Su Perisi

Bu bir masal değil. Masal ötesi. En güzel olan “NYMPH”in hikâyesi. O ve “benzersiz güzelliğe sahip” diğer kardeşleri: “yaşayan yeryüzü kraliçeleri”. Yaklaşıyor “Peri”! Şarkılar söyleyerek!

periSu kenarında ve tüm vücudunda cezp edici koku! Önce ürkek! Etrafı kontrol ediyor endişeli! Sonra güzelliğini seyrediyor. Durgun suyun görüntüsünde. Su ona âşık. Su ona sevgili ve su onu sahiplenici. Su koruyor onun tüm gizemini ve peri “Su” oluyor! “Su” onun erkeği! Erkeğinde buluyor kendini. Onun kaderi “Su” ile olan hiç bitmeyecek birlikteliği.

Sesleniyor peri! Ben güzelim. En güzel. Güzelliğim tüm dünyaya bedel! Dünyaya sevgiyi öğreten “kadın” benim! Ben varsam eğer, her şey sevilmeye değer! Değeri üreten benim! Çünkü ben en değerliyim. Verdiğim değer önemsenmeli ve güzelliğim karşısında yeryüzü “Satyr’leri” her an bana sevda getirmeli! Çünkü ben bir periyim! Sevgisiz yaşayamam! Severim sevda olduğumdan ama sevgi almadan da var olamam!


Sonra “SU” birden dalgalandı. İçindeki sevda yüreğine sıçradı. Yüreği gibi genişledi ve sanki var onun içinde binlerce perinin gizemli sevgisi. “SU” seslendi periye. Ey peri! : Öğrettin bana sevmeyi. Senden önceki gerçeğim yıkıldı sen benim koynuma girdin gireli. En güzelim! Senin değerin hep önemsenmeli. Çünkü sen önemi değerinle yaratan benim solmayan çiçeğim ve batmayan güneşimsin! Sana asla sevgisiz görünmemeli. Sende bulmalı her sevda kendini. Her sevda senin saçlarında bir tel ve her aşk senin ruhunda bir nefes!

Peri sözlerden sarhoş! Aşk içinde kendinden geçmiş bir halde bakıyordu suya, su gibi akıp giden yüreğiyle.  Sonra birden kanatlandı ve göklere süzülüp yeniden aydınlandı. Su ise şaşkın ve hasretle onu gözlüyor. Peri bir “Özgür Ruh”! Su gibi özgür ve su gibi bir “Özgür Ruh”! Anlamı derin. Peri aynı zamanda bir “ASİ”. O seçer kendisini seçenler içerisinde sevgilisini ve peri tüm cennetlerin tek sahibi. Peri sahip olunamayan. Peri kendisine sevgili bulan. Peri bir aşk. Peri bir masal güzeli!

periPeri birden yöneldi ormana! İçinde bir “beğenilme arzusu” savuruyordu onu dört bir yana. Uçuyordu ormanın üzerinden.  Hangi gören ona âşık olmayabilirdi ki zaten? Ağaçlar gördü onu ilk önce. Ağaçlar! Ağaçlar sararıp soldu. Ağaçlar sanki daha önce hiç yoktu. Ve ağaçlar birdenbire AŞK oldu. Ve ağaçlar artık periden başka rüya görmüyordu! Dönüp bakmadı bile Peri. Çünkü o seçilen değil seçendi. Sonra kuşlar onu fark etti. Bir damla sevgiye muhtaç kuşlar! Kuşlar onun peşinden geldi. Belki bir sıcaklık bulur da savrulurlar. Peri kuşların aşkını da küçümsedi. Peri en güzeldi! Ona sahip olabilecek bir can henüz dünyaya gelmemişti. Peri mağrur! Peri Kibirlendi! Ve yine dedi “En güzel benim!” tüm dünyanın tek sahibiyim. Cennetin aynası ve elde edilemezim!

