Nar Taneleri: Anadolu’da Kadın Hareketi

Onlar birbirine yaslanarak büyümüş narin, zarif nar taneleri. Hayatlarının henüz başında terk edilmişlik duygusuyla tanışmış ve cesurca mücadele etmiş küçük hanımlar. Çocukluklarını onlarca kardeş ve birçok anneden oluşan ve devlet babanın reisliğinde geniş bir ailede çocuk olmaya çalışarak geçirmişler. Peki ya şimdi, reşit olduktan sonra… Hiç bilmedikleri bir hayatın içine nasıl atılacaklar?

Röportaj: Gül Erdost

Ekvator’da yaşayan hiç kar görmemiş bir insana karı anlatmak gibi bir şey onlara hayatı anlatmak. Çünkü bir çocuk hayatı ailede yaşayarak, anne babasını model alarak, gözlemleyerek öğrenir. Onların böyle bir şansı olmadı ki. Filmlerden izledikleri kadardır hayat onlar için. Bu filmin içinde hissetseler kendilerini, hayal kırıklığıyla devam eder senaryo.Ve kendi gerçekleri dağ gibi dikilir önlerine.Terk edilmişlik, ihanet, öfke, korku. Fakat onlar bu duygularla mücadele edebilecek ve dezavantajı avantaja dönüştürecek potansiyele sahip cesur ruhlar. Sadece değerlerini ve güçlerini keşfetmek için desteğe ihtiyaçları var.


Nar Taneleri projesiyle tanıştıktan sonra onlar için gözümün önünde oluşan karamsar tablo rengarenk ışıklarla doldu. Artık biliyorum ki onları hayata ilk adımlarında yalnız bırakmayan, yüreklerine uzanıp yaralarını saran, geleceği umutla yazmaları için elerinden tutan birileri var. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu(SHÇEK), Boyner Holding, İŞKUR, Personel Yönetimi Derneği( Per-yön) ve bazı kadın sivil toplum kuruluşları… Dahası gönüllülere nar tanelerine ablalık yapma imkanı da tanıyorlar. Konunun detaylarını Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Nar Taneleri proje koordinatörü sayın Gül Erdost’tan öğrenelim:

Gül Hanım öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız? Gül Erdost kimdir?

Kendini bildiğinden bu yana sivil toplum çalışmalarında görev alan, öncelikle insan hakları alanında çalışan, daha sonra kadın hakları konusundaki eksikliği fark edip kadınların güçlenmesi konusunda çalışmalar yapan bir sosyal hizmet uzmanıyım. Sorunlara karşı çözüm ararken taşın altına elini koymak gerektiğinin farkında ve sorumluluk almak gerektiğine inanan biriyim. Şu anda Birleşmiş Milletler Nufus Fonu Nar Taneleri projesinin koordinatörüyüm.

Nar Taneleri

Projenin amacı ve proje kapsamındaki  faaliyetlerinizle ilgili bizi bilgilendirir misiniz?

Nar Taneleri projesi çok sevdiğim ve gönlümü ortaya koyduğum bir proje. Bizim bu projede hedef kitlemiz yetiştirme yurtlarında büyümüş 18-24 yaş arası genç kızlarımız. Projenin amacı bu genç kızlarımızın kadın olmaktan kaynaklı dezavantajlarını fark ettirip, farkındalık sağlayıp nerelerden, nasıl destek alabilecekleri konusunda bilgilendirilmesi ve desteklenmesi aynı zamanda onların tanımadıkları özel sektöre ilişkin bilgilenmeleri ve iş edinmeleri konusunda desteklenmeleri diye özetleyebiliriz. Projenin asıl ve en önemli amacı, verilen bir dizi eğitimden sonra mentörlük mekanizması dediğimiz bir mekanizma oluşturarak genç kızlarımızın yollarında daha güvenli yürümeleri için gönüllü danışman ablalar tarafından desteklenmelerini sağlamak. Tabi ki bütün bunların yanı sıra yetiştirme yurtlarında büyümüş gençlerimizle ilgili toplumsal algıyı değiştirmekle ilgili bir çabamız da var. Eğitimcilerimiz, mentör ablarımız ve boyner gönüllüleriyle birlikte yetiştirme yurtlarında büyümüş genç kızlarımızın ve genç erkeklerimizin ötekileştirilmeden, aşağı görülmeden toplumun içine dahil edilmeleri konusunda doğru algı oluşturmak istiyoruz.

