Bir şeytan üçgeni düşünün; para-rant-futbol üçlüsü arasında. Ortada milyonların hayran olduğu oyuncular, milyonların destek verdiği kulüpler ve milyarlarca para var! İlk ikisi keyif veren fakat üçüncüsü kan döktürtecek cinsten.
Futbol, İngilizlerin ata sporu diyebileceğimiz, artık tüm dünyada fenomen haline gelmiş bir spor dalı. Kadınlar ofsaytın ne anlama geldiği hakkında, erkekler ise yaşadıkları ve yaşayacakları şampiyonluklar hakkında düşünürken, ülkeler ise futbolu, turizmden sonra nasıl en büyük ikinci gelir kaynağı yaparız diye plan yapıyorlar.
Eminim şimdi ortada dönen para hakkında daha net fikriniz oluşmuştur. Tabii ülkeler bu rantı yasal yollardan; turnavalara ev sahipliği yaparak, ülke liginin dünyada talep görmesi, kuvvetli bir milli takım yaratarak, vb. yollarla başarmaya çalışıyorlar. Bu ülkelere, İngiltere ve Almanya’yı örnek verebiliriz. İkisi de gerçekten birer futbol endüstrisine sahip.
Bu ülkeler futboldan aldıkları keyif ve gelen paradan bir hayli mutlular. Ardından futbolda adını kısmen duyurmuş fakat artık silindi-silinecek haldeki ülkelerin rant anlayışına bakalım. Nasıl mı oluyor? Gelişmekte olan ülkelerin temel sorunu ‘çeteciliktir ‘. Rantı futbol mayfası yönetir, kazançları da kendi üstlenir. Ülke futbolu dünya bazı çalkantılı günler yaşar, toplum sıkıntıya düşer fakat bazı bireylerin ve yandaşlarının cepleri dolar. Bu görüşe sahip ülkeler kimdir? Rusya, Yunanistan ve Türkiye örnek olarak verilebilir. İtalya da özünde bu konsept içinde yer almaktadır fakat onların futbol değeri dünya bazında hala ilgi çekmektedir. İtalya bu duruma sanırım ülkedeki yaygın ‘mafyacılık’ yüzünden düşmekte ve önünü alamamaktadır.
Bu tip ülkelerde, malesef kimsenin haberi olmadan ‘şike’ tohumları filizlenir, rant akışı başlar ve toplum uyutularak amaca ulaşılır. Gerçekler genelde yıllar sonra ortaya çıkar ve geçmişe dönük yaptırımlar, cezalar, hukuksal işlemler başlar. Ancak kimse ortadaki parayı geri alamaz. Kimse milyonlarca taraftarın yüreğine su serpemez. ‘Yazık’ denir, iç çekilir fakat taraftar artık yıkıma uğramıştır, düzelemez! Ülke çalkanırken, devlet normal zamanda yaptığını o an da yapmaktan çekinir ve ‘spora siyaset karışmasın’ tavrına bürünür. Sonra bekleyelim ki ülke futbolumuzun değeri artsın, ülkemiz bu işten hem keyif alsın, hem de para kazansın… En önemlisi de hayatını takımına adamış, bu sayede hayata tutunan, duygusallığı takım tutarak yaşayan o kadar çok insan var ki, onlara yazık! Umutlarıyla kat ettikleri yolun sonunda, kazandıkları kupa ardından döktükleri sevinç göz yaşları, bu kadar çabuk silinmemeli gözlerinden!
Futbol bir topun ardından koşan 22 oyuncu ve onları izleyen küçümsenmeyecek sayıda ki taraftarın oyunudur. Lütfen bu tanımı; bir rantın arkasından koşan yüzlerce adam ve onların yandaşları olarak değiştirmeyin. Bakın daha kadınlar bu güzel oyunun bazı kurallarını hala anlayamıyorlarken, biz çocuklarımıza gelecekte bu oyunu nasıl sevdiririz, neler yaşarız? Lütfen açıklanması gereken tek şeyi kurallar olarak bırakalım, kara lekeler olarak değil. Futbolun tek gerçeği; keyiftir! Bahis, rant ve şike gibi şeyleri uzak tutun bu spordan!
Son zamanlarda futbol dünyasında yaşananlara bir yorumu da iyi bir futbol sever olarak ben yapmak istedim. Yaşananlardan dolayı hayli karmaşık duygular yaşadım. Üzüldüm, inanamadım, kahroldum. Şimdiki durumdan da hiç memnun değilim. Biraz sinirlerimin yatışmasını bekledim ve içimden geçen gerçeklerburaya yansıdı. Futbol dünyasının huzurunu kaçıran şey, yönettikleri kulüp kupa kazansın diye, yöneticilerin yapmaya çalıştığı ‘şike’ değil, futbol mafyasının oyuncağı ‘ranttır’.
Buna artık göz yummayalım!