Ve bir sır: Bu kişisel değerler ve hayat amacınız, gün geçtikçe değişebilir, gelişebilir. Çünkü sizin idrakınız geliştikçe, bilinciniz de değişecek ve bu durum en önemli değerlerinizi değiştirecek.
Geçenlerde bir antropologla görüştüm.
Doktora tezi olarak, inançların modern çağdaki değişimlerini ve farklı inanış sistemlerini inceliyormuş, inançların kişinin hayatına etkilerini sorguluyormuş ve bu konu hakkında benim görüşlerimi almak istemiş.
O soruyor, ben konuşuyordum, bazı şeyler söyledim ki, ben de yeni fark ettim konuyla ilgili deneyimlerimi…
Hızla artan terapi çeşitleri, gittikçe büyüyen 21 Aralık geyikleri ve uğur nişanları vs hakkında konuştuk sık sık.
Genel sebebin arayıştan olduğunu düşününce, İndigo Dergisi okurlarıyla da paylaşmak istedim.
Bu sayfalarda dolaşma sebebimiz de arayış, bu sayfalarda yazma sebebimiz de arayış. Orada burada terapilere katılma sebebimiz de, meditasyona veya namaza yumulma sebebimiz de…
Kendimizi arıyoruz çünkü…
Ama sorunun bu olduğunu unutup, yolda kalabiliyoruz. Aracın arızalanması misali değil, bizzat yola ev kurmaktan bahsediyorum.
Yıllar önce bir kitapta okumuştum; ‘Tanrı İle Sohbetler’ isimli bir seride geçiyordu: “Ben o kadar büyük bir hedefim ki, beni ıskalamanız imkansız.”
Üzerinde yürüdüğümüz her yol, öyle ya da böyle yaradılış algımız ne ise, ona götürüyor bizi, Allah olsun, Shiva olsun veya benliğimiz olsun…
Oysa O yolunda unutuyoruz O’nu ve O’na götüren yola bağımlılaşıyoruz. Uzun zamandır namaz kılıp da huzurun zerresini hissedememiş insanlar tanımamız bu yüzdendir.
Tasavvufun ilk iki basamağı nedir? Cehaleti gidermeye başladığımız şeriat ve bu yolculukta izleyeceğimiz rotayı gösteren tarikat. Ama gerçeği algıladığımız hakikat ve onu icra ettiğimiz marifete cesaret gösteremiyoruz.
Oysa şah damarımızın dibinde aramayı denemiyoruz çözümü…
Kendimizi arıyoruz tüm çabalarımızda. Saygıyı, değeri, güveni… Sevgiyi arıyoruz ya! Yaşamın temel yapı taşı nefes ise, duyguların kökü de sevgi. Bunu bile dışarıda arıyoruz.
Kaç kişi tanıyorum, aynada kendi gözlerinin içine bakamıyor bile!
Kendimizi başkalarının bize verdiği değerle değerli görüyoruz, başkaları bize güvenirse onur duyuyoruz, başkaları bize saygısını gösterdiğinde saygınlık hissediyoruz.
Ve maalesef, sadece sevdiğimiz bizi seviyorsa sevgiyi hisseder gibi oluyoruz.
İşte soru; taşıma suyla değirmen bile dönemezken, dışarıdan duygularla bu hayat nereye gidecek?
Neden yaşıyorsunuz?
Ölüp gittiğinizde ne eksilecek bu dünyadan?
Burada nasıl bir iz bırakıyorsunuz?
“Rahmetlik de çok iyi kambiyo hukukçusuydu” mu desinler arkanızdan? “Nur içinde yatsın, epey seminerlere katılırdı” deseler ne sevimli mi olurdu?
Tuvalette kullandığınız kağıdın bile bir amacı varken, sizce sizin yok mu?
Peki hakkında binlerce kitabın yazıldığı bu hayat amacı nasıl bulunur?
Hayatı tanımlayarak başlayacaksınız bu bulma sürecine. Hayat nedir ve hayata neyin ilhamını saçıyorsunuz? Kendinizi bir deniz feneri gibi hissetseydiniz mesela, ne renk ışıyor olurdunuz?
Bu, hemen cevap bulan bir soru olmadığı için bir adım öncesine bakalım mı? Bu deniz fenerinin ışığının yayıldığı fener, bir yapı üzerine kurulu, değil mi? Ben bunu koçluk seanslarımda tripod olarak tanımlıyorum, nasıl ki iyi bir video veya fotoğrafın çekilmesinin makinanın, kameranın sağlam bir tripoda oturması gerekir, aynı şekilde sağlıklı bir hayat ışıması için de tripodumuzun belirgin, idrak edilmiş ve icra ediliyor olması gerekli.
Bu tripodun ayakları ise değerlerdir; kişisel değerler.
Ve bir sır: bu kişisel değerler ve hayat amacınız, gün geçtikçe değişebilir, gelişebilir. Çünkü sizin idrakınız geliştikçe, bilinciniz de değişecek ve bu durum en önemli değerlerinizi değiştirecek.
Haliyle hayat amacı tanımınız da gelişecek, sadeleşecek, özleşecek ve diğer insanlardan bağımsızlaşacak.
Değerlerinizi belirginleştirmek için hazırladığım bir test var, ama yazım içinde paylaşabileceğim bir şey değil. Dileyene yardımcı olabilirim ama konumuza dönelim.
Bu değerleriniz, kendinizi bilmenizi sağlayacak ve varlık amacınızı ortaya çıkaracaksınız.
Bu sayede yitip gitmeyeceksiniz bu hayatta.
Peki konunun başındaki arayış?
Karmaşık bir yol arıyordunuz belki, ama aradığınız bu; kendiniz!
Günden güne de daha çok kendinizi bulacaksınız.
Keyifli yolculuklar…