Yaşam enerjisi depola! Haydi gülümse!

Nasıl güzel bir şeydir gülmek değil mi? Kahkahaların içinde geçen dakikalar, yaşam enerjisi depolamak. Yüzümüz ne kadar değişik bir hale gelse de, karşımızdaki o anı yakalamak adına bizimle birlikte gülümser, umursamaz ‘tipsiz’ simamızı.

Yaşam enerjisi depola! Haydi Gülümse!

Aslında insanlar gülünce; gecenin o zifiri karanlığını ışıldatmaya nasıl ki ay yetiyorsa, işte öyle yetiyor karşısındakine umut olmaya, neşe olmaya. Kimi zaman tek bir kelime yeter insanın yüzünü bu güzelliğe dair germeye, kimi zaman da bir anının akla düşmesi yeter. Gülmek gerçekten neşe kaynağıdır, hele ki kahkaha insana 1 aylık yaşam enerjisi bile verebilecek güçtedir.

Ağlamak bizim için ‘arınmak’ aslında, onu kullanmalıyız.

Şimdi değinmek istediğim konu biraz da madalyonun öteki yüzü; ağlamak. Bana sorarsınız ağlamak da gülmek kadar gerekli ve kullanılmalı. Kesinlikle bazı ufak şeyler için bile gözyaşı dökmeyi seçmeliyiz. Ağlamak bizim için ‘arınmak’ aslında, onu kullanmalıyız. Her ağlamanın arkasından gülücüklerin ‘geleceğini’ unutmamalıyız. Onlar aslında birbirini kabul etmiş birer üvey kardeş gibiler ve bizim bünyemizi baba gibi görmektedirler. Yani ihtiyacımız oldukça biz onları, ihtiyaçları oldukça da onlar bizi çağırabilmeliler.


Tabi bazı ayrımları ihmal etmemek gerek; güleceğiz diye kimseyi aşağılayıp rencide edip kendimize malzeme çıkarmamıza gerek yok. Ya da yaşanan acı kayıpların ardından dökülen gözyaşları tabi ki istisna olarak kayıtlara geçmeli. Benim bahsettiğim şey günlük yaşantımızda ağlamayı ve gülmeyi yeteri kadar kullanmamız.


Hem ağlamak hem de gülmek bizim duygularımızı yeşerten en temel besin! Duyguları besinsiz bırakırsak zamanla körelir, çürür ve yok olur. Sonrasında yalvarsak da yakarsak da yerine gelmeyecek bir şeyi kaybetmiş oluruz. Hayatın gidişatını gülmek ve ağlamak belirlemez belki ama etkileyebilir. Uzun soluklu neşeler ve kederler bizim karakterimizi ciddi anlamda değiştirebilir.  Biz izin verdiğimiz sürece, suratımız da şekilden şekle girebilir, hayatımız da. Yeter ki biz onu hangi yöne iteceğimizi doğru teşhis edelim. Hayatın içinde siyahlar da var beyazlar da, ama genel tanımlamada nasıl hepsi ‘renk’ adı altına sığınıyorsa,  biz de bazı şeyleri ört bas etmeyi bilmeliyiz.


Sebepleri ne olursa olsun, hayat enerjinizi düşürmeyin, moralinizi yüksek tutun. O zaman zaten üzüntü sizden uzak durmayı yeğler. Zor zamanların aşılması bazen güç olur ama önce kendinize inanırsanız, mükâfat bir gün elbet sizin olacaktır. Siz siz olun yüzünüzden gülücüğü eksik etmeyin.

Labirent: İnsanın benlik keşfi sürecinin sembolü