Kendisini hasretle bekleyen suya inat özgür ruhlu peri sanki artık bir daha suya dönmeyecekti… Peri dedi ki: Kim var içinizde benim güzelliğime âşık olmayan? Sonra tüm orman hep birden önünde eğildi ve dedi: Senden başka güzel bir şey var mı ey güzel peri! Satyr ise eğilmemişti. Periyi görmemezlikten gelmişti. Dimdik ayakta bir dağ gibi dikilmişti. O periyi seçmemişti. Bu ne kadar da tuhaf bir haberdi. Bu Satyr de kimdi? Kovalayınca kaçan bir aşk satyr e göre değildi. Satyr de bir “NYMPH” idi ama o erkekti. Ona tek baş eğmeyen ve onun kibrini övmeyendi. Satyr bir erkekti. Baş eğmez eğdirirdi. Satyr yeryüzünün baskın kudretiydi. Satyr ona boyun eğmeden onu seçendi. Ve aslında oda periye âşık bir çaresizdi.


Peri merak etti. Kimdi onu seçmeyen. Peri onu seçti ve ona sahip olmak istedi. Ona aşkı öğretecekti… Çabalamayan yenilmezdi. Peri Satyr den bunu öğrendi. Yakalamaya çalışan ise yitirirdi.

peri

Sonra bir bahar rüzgârı esti, ruhların en gizli derinliklerinden yeryüzünün en ötelerine doğru. Kadının gizemle dolu ruhu her an bir erkeğin gönlünde yerini buluyordu. Periler kadındı, kadınlar ise derin cazibe, kadınlar derin sevgi, kadınlar derin şefkat meleği! Kadınlarda bulurdu erkeklerin en deli yüreği kendini. Kadın anlaşılmazdı. Zaten anlamaya çalışmamalıydı. Bu, kadının sihrini bozmak ve onu çırılçıplak bırakmaktı. Kadın hep gizemini korur ve korumalıydı. Kadının esrarını çözmek kadından o dişi ruhu koparmaktı. Kadın ancak yaşanmalıydı. Yaşananın adıydı kadın! Kadın yaşanırken yaşatılmalıydı. Kadını yaşamak ve onu yaşatmak “Özgür Ruh” olmaktı.

Peri dedi ki: Ben bir “dişi – kadın – periyim” beni “Satyr”ler hep böyle görmeli! Dişiliğim cazibemdir, kadınlığım ise sevgi. İstediğim çok şey mi? Karşılıksız sevgi üretir ve dağıtırım sonra tüm dünyayı güzelliğe boğarım. Olmalı benim de biraz şımarma hakkım. Sevgiyle yaratır ve sevgiyle yaşatırım. Sevginin yaşandığı her ortamda ben varım ve peri konuşmaya devam etti! Anlatacaktı onun istediği neydi?

Peri dedi: Her şeyin sahibi zaten benim. Benim olmasa da her şey ancak onlara verdiğim anlamla onlar yaşamaya devam eder. Her şeyi sevgiyle tutuşturalım ve sevdanın olmadığı hiçbir ortam bırakmayalım. Sevgisiz kalplere sevda tohumları ekip, o tohumları şefkat gözyaşlarımızla sulayalım. Yeşersin kapkara vicdanlarda aşkın filizi. Yeşersin gece karanlığında sevdanın aydınlatan güneş gibi ateşi! Ben bir kadın ruhuyum! Sevda doğuran anayım ben! Ben bir dişi cazibeyim! Sonsuzluğa neden olan yaratım benim! Ben öyle bir güzelliğim ki: Ancak AŞK olmuş yürekler görebilir beni.

Yaşayan, yaşanılan ve yaşatan tüm periler! Aşkın yüreklerin sevda ikliminden size selam olsun!


Yazar: Türker ERCAN  Sayı 27  Aralık 2007


Türker Ercan
Türker Ercan, 1 Haziran 1972 doğumlu. Öğrenciliği hiç bırakmayan bir öğretmen. Uzakdoğu sporları ile uğraştı. Felsefe, psikoloji, parapsikoloji konularında ve mantık alanında uzun yıllar araştırmalar yaptı.