SHÇEK da yetişen çocuklar 18 yaşına gelince kurumdan ayrılmak zorundalar mı? Yoksa orada kalmaya devam edebilirler mi? Neden bilmiyorum halk arasında 18 yaşından sonra kurumda kalmalarına izin verilmiyormuş gibi bir inanış var.

Hayır kesinlikle, okuduğu sürece kurumda kalmaya devam edebiliyorlar, İşe yerleştirilene kadar da takipçileri oluyorlar. Nar Taneleri projesi zaten 18 yaşından sonraki dönemde devrede. Onları güvenle hayata kazandırmak amacımız. Asla sokağa atılmıyorlar.  Bu genç kızlarımız kendi ayakları üzerinde durabilene kadar SHÇEK da, kredi yurtlar kurumunun tesislerinde, sevgi evlerinde kalabiliyorlar. Fakat 18 yaşından sonra reşit oldukları için ”ben gitmek istiyorum” derse kurumdan ayrılabilir. Sanırım bu kuralın yanlış anlaşılması sonucu onların sokağa atıldığını düşünüyor insanlarımız. (SHÇEK korumasında olan çocuklar özel bir yasa ile kamu kurumlarına binde bir oranında işe yerleştiriliyorlar).

Neden Nar Taneleri

Bu projenin beni en çok etkileyen kısmıyla devam etmek istiyorum. Duyunca insanı umutlandıran, içini ısıtan bir tınısı var projenizin isminin. Neden Nar Taneleri?

Nar Tanelerinin her biri şekil olarak birbirlerinden farklı yapıya sahip, narin, zarif, şeffaf ve tertemizdirler ama sert kabuklarının altında hep bir arada ve koruma altında olurlar. Tıpkı yetiştirme yurtlarında büyüyen çocuklarımız ve onları koruyan Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) gibi. Nar aynı zamanda bolluk ve bereketin de simgesi olarak bilinir. Bundan dolayı bu projenin hedef kitlesi olan nar tanesi gibi kızlarımıza, projemizin bolluk, bereket ve şanş getirmesi dileğiyle belirlenmiş bir isim.

Bu projede birlikte çalıştığınız başka kurum ve kuruluşlar var mı?

Proje Boyner Holding tarafından Sosyal Sorumluluk Projesi olarak yaşama geçirildi. UNFPA projenin teknik ve mali yürütücüsüdür. Bize görüşeceğimiz genç kızlarımızın listesini veren ve görüşmemizi sağlayan bu projenin olmazsa olmaz kurumu SHÇEK ve bir de Mentörlük mekanizmasını kurma ve izlemeden sorumlu Personel Yönetimi Derneği (PERYÖN), İŞKUR ve bazı kadın sivil toplum kuruluş’ları ile birlikte çalışıyoruz.

Sadece büyük şehirlerde mi faaliyet gösteriyorsunuz yoksa Anadolu’nun unutulmuş şehirlerine de uzanıyor mu şefkat elleriniz?

Her yıl bir program yapılıyor ve program dahilindeki illerde faaliyetlerimiz oluyor.2009 Yılında başladık ve 5 yıl sürecek bir proje. Geçtiğimiz yıllarda Trakya ve Ege’yi bitirdik. Bu yıl Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde 19 ildeyiz. Bu illerimizden bazıları; Antakya, Adıyaman, Kilis, Malatya, Bingöl, Van, Diyarbakır, Mardin, Batman… Üç büyük ilimiz (İstanbul, Ankara, İzmir) her sene programımızda. Çünkü ülkemizde yoksulluk kaynaklı doğudan batıya, köyden kente göç çok yaygın. Ve dolayısıyla yetiştirme yurtlarına yerleştirilen çocukların nüfüsu üç büyük ilimiz olan İstanbul, Ankara, İzmir’de çok fazla. Bu yüzden üç büyük ilimiz projenin olmazsa olmazı. Önümüzdeki sene programımızda Karadeniz bölgesi var.

Nar Taneleri – Gönüllü Ablalar

Gönüllü ablaları hangi ölçülere göre seçiyorsunuz?

Tabi ki öncelikle gönüllü olmaları gerekiyor. Fakat ülkemizde ne yazık ki gönüllük “canım ne zaman isterse, ne zaman müsait olursam çalışırım” şeklinde bir düşünceyle algılanıyor ve uygulanmak isteniyor. Bizim istediğimiz istikrarlı gönüllük anlayışına sahip gönüllü adayları. Çünkü yetiştirme yurtlarında yetişmiş genç kızlarımız zaten anneleri, babaları tarafından terk edilen ve bu anlamda bir yoksunluk duygusu yaşayan çocuklar. Mentör ablalarına güveniyorlar ve onlar tarafından da terk edilip hayal kırıklığı yaşamalarını istemediğimiz için istikrara özen gösteriyoruz. Ayrıca 35 yaş üstü ve tercihen anne olmalarını istiyoruz. Anne olmayan mentör ablalarımız da var tabi fakat anne olurlarsa bir genç kıza nasıl yaklaşmaları gerektiğini daha iyi anlayabiliyorlar ve onların sorunlarıyla ilgilenme ve anlama konusunda daha hazırlıklı oluyorlar.

Seçilen gönüllülerin bir eğitim sürecinden geçmesi gerekiyor mu?

Öncelikle mentör ablalarımızı “SHÇEK hakkında duyarlılaştırma eğitimi ”dediğimiz bir eğitime tabi tutuyoruz. Bu eğitimde Mentör ablalarımız kurumda yetişen kızlarımızın özellikleri ve hangi konulara daha çok özen göstermeleri gerektiğiyle ilgili bilgilendiriliyorlar. Bizim en çok özen gösterdiğimiz ve mentörlerimizden de özen göstermelerini istediğimiz husus onların özel hayatlarının sorgulanmaması hususudur. Çünkü bu genç kızlarımız geçmişleriyle yüzleşmek istemiyorlar dolayısıyla geçmişleriyle ilgili konuşulmasından, soru sorulmasından rahatsızlık duyuyorlar. Kendilerinin bir sorumluluklarının olmadığı geçmişleriyle yüzleştikleri sürece gelişim gösteremezler zaten. Daha sonra bu mentör ablalarımız mentörlük mekanizmasını nasıl yürütecekleri konusunda uzman mentörler tarafından ve daha önceki yıllarda mentörlük yapmış deneyim aktaran mentörler tarafından organize edilmiş eğitim programlarına katılıyorlar.

Gönüllü ablalarla kızlarımızın bir araya gelmelerini nasıl sağlıyorsunuz?

Mentör ablaları kızların yaşadıkları illerden oluyor genellikle. İlk iki yıl eğitim yaptığımız mekanlarda ya da düzenlediğimiz piknik organizasyonlarında bir araya gelmelerini, tanışmalarını sağladıktan sonra geri çekiliyoruz. Fakat gözlemci olarak sürekli takip ediyoruz. Birbirlerinin iletişim bilgilerini alıp randevulaşıyorlar ve görüşmeyi kendileri sağlıyorlar. Fakat ayda bir kez mutlaka yüz yüze görüşüyorlar. Biz de özellikle kızlarımızla sürekli irtibatta kalıyoruz. Problemleri olanlarla daha sık görüşüyoruz. Ve birlikte çözüm arıyoruz.

Çalışma temponuz gönüllülük esası olmadan yürütülemeyecek ölçüde özveri isteyen bir tempo. Özveriniz ölçüsünde manevi doyuma ulaşıyor musunuz? Bu projeden önce benzer başka projelerde yer aldınız mı?


Uzun süredir kadın haklarına ve kadınların güçlenmesine yönelik çalışmalar yapıyorum. Nar Taneleri projesine benzer bir projeyi bundan 5 yıl önce İŞKUR yaşama geçirmişti, orada gönüllü sosyal hizmet uzmanı olarak görev almıştım. O projede mentörlük mekanizması yoktu. Sadece güçlendirme eğitimlerinin yapıldığı bir projeydi. Sanırım o projede fonksiyonel olduğum için Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Nar Taneleri projesinde birlikte çalışmayı düşündüler. Kadınların güçlenmesi ve kendi ayakları üzerinde durmaları çok önemli. Bu çalışmada bir profesyonelim. Fakat öncelikle gönüllüyüm. Gönül gözü ile bakmadan bu projelerde çalışmak pek mümkün değildir.

Yani gönüllü bir profesyonelsiniz ve profesyonel bir gönüllüsünüz.

Aynen öyle. Bazen 24 saat çalışmak gerekiyor. Telefonum sürekli açık. Gecenin bir yarısı nar tanemin bir problemi olur, bazen mentöründen önce beni arar  ve ben ne şekilde olursa olsun ona ulaşıp problemini çözmeye çalışırım. Güçlendirme eğitimlerisırasında 15 gün süre ile onlarla aynı otelde kaldığım için bazen 24 saat beraber oluyoruz. Sanırım bu yüzden beni daha çok içselleştiriyorlar. Ben de onları çok seviyorum. Yıllardır kadın güçlenmesi çalışması yapıyor olmamdan kaynaklı bir duyguyla onların güçlü birer birey olmalarını çok önemsiyorum. Ve onların yaşamlarında bir değişim ve dönüşüm yaratmak beni de zinde tutuyor.

Nar Taneleri’nin Katkıları

Proje kapsamında hedefleriniz nelerdir?  Hedeflerinizin ne kadarını gerçekleştirebildiniz? Bu projenin öngörülen bir bitiş zamanı var mıdır? Uzatılması mümkün müdür?

Nar Taneleri projesi 5 yıllık bir proje. Şu anda 3. yılındayız. Fakat kamu kurumlarıyla ortak çalışmak onlardan gelecek geri bildirimlerle besleniyor. Biz de kurum içinde ne kadar etkimiz oldu? Ne kadar değişiklik yarattık? Bu çalışmayı bizimle bir birlikte yapmaktan ne kadar mutlular? diye gözlemliyoruz. Geride bıraktığımız 2 yıllık programın etkileri çok olumlu. Hatta SHÇEK da kendi içinde bazı değişiklikler yapma ihtiyacı hissetti. Yönetmelik çıkartarak, bizim uyguladığımız güçlendirme eğitimlerini bu proje ile ulaşamadığımız erkek çocuklarına ve daha küçük kız çocuklarına da yapma arzusu içindeler. Gerçekten çok ihtiyaç var. Nar Taneleri projesi bu ihtiyaca ulaşan bir başlangıç oldu. İnşallah devamı da gelecek.

Projenin amacına ulaştığını gösteren başarı hikayelerinizden bir kaçını bizimle paylaşır mısınız?

SHÇEK yetiştirme yurtlarında kalan çocuklar için devletin çok imkanı var. Örneğin bu çocuklar ortaokulu ve liseyi bitirdikten sonra kendi aralarında yarışarak belirli bir yüzdelik dilime girerlerse direkt devlet memuru olabiliyorlar. Yani hazır iş diyebiliriz buna. Biz bu projeye başladıktan sonra genç kızarlımızda “ortaokul, lise bitirsek yeter” algısını değiştirmeye başladık. Üniversiteyi bitirmeleri konusunda destekledik ve çıtalarını yükseltmelerini sağladık. 2009 yılında 30 kızımız memuriyete hak kazanıp çalışmaya başlarken, 2010 da sadece 4 kızımız memuriyet hakkını kullanıp çalışmaya başladı. Hak kazanan diğer 29 kızımız üniversite okumaya karar verdi. 2 yıllık meslek yüksek okullarını bitiren bazı kızlarımız 4 yıllık üniversiteye dikey geçiş yaptı. Ayrıca kendine yetme konusunda ciddi yol katettiler. Yetiştirme yurtlarında kaldığından utanma algısını, orada yetişip hayata atılan cesur insanlar oldukları için gurur duyma algısına dönüştürdük. Tabi ki hepsine aynı şekilde ulaşabilmemiz mümkün değil fakat güçlendirme eğitimlerimizin büyük ölçüde hedefine ulaştığını görmek gerçekten keyif verici

