Bir gün cebinde özel cihazı olan bir adam New York’ta bulunan bir inşaata girdi. Cihazını çelik kirişlerden birine bağladı. Cihaz çalıştıktan sonra çelik yapı sallanmaya başladı. Bu cihazı çalıştıran adam Nikola Tesla’ydı.
Van Erciş Depremi
Yukarıdaki videoda 23 Ekim 2011 tarihinde Van Erciş’te meydana gelen 7.2 şiddetindeki deprem 25 saniye sürmüş, 600’den fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştu. Depremin hemen ardından yapılan açıklamada Kandilli Rasathanesi kayıtları, depremin büyüklüğünü richter ölçeğine göre 6.6; ancak ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu ise 7.2 olarak duyurmuştu.
Kandilli Rasathanesi’nden daha sonra yapılan açıklamada, depremin şiddetinin merkez üssünde 9 olduğu belirtildi ve depremin büyüklüğü 7.2 olarak düzeltildi. Van Depremi, Cumhuriyet tarihi boyunca Anadolu’da meydana gelen en büyük depremlerden biri olarak kayıtlara geçti. Televizyonlarda çıkan “toprağın için için yanması”, “Van Gölü’nün homurdanıp fokurdaması” gibi haberler de oldukça dikkat çekiciydi.
Erciş’teki 7.2 şiddetindeki depremden hemen sonra bazı Amerikalı bağımsız jeofizik mühendisleri artçı sarsıntıları takip etmeye koyuldular ve gördükleri şey onları şoke etti. İlginç şey, artçı sarsıntı olan merkezlerin nasıl mükemmel bir şekilde sıralı halde diziliyor oluşu. Videoda konuşan uzmanlar bu sarsıntıların doğal olamayacak kadar mükemmel bir sıralamayla dizildiğini savunuyorlar.
Nikola Tesla
Nikola Tesla, dünyanın katmanlarından biri olan iyonosferin, insanlığın yararına kullanabileceğini söyleyen ve bunu ispatlayan bir bilim insanıdır. İyonosfer, 19’uncu yüzyılda keşfedilmiştir. Dünyanın üzerinde bulunan üçüncü sıra katmandır ve Nikola Tesla’yı ilgilendiren en önemli özelliği, elektrik enerjisinin; radyo, ses ve elektromanyetik dalgaların kablosuz olarak çok uzak bir noktadan diğer noktaya taşımasını sağlamaktadır.
Nikola Tesla’nın çalışmalarına göre elektromanyetik dalgalar ile enerji transferi mümkün!
Aynı zamanda bu dalgaların depremler yaratabileceği, iklimleri değiştirebileceği, kutupları eritebileceği veya yerinden oynatabileceği, ozon tabakası ile oynayabileceği, okyanus dalgalarını kontrol edebileceği, dünyanın enerji alanları ile oynayarak insan beynini kontrol altına alabileceği ve radyasyon yaymayan termonükleer patlama oluşturabileceği iddia ediliyor. Olağanüstü gökyüzü renk değişimleri, toplu kuş ve balık ölümleri, bu teknolojinin kullanıldığını kanıtlayan bulgular arasında gösteriliyor. Günümüzde birçok büyük doğa olayı, birilerinin bu deneyler üzerinde çalıştığını; çeşitli denemeler yaptıklarını düşündürüyor.
İddiaya göre, Nikola Tesla’nın buluşunu geliştirip büyüten Amerika, HAARP adını verdiği bu teknolojiyi Alaska’da insanların kolaylıkla gidip bulamayacağı bir araziye kurmuş. HAARP, yani Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı, ABD Ordusu, ABD Donanması ve Alaska Üniversitesi tarafından ortak yürütülen İyonosfer’in özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere Alaska’da sürdürülen çalışmadır.
ABD Savunma Bakanı genel sekreteri William Cohen, 28 Nisan 1997 tarihinde, Georgia Üniversitesi’nde “Terörizm, Kitle İmha Silahları, Kitlesel İmha ve ABD Stratejisi” üzerine yaptığı konuşmada şöyle söylemiştir: “Bazılarının, elektromanyetik dalgalar yolu ile iklimleri değiştirme, depremler yaratabilme, volkanları harekete geçirebilme yeteneğine sahip silahlar geliştirdiğini biliyoruz”.
