Kayıp zaman yolcularıyız

Evren görülen ve görülmeyen, var olan her şeyiyle, tümüyle canlı bir organizasyondur. Birliğin gücünü hissetmediğimiz sürece, kayıp olarak kalacağız, kayıp ve yalnız. Yüzlerce insanın içinde yalnız, milyarlarca gezegenin içinde yalnız yaşam gezegeni olarak. Birliğin gücü yalnızlığın giderilmesini, kayıplıktan çıkmayı ve bulunmayı da beraberinde getirecek.

Kayıp zaman yolcularıyız

Her birimiz kayıpız ve yalnızız, bu dünyada olduğu kadar bu evrende de yalnızız, çünkü yalnız olmayı seçiyoruz. Yön duygumuzu kaybetmişiz, ne yaptığımızın farkında değiliz. Karanlıkta el yordamıyla arayışlarımız kısır döngü içerisinde ve yavaş ilerlemekte. Karanlıktan ışığa açılacak yolu, dişimizle ve tırnağımızla bulmaya çalışıyoruz.

Kayıpız, çünkü ışığa giden yolda yalnız bırakıldık, yalnız olmayı seçtik. Bu bizim seçimimiz. Etrafımızda yüzlerce insan varken bile bizler tek tek yalnız ve kayıp varlıklarız. Bütünlüğün içinde önemsiz bir insanız ama değerliyiz. Hayal edilemeyecek kadar geniş, büyük ve sonsuz evrende önemsiz bir dünya gezegeniyiz ama değerliyiz. Bütünün değerli bir parçasıyız. Ne kadar küçük, ne kadar önemsiz de olsa değerliyiz. Çok büyük bir bedenin bir hücresi, bir atomuyuz ama değerliyiz. Bir tanesinin eksikliği tüm bütünlüğü alt üst edecek kadar önemli ve değerli olan parçalarız. Yalnızız ve kayıpız. Ne kadar kayıp da olsak bizler bütün bir İlahi İradenin değerli parçalarıyız. Ve kayıplık içerisinde arayışlarımız sonsuza kadar devam edecek. Ve hiç son bulmayacak.


Kendi gücümüzün farkına varma zamanı geldi. Kimse bize sihirli değnekle dokunmayacak. O dokunuşu kendi kendimize yapacağız. Kendi değerimizi anlayarak, eğer bir kurtuluştan bahsetmek gerekiyorsa, bu kurtuluşu kendimiz gerçekleştireceğiz. Kimse dışarıdan müdahale etmeyecek. Kendi kendimizin bütünlüğünü anladıktan sonra ancak bu gerçekleşebilecek. kayıp varlıklar olduğumuz gerçeğini anladıktan ve aslında kayıp olmadığımız gerçeğini idrak ettikten sonra yaşanacak yeni zamanda, yolumuza kaldığımız yerden farklı anlayışlarla devam edeceğiz.

Birliğin gücünü hissetmediğimiz sürece, kayıp olarak kalacağız, kayıp ve yalnız. Yüzlerce insanın içinde yalnız, milyarlarca gezegenin içinde yalnız yaşam gezegeni olarak. Birliğin gücü yalnızlığın giderilmesini, kayıplıktan çıkmayı ve bulunmayı da beraberinde getirecek.

Belki de beklediğimiz tüm mucize bu. Belki de evrene açılacak kapının anahtarı birliğin enerjisi. Farklılığın demiyorum, birliğin enerjisi. Birlik enerjisi.

İnançlar farklı, renkler farklı, ırklar farklı, diller farklı, kıtalar farklı, düşünceler farklı olabilir, çeşitlilik olabilir, fakat tüm bunlar birlik ve bütün olmayı engelleyemez. Birlik ve bütünlük ancak, herkesin çeşitlilikten dolayı birbirine saygı göstermesi ile birbirini bu çeşitlilikten dolayı sevmesiyle gerçekleşecektir.

Belki de milyarlarca yıldan beri dünya üzerinde oluşması beklenen enerji alanı birlik enerji alanıydı. Birlik ve bütünlüğün enerji alanının yaratılması. Bu bir anahtardır ve evrende yalnız olmadığımız, kayıp olmadığımız gerçeğini bize gösterecek kapının açılması gerekli anahtar budur. Bu anahtarı birlik ve bütünlük içerisinde oluşturabilir ve kapıyı açabiliriz. Yalnız ve kayıp olmadığımızı o zaman anlayabiliriz. Bu da bir son değil, hatta ve hatta büyük bir başlangıcın basamaklarından olacaktır.


O basamağı birlik enerjisi ile çıkabiliriz. Tek tek değil. Bencilce değil, birbirimizi öldürerek, yok ederek değil. Sevgi ve saygıyla, ama farklılığın çeşitliliğin, Yüce İlahın, Yüce Yaradanın enerjisi ile.

Ruh enerjisinin sonsuzluğu, madde enerjisinin sonsuzluğu ortak alanı ölümlü insan.

Ruh enerjisinin sonsuzluğu yaşam enerjisini, Madde enerjisinin sonsuzluğu yaşam çeşitliliğini ve alanlarını oluşturuyor. Ruh enerjisi titreşimini kabalaştırarak, madde enerjisi titreşimini süptilleştirerek ortak alanlar yaratıyorlar ve yaşam alanları tüm kâinatta sınırsız ve sonsuz sayıda mevcut buluyor. Her iki enerjinin bütünlüğünden insan ortak alanı oluşuyor.

Ne ruhtan dolayı beden, ne de bedenden dolayı ruh var diyebiliriz. Ne ruh bedenin içine giriyor, ne de beden ruhu hapsediyor.

Ruh ve Madde zaten aynı şey. Sadece titreşimleri farklı. her ikisi de mükemmel, her ikisi de sonsuz, ölümsüz ve her daim diri.

Oysa insan dar görüşüyle her daim “kayıp”.


Yaşam, her boyutta, her titreşimde devam ediyor ve edecek. Dünya dört milyar yıldır yaşıyor ve üzerinde çok çeşitli yaşamlara misafirlik etmiş ve her daim etmeye de devam edecek. Ta ki dünya üzerinde, bir tek inanan kalmayana, bir tek doğum olmayana ve bir tek emziren “ana” olmayana kadar. Bu da mümkün olmayacağına göre, yaşam devam edecek ve etmeye devam edecektir. Her ne kadar korkunç senaryolar çizilmeye devam etse de, Yüce Yaradan’ın ismini zikir etmeyen hiçbir canlı kalmayana dek, yaşam devam edecektir. Her canlı O’nun ismini zikir ettiği müddetçe de, mevcudiyet ve yaşam her daim devam edecektir.

Ruhsal bilgiler ve yaşam formülleri


Kevser Yeşiltaş
1971 İzmir doğumlu. Uluslararası Flexo Baskı tesisleri bünyesinde çalışan bir fabrikada Grafik, Reproduksiyon ve Cyreel Üretim Müdürü. 23 yıldır halen Grafik Tasarım ve Renk Ayrım Uzmanlığı mesleğine devam ediyor. Eylül 2009'dan bu yana İndigo Dergisi'nde yazarlık yapıyor. Mayıs 2010'dan bu yana da sinirotesi.com'da kitap yazarlığı yapıyor. http://kevseryesiltas.com kendi sitesinden ziyaret edebilirsiniz.. Yayımlanmış kitapları: Kuantum Gizli Öğretisi (Ağustos 2010) En'el Hakk Gizli Öğretisi "Hallac-ı el Mansur" (Mayıs 2011) Batıni Mevlana (Eylül 2011) Işık Eri Haci Bektaş Veli (Ocak 2012) Arif İçin Din Yoktur Muhyiddin İbn-i Arabi (Temmuz 2012)