Türkiye’de alternatif rock müziğin önde gelen isimlerinden Sean Parker Band (SPB)’in, üçüncü albümü Culture, müzik severlerin beğenisine sunuldu.
SPB yeni albümü Kültür ile kendi ifadeleriyle müziğin uluslararası renkli ve çok çeşitli etkisini halüsinojen, rock, pop ve farklı deneyimsel tarzlarla süzgecinden geçiriyor. Özellikle günümüz küresel toplumsal ve kültürel konulara değinerek çok kültürlülük ve politik heyecanları ve coşkuları kuşatıyor adeta. Belki aşina olduğumuz ancak tam anlamıyla hiç duymadığınız bir janr ile MGMT, Roxy Music, Talking Heads, Lou Reed gibi dünya çapında sayılı müzik grubunda dinleyebileceğiniz etkiyi İstanbul’a taşıyor.
Rock müziği sevenler, Sean Parker Band’in Kadıköy Sound’undan hiç de uzakta olmayan bir tarza sahip olduğunu düşünüyor. Öyle ki kendine özgü funky ritimlerin yanında alt yapısında blues ve cazın da yer aldığı alternative rock müziği ile büyük bir beğeni yakalamış durumda. Kurduğu Sean Parker Band (SPB) ile üçüncü albümü Kültür’ün lansmanı kapsamında Pulp, Bronx, Passage Pub (Ankara), Barista, Haymatlos, Hayal Kahvesi, Fransız Kültür Festivali kapsamında Taksim Meydanı’nda ve ayrıca NTV’nin Gece Gündüz programında yer aldı.
‘Culture’ albümü 2011’in sonunda çıktı ve Türkiye’deki alternatif rock müziği sevenler tarafından ilgi ve beğeniyle karşılandı. Grubun ayrıca ‘A Gun to the Temple (2008), ‘Transport EP’ (2007), ve ‘Istanbul’ (2006) isimli albümleri var.
Sean Parker bugüne kadar Replikas, Manga, Sarp, Bilge Kösebalaban (Direc-T), Rod McKee (The Wingmen), Cingi Marsis, The Membranes, Ed Harcourt gibi önemli müzik grupları ve müzisyenlerle birlikte çalıştı. Öyle görünüyor ki Sean Parker Band, Türkiye’de alternatif müziğin en aktif ve kalıcı grupları arasında yerini almayı başardı.
[quote]“Muhteşem! Şarkılar güzel oldukları kadar kültürlü ve anlamlı da…” — Alain de Botton[/quote]
[quote]“Harika!” — Tim Burgess (The Charlatans)[/quote]
İstanbul’da Gizemli Bir İngiliz Müzisyen: Sean Parker
Sean Parker, bir İstanbul hayranı ve başarılı bir alternatif rock sanatçısı. Uzun zamandır İstanbul, özellikle de Anadolu Yakası, dünyanın birçok yerinden sanatçıların ikamet etmeye başladığı bir semt haline geldi. Diğer yandan Kadıköy’ün rock müzik ekseninde bulunduğu konum, meşhur “Kadıköy Sound”, “Akmar Pasajı” veya “Kaybedenler Kulübü” düşünüldüğünde ciddi bir ilgiyle karşı karşıya…
Bir İngiliz müzisyen olan Sean Parker, son zamanlarda bu müziğin en aktif ve önemli parçası olmaya başladı. Müzikseverler, Sean Parker’in Kadıköy Soundu’ndan hiç de uzakta olmayan bir tarza sahip olduğunu düşünüyor. Öyle ki kendine özgü funky ritimlerin yanında alt yapısında blues ve cazın da yer aldığı alternative rock müziği ile büyük bir beğeni yakalamış durumda.
Facebook ve MySpace’in gücünü sonuna kadar kullanan Sean Parker ciddi bir dinleyici kitlesi oluşturmuş görünüyor. Zira kurduğu Sean Parker Band ile kendisini başta Kadıköy Shaft Bar olmak üzere, Kemancı, Studio Live gibi mekanlarda sık sık görmeniz mümkün.
“A Gun To The Temple” albümünü 2008 yılı içinde kaydeden topluluk bu kaydı internetten paylaşmakta da bir sakınca görmemiş. Albümde Sean Parker, gitar ve vokallerde yer alırken, Thomas Patron ikinci gitarda, Muratcan Akçay da davullarda yerini almış. Yapıta ayrıca, Matthew Lemon, Barış Büren, Sertaç Güler ve Bob Lanz da katkıda bulunmuşlar. Tüm şarkı sözleri, besteler ve prodüksiyon ise Sean Parker’a ait.
Röportaj Sean Parker
Ne zamandır profesyonel olarak müzikle uğraşıyorsunuz?
Sean Parker : 2003 yılında yüksek lisans eğitimini bitirdikten sonra ilk single derlememi çıkardıktan beri profesyonel anlamda müzikle ilgilendiğimi söyleyebilirim. Bunun yanında ilk kez 14 yaşımda şarkı sözleri yazmaya ve abimin grubunda davul çalmaya başladım.
Yaptığınız müziği hangi tür içinde değerlendiriyorsunuz?
Sean Parker : Alternatif Rock olarak biliniyor, fakat biz kısaca “Art Rock” diyoruz. Müzikseverleri şaşırtmayı, daima taze, sade, klişesiz bir müzik yapmaya özen gösteriyoruz.
Hedef kitlenizi tarif eder misiniz?
Sean Parker : Çok iyi eğitimli genç Türk muzikseverler ve ülkelerinden uzakta yasayanlar. Çok iyi görünüşlü, zeki ve cazibeli bireyler, bunların hepsi hedef kitlemiz arasında.
Bir dahaki performansınızı ne zaman ve nerede izleyebiliriz?
Sean Parker : Bir sonraki konserimiz 2 Nisan’da Taksim’de Kemancı’da. Bunu festivaller takip edecek. Resmi Myspace sayfamızdan takip edebilirsiniz.
İlk kez ne zaman İstanbul’a geldiniz ve neden bu şehirde kalmaya karar verdiniz? Neden bu şehirde yaşamayı tercih ediyorsunuz?
Sean Parker : İstanbul’a ilk kez Eylül 2004’te geldim çünkü Londra’da tanıştığım Türk arkadaşlarımı çok özlemiştim. Sonra başka bir ülkede yasamak istediğime karar verdim. İstanbul’a geldikten sonra adeta büyülendim. İstanbul inanılmaz bir şekilde dinamik, kaotik, koklanabilen, heyecanlı, çok çeşitli ve yaratıcı.
Ve tabi ki Boğaziçi… İstanbul, dünyada en çok sevdiğim şehir diyebilirim.
Peki, İstanbul’da en çok keyif aldığınız şey nedir?
Sean Parker : Türk kahvaltıları ve Boğaz turları, İstanbulluların hayatin büyüleyiciliğine olan genel tutumları ve karsılaştığım – bitmek tükenmek bilmeyen sürprizler. Sanırım bu his karşılıklı…
Neden özellikle Kadıköy ile bu kadar çok ilgileniyorsunuz?
Sean Parker : Şu anda Beşiktaş’ta yaşıyorum ama Kadıköy’deki küçük dar sokaklardaki café ve barları, balık pazarını, insanların sıcak davranışlarını ve toplumsal titreşimleri çok beğeniyorum.
İlgili yazılar:
Müzik Endüstrisinin Geçmişi ve Geleceği
Sean Parker Band ile Art-Rock Zamanı!