Son günlerde sosyal medyayı oldukça meşgul eden bazı iddialara değinmek istedim. Ülkemizde yaşanan bir takım depremler doğal afet mi? Yoksa gerçekten suni yöntemler ile depremler yaratılabilir mi?
HAARP projesi nedir?
Yüksek Frekanslı Aktif ‘Aurora’sal Araştırma Programı (İngilizce: High Frequency Active Auroral Research Program) veya kısaca HAARP; Amerikan Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Alaska Üniversitesi ve Defansif İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) tarafından finanse edilmiş, iyonosferin özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere Alaska’da sürdürülen çalışma. BAE Systems tarafından tasarlanmış ve inşaa edilmiştir.
HAARP’ın amacı iyonosferi analiz ederek radyo iletişim, izleme ve navigasyon için teknolojik iyileştirme potansiyelini araştırmaktır. HAARP programı Alaska Gaskona bölgesinde Amerikan Hava Kuvvetlerine ait bir arazi üzerinde yer alan ve büyük, yarı-arktik bir tesis olan HAARP Araştırma İstasyonunu işletmektedir.
HAARP Araştırma İstasyonundaki en önemli ve en meşhur cihaz İyonosferik Araştırma Aracıdır (IRI). IRI, yüksek frekans bandında çalışan yüksek güçlü bir radyo vericisidir. IRI ile iyonosferin limitli bir bölgesi uyarılabilir. VHF ve UHS radarı, fluxgate manyetometresi, digisonde (bir iyonosferik ses cihazı), indüksiyon manyetometresi gibi diğer aletler IRI tarafından uyarılan bölgedeki fiziksel süreçlerin incelenmesi için kullanılır. Merkezde yüksek frekansta radyo sinyali yayınlayabilen toplam 180 adet anten bulunmaktadır. IRI ile iyonosferi anten gibi kullanarak düşük frekanslı elektromanyetik dalgalar yaratılabilir ve zayıf kuzey ışıkları (aurora) benzeri parlamalar elde etmek mümkündür.
HAARP İstasyonu 1993 yılında faaliyete geçmiş olup şu an aktif olan IRI 2007 yılında tamamlanmıştır. HAARP’ın 2008 yılı itibarıyla vergi ile finanse edilmiş 250 milyon dolar harcaması gerçekleşmiştir. Mayıs 2013’te müteahhit değişikliğinin beklenmesi nedeniyle geçici olarak kapatılacağı bildirilmiş, Mayıs 2014’te HAARP programının bir yıl içerisinde tamamen sona erdirilebileceği belirtilmiştir. Ağustos 2015’te tesis ve tüm ekipmanları Alaska Fairbanks Üniversitesine devredilmiştir.
Alaska’daki HAARP antenleri
HAARP projesi iklim kontrol silahı olması ve yapay deprem yaratabilmesi gibi birçok komplo teorisine konu olmuştur. Bilim insanları ve eleştirmenler tarafından bu iddiaların eksik veya hatalı bilgiye dayandığı, iddiaların tesisin kabiliyetlerinin çok üzerinde olduğu ve doğa biliminin kapsamını aştığı belirtilmiştir. Stanford Üniversitesi profesörü, Türk bilim insanı Umran İnan, Popular Science dergisine verdiği demeçte iklim kontrolü ile ilgili komplo teorilerinin “tamamen yanlış bilgiye dayandığını” belirtmiş ve şu açıklamayı yapmıştır:
Dünya gezegeninin (meteorolojik) sistemlerini ne yapsak bozamayız. Her ne kadar HAARP’ın yaydığı radyasyon çok büyük de olsa, bir şimşeğin gücü ile kıyaslandığında çok küçüktür ve tüm dünyada saniyede 50 ila 100 şimşek çakmaktadır. HAARP’ın yoğunluğu çok küçük. Yazar: Tuğçe Karaarslan