ve “transeksüel” sözcüklerinin yerine kullanılan kavramdır.
[divider]
Dosya: İlkay CAM | 1 Aralık 2005 | Sayı: 03 | Eşcinsellik Dosyası
[divider]
DOSYA KONULARI: