Eş… Hayatı paylaştığınız arkadaş. Kimi zaman aşk, kimi zaman sırdaş… Nice insanlar gördüm; kimileri bulamadığından harap ve bitap, kimilerinin derdi ise bulduğundan kurtulmak.
Cinsellik ilişkinin bir aynasıdır. Cinsel yaşam doyumsuz ise ilişki de doyumsuz demektir. İş yerinde yaşadığımız kaygılı bir durum, aşırı yüklenme; hafta sonu ile ilgili planlarda fikir ayrılıklarını uyum içinde çözememe, farklılıkların sorun olması, ifade edilmemiş kırgınlıklar, çözülmemiş küskünlükler ve diğerleri cinselliği birebir etkilerler. Emek verilen birlikteliklerde cinsel hayat da yolunda gider.
‘Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür’ deyişini hepimiz biliriz. Bu kendimizi mutsuz etmenin yöntemlerinden biridir. Elindekinin değerini bilmek yerine hep sahip olmadıklarının güzelliğine kendilerini kaptıranlar hem yakınlarını hem de kendilerini olumsuz bir döngüye doğru sürüklerler.
Ayrıca daha önce bahsettiğim gibi bazı erkekler toplumsal şartlanmaların o kadar etkisindedirler ki eşlerine olan bağımlılıkları cinsel kimlikleri için çok tehdit edicidir. Başka bir kadınla beraber olarak kendilerine bağımsız olduklarını kanıtlamak ihtiyacı duyarlar.
Eş ile yaşanan duygusal ve cinsel paylaşımların dengede olmasının önemi nedir?
Geleneksel erkek kimliği, duygusallığı kadınsı olarak algılayıp reddettiği için paylaşımı cinselliğe odaklar. Kendini bütün olarak kabul edemediği için erkek zaten ruhen sakattır. Bu erkek yatak dışında eşine dokunmaz. Erkeklerin birçoğu bu nedenle duygularının farkında olamadıkları için ifade de edemezler. Kaygı, çaresizlik, korku gibi birçok duyguları erkekte kabul gören öfke ya da saldırganlık olarak ortaya çıkar. Bu çiftler kadının cinsel isteksizliği, erkekte iktidarsızlık gibi cinsel sorunlar yaşayabilirler. Duygusal paylaşımın eksikliği kadının ihtiyaçlarının karşılanmaması nedeniyle ilişkide sorunların yaşanmasına, ruh sağlığının bozulmasına kadar gider.
Bu yüzden kadın ya da erkek olmaktan çok yargılamadan insan olmaya odaklanırsak zaten her şey yolunda olur.
Evlenmek ve aynı evi paylaşmak… Çiftlerin bu anlamda yaşadığı sıkıntıları göz önünde bulundurduğumuzda ne gibi düşünce şekilleri onlara yardımcı olabilir?
Birey olmaktan evli olmaya geçiş zaman alır. Evlenene kadar kararlarınızı tek başınıza alırken evlendikten sonra çift olarak düşünmeye alışmak kolay değildir. Bu yüzden evliliklerin ilk yılı en zor dönem olarak kabul edilir. Bu arada tabii her iki tarafın ailesi ile ilişkilerin organize edilmesi de öğrenilmesi gereken neredeyse ayrı bir sanattır. Bu yüzden birçok ülkede çiftleri önlerindeki değişime hazırlamak için evlilik öncesi eğitimler vardır. Ben de bizim kültürümüze uyan online olacak benzer bir eğitim hazırlıyorum.
Pratik olarak önerebileceklerim; istek ve ihtiyaçlarınızın tahmin edilmesini beklemeden yapıcı bir şekilde dile getirmeniz ve esnek olarak birbirinizle uyum içinde hareket etmeye odaklanmanız olur. En önemlisi olaylara haklı haksız, kazan kaybet tuzaklarına düşmeden iyi niyetle birlikte çözüm üretebilmek, yeri geldiğinde sadece iyi bir dinleyici olabilmek…
Uzman Psikolog ve Aile Terapisti İrem Bray
İlgili yazılar
Türkiye’de Cinsellik Eğitimi Var mı?
Evli Kadına Kocası Cinsel Saldırı Suçu İşleyebilir mi?