Nar Tanelerinin Korkuları

Nar Tanelerimizle çok yakın bir diyalog içindesiniz. Hayata atılırken en çok korktukları ve çekindikleri noktalar neler?

Güven sorunları var. Büyürken en yakınında olması gereken anne ve babasından yoksun büyüyen genç kızlar, okula da gitse, işe de başlasa öncelikle bir güvensizlik yaşıyorlar. Hem kendilerine, hem ilişkide olduğu insanlara güvenemiyorlar. Toplum tarafından nasıl karşılanacakları konusunda endişeleri var. Ötekileşmiş hissediyorlar kendilerini. Çok yakın bir zamanda genç kızlarımızdan bir tanesi bir kamu kurumunda işe başladı. İşe başlayacağı ilk günün öncesi görüştük. Çok endişeliydi. “Ablacım ben Ankara’da okurken arkadaşlarıma yetiştirme yurdunda yetiştiğimi söylememiştim, şimdi orada onlarla daha yoğun bir ilişki içinde olacağım, nasıl söyleyeceğim? Nasıl karşılarlar? Çok korkuyorum” dedi. Ben de “Sen utanılacak bir şey yapmadın ki. Yetiştirme yurdunda, devlet korumasında yetiştin. Sınavı kazandın ve orada işe başlayacaksın. Gayet rahat, gururla söyleyeceksin. Hiç korkma” dedim. Geçenlerde mailini aldım. Söylemiş. Korktuğu gibi olmamış tabi. Hepsi tebrik etmişler. Çok mutlu olmuş, özgüven tazelemiş genç kızımız. Onun adına ben de çok mutlu oldum.

Bizler işyerinde, okulda ya da herhangi başka bir ortamda yetiştirme yurtlarında yetişmiş genç kızlarımızla karşılaşırsak, onlarla diyaloğa geçerken ve ilişkimizi devam ettirirken onları incitmemek adına nelere dikkat etmeliyiz?

Kendisi anlatmadığı sürece özel hayatıyla ilgili, geçmişi ile ilgili soru sormamaya özen gösterelim. Ezici bir şefkat duygusu göstermek gibi abartılı davranışlardan kaçınalım. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim mentör ablalarımızda da ilk başlarda çok görüyorduk bu yanlış davranışı. Lütfen onlara yiyecek, giyecek yardımında bulunmak gibi bir kaygınız olmasın. SHÇEK onların bu ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılıyor. Her şeyleri var. Bu tarzda bir yardımı yapmak için daha dolaylı yolları tercih edelim ki rencide olmasınlar. Onların sevgi yoksunluğunu gidermek için çabalayalım. Onlara yapılacak en büyük iyilik, onları ötekileştirmeden, olağan, sıradan, destekleyen davranışlarla yaklaşmaktır.

Nar Taneleri ve Özgüven

Bu projeyi yürütürken karşılaştığınız genç kızlarımız arasında hayata diğer çocuklardan farklı başlamalarına rağmen şaşılacak derecede özgüven sahibi genç kızlarımız da var mı? Geçmişleri onların karakterlerini nasıl etkiliyor?

