Toprağın Çocukları: Köy Enstitüleri

İlkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli yasa ile faaliyete başlayan Köy Enstitüleri’nin kapatılma süreci “Toprağın Çocukları” adıyla beyaz perdeye taşındı.

topragin-cocuklari-erkan-can-sebnem-sonmez-bahtiyar-engin

1935’lere gelindiğinde Türk halkının en büyük yoksunluklarından biri de eğitimdir. Savaştan henüz çıkmış ve ayağa kalkmaya çalışan bir ülkenin çocukları, yoktan var etmeyi öğrenirler. Cumhuriyet düşü, bir Rönesans gibi eğitimle, insan devrimini gerçekleştirecektir. Mustafa Kemal Atatürk, Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç insan devrimi ışığının eğitimde olduğunu düşünürler. Yüzde sekseni okuma yazma bilmeyen insanlardan oluşan bir ülkenin, mutlak ve sarsılmaz birliğinin yegane temeli eğitimdir.

Bu temel hep birlikte atılacaktır ki sağlam olsun. İşte Köy Enstitüleri bu temelin kendisi olarak düşünülmüş, savaştan çıkmış bir halkın genç çocukları, genç öğretmenleri ve ustaları, geriye muazzam bir miras bırakmak için büyük bir mücadele vermiştir. Kemal kendi köyünde bağnazlığa, ayrımcılığa karşı eğitimle savaş verir. Tüm acılarına rağmen çocuklarını gönderdiği köy enstitüsünde ise İsmail Hakkı Tonguç, komünizm suçlamalarıyla çarpışmaktadır.


Dönemin politikaları, II Dünya Savaşı’nın etkileri, Turancı gençlik gibi nedenlerle Enstitülerin bağımsız ve üretken yapısı kırılmak istenir. Bir çingene kızı olan Karika ise çingene olduğu için vatandaş bile sayılmaz. Köylü, Karika’yı ve ailesini istemez. Aybike, Tatar bir kız çocuğudur. On üçünde evlendirilir. Henüz on üçünde iken bakımından sorumlu olduğu Kerim ile kendini anne hisseder. Bu özel bağ ikisinin de enstitüye gelmesiyle daha da güçlenir. Savaş biter. Çok partili rejime geçilir. İsmail Hakkı Tonguç görevinden alınır. Hasan Ali Yücel istifa eder. Enstitüler tek tek kapanmaya başlar. Fakat kapanan kapıları genç enstitülüler açmaya çalışmaktan asla vazgeçmezler.

Ali Adnan Özgür’ün yönettiği ve Erkan Can, Şebnem Sönmez, Bahtiyar Engin ile Suzan Kardeş’in oynadığı “Toprağın Çocukları”, yakın tarihimizde tartışma konusu olan Köy Enstitüleri’ne farklı bir açıdan bakmamızı sağlıyor.

Gösterim tarihi: 30 Mart 2012

[divider]

J. Edgar: En Güçlü FBI Başkanı

Sekiz başkan ve üç savaş gören Hoover, somut ve sezilen tehlikelere karşı savaş açarken, vatandaşlarının güvenliği için kuralları esnetmekten çekinmedi. Yöntemleri hem acımasız hem de kahramanca olan bu adamın en çok istediği ama bir türlü elde edemediği ödül ise, dünyaca takdir görmekti.

j-edgar-di-caprio-clint-eastwood

J. Edgar Hoover, yaşadığı dönemde Amerika’nın en güçlü adamıydı. Federal Soruşturma Bürosu FBI’ın başı olarak geçirdiği neredeyse 50 yıl boyunca ülkesini korumak için hiçbir şeyin önüne çıkmasına izin vermedi.

Hoover, sırlara -özellikle de başkalarının sırlarına- büyük değer atfeden ve bu bilgiyi ulusun önde gelen liderleri üzerinde otorite sağlamak için kullanmaktan korkmayan biriydi. Bilginin güç olduğunu ve korkunun fırsat yarattığını anladığından, ikisini de kullanarak daha önce benzeri görülmemiş bir nüfuza sahip oldu ve hem güçlü hem de dokunulmaz bir itibar elde etti.

Hoover’ı terk eden tek kişi, ona bir esin ve vicdan kaynağı olan, sevgisini ve takdirini kazanmak isteyen oğlunu ölümüyle gerçek anlamda yıkan annesi oldu. Olaylara bizzat Hoover’ın gözünden bakan “J. Edgar,” ömrünü adadığı kendine has adalet anlayışı uğruna doğruyu sonuna kadar savunan ve gerçeği kolayca çarpıtabilen, gücün karanlık tarafının cazibesine kapılan bir adamın yaşamını ve ilişkilerini anlatıyor.

Western filmlerinin aranılan yüzü Clint Eastwood ilerlemiş yaşına rağmen dur durak dinlemiyor. Oyunculuğun yanında yönetmenlikte de adından söz ettiren Eastwood, “Milyonluk Bebek” ile Oscar’ı kucaklamıştı. “J. Edgar”ı sadece yönetmekle kalmayan Clint Eastwood, filmin yapımcılığını ve müziklerini de üstlendi. DiCaprio, Naomi Watts, Armie Hammer ile Josh Lucas’ın başrollerini paylaştığı filmin görüntü yönetmeni ise Eastwood’un vazgeçemediği isim Tom Stren.

[divider]

Gösterim tarihi: 2 Mart 2012

Ateşin Düştüğü Yer: Cinayetin Adı Töre

atesin-dustugu-yerÜlkemizin bitmeyen yaralarından biridir töre cinayeti. Her ne kadar bu cinayetlerin önüne geçilebilmesi için çalışmalar yapılsa da yara kanamaya devam ediyor. Belki de topluma bu olayı en iyi anlatmanın yolu beyazperdeden geçiyordu ve bu işe yönetmen İsmail Güneş soyundu.

Gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenilerek çekilen “Ateşin Düştüğü Yer”in kadrosunda Hakan Karahan, Elifcan Ongurlar ve Yeşim Ceren Bozoğlu yer alıyor. Osman ve eşi Hatice, 17 yaşındaki kızları Ayşe’yi hastaneye kaldırıyor ve hamile olduğunu öğreniyorlar. Töre gereği, Ayşe’nin öldürülmesi gerekiyor.  Bir gün önce kızlarını yaşatmak için mücadele eden aile şimdi öldürmek için plân yapmaya başlıyor. Töre cinayetlerine zoom yapan film ayın öne çıkan Türk filmlerinden.

[divider]

Gösterim tarihi: 9 Mart 2012


Son Vurgun: Bir Kormakur Klasiği

son-vurgunMark Wahlberg, ardında bırakmak için çok uğraştığı dünyadan uzak durmaya çalışan ve ailesini korumak için her şeyi yapan bir adamı anlatan hızlı tempolu “Son Vurgun” filmindeki oyuncu kadrosunun başında yer alıyor.

New Orleans’da geçen film, uluslararası kaçakçılığın sadakatin nadiren var olduğu ve ölümün köşe başında beklediği acımasız dünyasını keşfediyor. Tiyatrodan sinemaya geçen İzlandalı usta yönetmen Baltasar Kormakur’un imzasını taşıyan “Son Vurgun”da, suç ve ceza konusu işleniyor. Chris, suç dolu yaşamını uzun süre önce terk etmiş ama kayınbiraderi Andy, bir uyuşturucu anlaşmasını berbat edince, Andy’nin borcunu ödemek için yaptığı en iyi iş olan kaçakçılığa geri dönmek zorunda kalıyor. Panama’daki son iş için ekip toplayan Chris, karısı Kate ve oğulları hedef olmadan önce, polislerden ve tetikçilerden kurtulmak için artık tek çaresi vardır tüm zekâsını iyi kullanmak. “Son Vurgun” da aksiyon filmlerinin aranılan aktörlerinden Wahlberg’in yanında Kate Beckinsale, Ben Foster Giovanni Ribisi de rol alıyor.

[divider]

Gösterim tarihi: 16 Mart 2012

Büyük Mucize: Soğuk Savaş’a Biraz Ara

buyuk-mucize-film-sinema-mart-2012Dünyanın dört bir yanındaki insanların yüreğini ısıtan gerçek bir hikâyeye dayanıyor ‘Büyük Mucize.’ Türü tehlikede olan bir gri balina ailesinin Kuzey Kutup Dairesi’nde hızla oluşan buzullardan kurtarılmayı bekliyor.

Küçük bir kasabanın yerel televizyon haber kanalı muhabiri Adam Carlson ile onun eski sevgilisi, bir Greenpeace gönüllüsü olan Rachel Kramer, kendilerine engel olmak isteyen süper güçlere karşı bir araya gelerek mücadeleye başlıyor. Acaba balinanın kurtarılması için gösterilen çabalar dünyanın gündemindeki soğuk savaşa kısa bir süreliğine ara veriyor. Drew Barrymore, John Krasinski, Kristen Bell ile Dermont Mulroney’in oynadığı Büyük Mucize’yi Ken Kwapis yönetti.

[divider]

Gösterim tarihi: 30 Mart

Köksal’ın DVD Günlüğü

Adı Aşk Bu Eziyetin

Türk sinema tarihinin düşük bütçeyle çekilip vizyona girme başarısı göstermiş bir kaç sinema film arasında gösterilen “Adı Aşk Bu Eziyetin” Camcı adlı futbol taraftarı olma psikolojisini Bursaspor taraftarı nezdinde anlatan filmin DVD ve VCD’si de nihayet çıktı.

adi-ask-bu-eziyetinEylül 2010’da vizyona girdiğinde Bursaspor’un şampiyonluğu ile denk düşen film ayrıca Bursa öz kaynaklarıyla çekilen ilk proje olma özelliğini de taşıyor.  “Adı Aşk Bu Eziyetin” filminin önemli bir arşiv özelliği de var. Filmin konusunun geçtiği mekânlar zaman içerisinde tamamen ya değişti ya da restore edildi.  Filmin final sahnesinin geçtiği Atatürk Stadı ve çıkış tüneli sonradan yenilendi. Unutulmaz şampiyonluk duasının edildiği Ulu Cami de daha sonra restore edildi. Muradiye’de yer alan odun deposu sahnelerinin çekildiği Odunluk tamamen kaldırıldı ve tarih oldu. O nedenle film, hem futbol taraftarının öyküsünü anlatma özelliği açısından, hem de Bursa’da çekilmesi ve bir Bursaspor taraftarının öyküsünü anlatması sebebiyle önemli ayrıntılar barındırıyor.

Yönetmen: Suat Oktay Şenocak

Oyuncular: Günay Güney, Altuğ Görgü

Diller: Türkçe, Arnavutça

Altyazı: İngilizce

Süre: 95 dk


Üretici Firma: Pegasus


 

Köksal Aras
Reyim sorulmadan 1977 yılında ilk olarak İstanbul’da gözlerimi açtım. 17 yaşında medyanın içinde buldum kendimi. Önce bir radyo istasyonunda geceleri mırıldanmayla başlayan yolculuk, ardından çok önemli bir gazetenin durağıyla devam etti.