Kuantum fiziği çok temel bir düşünce kalıbını değiştirmiştir. Örneğin deneyi gözlemlemek deney sonucu üzerine etkilidir. Yani kuantum herhangi bir şeyi gözlemlediğimiz zaman, bu gözlemleme işlemi ile ortaya çıkan etki, gözlemlediğimiz şey ne olursa olsun onu da etkiler demektedir. Biz bir deneyi sadece gözlemlemekle bile değiştirebiliyoruz.
Kuantum Fiziği, klasik anlamdaki fiziksel görünür elle tutulur maddenin enerjiye dönüştüğü bir alana sokar bizi. O alanda artık atom altı parçacıklar, hızla hareket eden enerji parçacıklarından başka bir şey değildir. Daha da ötesi bu parçacıklar insan düşüncesinin yaydığı enerjiye yanıt verirler. Bu Kuantik alanı gözlemleyen kişi ile gözlemlediği parçanın birbirinden bağımsız, kopuk şeyler olmadığı çıkar meydana. Düşünceyle enerji, gözlemleyenle gözlenen, iç ile dış, burası ve ötesi arasındaki ayırımlar kalkar.
Heisenberg‘in Belirsizlik Alanı dediği bu alana, bizim gönderdiğimiz düşünce paketçikleri varlık katar. Belli hale getirir. Yani, düşüncemiz varlığı meydana getirir
Bu bize halk arasında Nazar tabir edilen durumu hatırlatmıyor mu?
İnsanın kurduğu göz teması, eşyanın ve insanın en derin hakikatine inebilecek güçtedir.
İnsan içinde taşıdığı bu muhteşem enerji potansiyeli ile eşyayı ve insanı fiziksel olarak da etkileyebilir.
Ey insanoğlu,senin gözünün kaynağından da hiç eksilmeyen aralıksız nur (enerji), ışık fışkırır durur… –Mevlana
Düşünce gücü gözler aracılığıyla bir objeye veya kişiye yoğunlaştırılabilir. Bu özellik bazı insanlar tarafından rahatlıkla kontrollü kullanılabilmektedir. Telekinezik (maddelere düşünce gücüyle etki yapma) eylemlere, mesela kaşıkların bükülmesi, ya da cisimlerin hareket ettirilmesine, olanak sağlamaktadır.
Düşünce bir enerjidir ve bu prensibe dayanarak günümüzde beyin dalgalarını okuyabilen, yani düşünceleri okuyabilen makine ve yazılımlar felçli hastaların kullanımına verilmiştir.
Kuantum fiziğinin son bulguları bu görüşü bilimsel açıdan da doğrulamaktadır. Gözleyen gözleneni etkileyebilmektedir…
Mevlana, nazar olgusunu bakın nasıl anlatıyor:
Dağ gibi güçlü olan Hz. Ahmed (sav)’in yağmursuz ve çamursuz yolda giderken, kem göz yüzünden, mübarek ayağı kaydı. Resülullah efendimzi (sav) “Bu kayma nedendir, ben bu hali sebebsiz saymıyorum” diye buyurdu. Nihayet ayet geldi de, “Ohal sana müşriklerin kötü gözünden erişti” diye hikmet bildirildi.
Bu olay karşısında gelen ayet:
O küfre sapanlar, Zikir’i/Kur’an’ı işittiklerinde az kalsın gözleriyle seni devireceklerdi. “Bu tam bir cinlidir” diyorlardı. (Kalem Süresi–51)
Yani gerçeği onu gözlemleyerek değiştirebiliriz. Prof. Alan Wolf ‘bizim birey olarak bedenlerimizin içinde taşıdığımız zihinler dışında hepimizin içinde bulunduğu tek bir zihin olabilir ve bunu Tanrısal zihin olarak adlandırabiliriz demektedir.
Yunus Emre “Bir ben var da benden içeride” diyerek durumu özetlemiştir.
Özetlersek; evrende her şey düşünce dâhil enerjidir. İçinde yaşadığımız kuantum alanındadoğal olarak her şey bir birini etkiler. Düşünce’nin önemini en iyi anlatan bir dörtlük yine Hz. Mevlana’dan gelmiştir:
Sen düşünceden ibaretsin
Geriye kalan et ve kemiksin
Gül düşünür gülistan olursun
Diken düşünür dikenlik olursun
Yukarıdaki dörtlükte; Mevlana; Mucizevî bir şekilde batılıların ‘Sır’dediği ve kitabı milyonlarca satan ve gizli, öğretilerine temel olan bilgiyi asırlar öncesinden ifade etmiştir.
Evrenin yapıtaşlarından enerji ve madde, enformasyon olmasaydı evreni ve canlı hücreleri şekillendiremezdi. Ayrıca yine devamlı olarak tanıdık tanımadık kişilerden bizi düşündükleri anda enerji sinyalleri alıyoruz ve bunu kalp kalbe karşıymışdiyerek günlük hayatta hep yaşıyoruz.