İki tür genç kızımız var. İkisi de uç noktalar. Birincisi aşırı özgüven eksikliği yaşayan kızlarımız, ikincisi özgüvenliymiş gibi görünen, çok dik duran kızlarımız, gibi diyorum çünkü ikinci kategoriye giren kızlarımız  bir savunma mekanizması geliştirerek, güçlü görünme çabasında olan kızlarımız daha çok. Onların bu duygularını anlamak için empati kurmak gerekir. Geçenlerde SHÇEK’te görüşmelerde idim, yeni doğmuş terk bir bebek getirildi kuruma. 23 Nisan’da bulunduğu için adını Egemen koydular. Şimdi düşünün Egemen bebek SHÇEK’de toplu bakımın getirdiği birçok eksiklikle büyüyecek. Annesini merak edecek, babasını merak edecek, neden bırakıldığını merak edecek, öfkelenecek, kimseye güvenemeyecek… Ben bu görüşmelerden döndüğüm zaman arkadaşlarım toparlanmam için bir süre beni yalnız bırakırlar. O kadar acı hikayeler var ki. Ben onların yerinde olsaydım ne yapardım diye çok düşündüğüm olmuştur. Dinlemesi bile çok ağırken, bir de yaşayanın geçirdiği travmayı düşünün.

Terk edilen çocukların sayısı çok mu? Umutlu bir haber duymak umuduyla soruyorum bu soruyu size.

Son zamanlarda çok fazla terk çocuk yok. Fakat daha da acısı cinsel istismar nedeniyle, anne babada alkol kötü kullanımı, madde kötü kullanımı olması nedeniyle, şiddet nedeniyle ya da  zorla çalıştırılma  nedeniyle devlet tarafından koruma altına alınan çocuklar çok fazla. Bu çocukların evlatlık verilmesi de mümkün değil.

Sadece SHÇEK da bakım ve koruma altına alınabiliyorlar. Ne şekilde alınmış olursa olsun evlatlık verilmesi için anne ve babanın iznine ihtiyaç var. Fakat sevindirici olan bir gelişmeden bahsedeyim; bu çocuklar aile ortamından uzaklaşmasınlar ve bağlılık duygusu geliştirebilsinler diye akrabaları tarafından evde bakılmaları özendiriliyor. Yani bu çocuklar için yapılan sosyal incelemeler sonucu maddi destek yapılarak birinci dereceden akrabaları tarafından bakılmaları sağlanıyor.

Nar Taneleri’ne Gönüllü Olmak

Son olarak bu projede görev almak isteyen gönüllüler size nasıl ulaşacaklar? İletişim bilgilerinizi verebilir misiniz?

İnternet adresimizden ilanları takip edebilirler, proje hakkında detaylı bilgi alabilirler. [email protected] e-posta adresimize başvurularını yapabilirler.

Size bizimle paylaştığınız değerli bilgiler için, öncelikle değişimi düşüncede başlatıp, SHÇEK da yetişen çocuklarımıza karşı algımızı değiştirdiğiniz için ve UNFPA basın sorumlusu Sayın Nezih Tavlas’a da fotoğraflar için ve destekleri için çok teşekkür ediyorum.

Ben de bu konuya ilgi duyduğuz için hem size hem de İndigo dergisi ailesine çok teşekkür ediyorum. Bu bir toplumsal sorun, yok sayamayız. Çok acı hikayeler var fakat el uzatıldığı zaman çok keyifli sonuçlar alabiliyoruz. Dilerim bu röportajınızın da etkisi olur ve hep birlikte bu konuyla ilgili toplumsal algının değişmesi için ve onların elinden daha çok insanın tutması için bir fitil ateşlemiş oluruz.

***


Bir kez bildikten sonra sorumludur bildiğinden insan. Zararım dokunmuyor ya faydam da olmasın varsın diye düşünürsek, nötr kalırsak, zarar verenlerin gücüne güç katmış, negatife hizmet etmiş oluruz unutmayalım. 0 (nötr) -1 (negatif) den büyüktür. Fakat yan yana koyup işlem yaparsanız 0 –1 = -1 ya da -1 + 0 = -1 olur. Sonuç negatif çıkar. Üzerinde düşünmeye değmez mi?

Mark Zuckerberg: 10 yıl içinde toplantılara ışınlanarak gideceksiniz


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.