Okültizm, gizli öğretilerin hayata geçirilebilmesine yönelik bir kapı açar. Doğa kanunlarının nasıl ve hangi ince çizgide insanın yararına sunulabileceğini araştırır. Her partikülde titreşen ilahi düşüncenin bilinci eşliğinde, evrensel bir inançla yola çıkarak, ruhumuzu güçlendirmemiz, enerjimizi yükseltip, kendimizi yeniden biçimlendirmemiz gerekir.
Okültizm ve Enerji “Geçmişten Bugüne Gizemcilik İlgi Alanları Tradisyonları ” kitabının yazarı Ferda Ercan Uyulan ile, gizli ilimlere dair alanları konuştuk. Bilgi çağında, hızla yayılan bu konulara ilgi duyanlar için, güvenilir kaynakları takip etmek çok önemli.
Uzun zamandır Okültizm, Bilinmeyenler, Teorik Fizik, Parapsikoloji ve Ezoterizm üzerinde araştırmaları olan yazar, bilinmeyenlere yönelik açıklamaların yer aldığı “Gizli Boyutlar” adlı programı hazırlayıp, sunmuş. Akıcı bir dille ve orjinal kaynaklarından yıllar süren araştırmalar sonunda kaleme aldığı ikinci kitabında, Okültizm hakkında bir portal oluşturmayı hedeflerken, okült alanların saptırılmış ve tehlikeli yönlerine de dikkat çekiyor. Okült, Majikal, Hermetik, Arketipsel, Tanrısal, Astrolojik, Güncel olmak üzere, 7 alan ve 70 kısımdan oluşan 608 sayfalık eseri ile, okuyucuyu gizemler dünyasında dolaştırıyor, Hakikat Arayışı ve Bilgi ile güçlenmeye çağırıyor. Buyurun gizemin dünyasına…
Röportaj: Murat Tali
Okültizm nedir ve hangi gizliliklerin anahtarlarını verebilir?
Okültizm, gizli öğretilerin hayata geçirilebilmesine yönelik bir kapı açmaktadır, doğa kanunlarının nasıl ve hangi ince çizgide insanın yararına sunulabileceğini araştırır. Her partikülde titreşen ilahi düşüncenin bilinci eşliğinde, evrensel bir inançla yola çıkarak, ruhumuzu güçlendirmemiz, enerjimizi yükseltip, kendimizi yeniden biçimlendirmemiz gerekirken, özümüzdeki gizlilikler de, elbette ruhsal yetkinliğimizin sınanması ile ortaya çıkacaktır.
”İnsanı, doğayı ve aralarındaki ilişkileri inceleyen, bazı uygulamalarla bunların etkilenebilir olduğunu savunan ve Hermetizm’i belirleyici gelenek alarak yola çıkan, gizli öğretilerin bir sanat halinde çalışılıp, uygulanması ise, Okültizm anlamına gelir.”
Okült bilgi caziptir, ne var ki; görünenin ardındaki derin gerçek ve yaşamın amacı anlaşılmaya başlamadan, “gizli ilimler” “güç ” kazanmak ve etkilemek için öğrenilmeye çalışılırsa, bir yetersizlik ortaya çıkacaktır.
Gizembilim, özel yöntemlerle yapılan majikal işlemleri, parapsikolojik yetenekleri geliştirebilmeyi, saf gücü açığa çıkarabilmeyi, astroloji bilgisini, maddesel engelleri aşma adımlarını, bilinç projeksiyonunu, astral bedeni idare edebilmeyi, sezgilerin arttırılabilmesini, insan için felsefi tıbbı, psikolojik yönlendirme gücünü, ışık beden denilen yeni bir alana sahip olabilmeyi de kapsamına alıyor.
Tarot’tan, Remil’e dek, fal türlerinin hepsi Okült Kehanet yöntemlerinden. Yüksek amaçlarla ve törensel Maji niteliği kazanan işlemlerle “üst astral planlarla” bağlantı kurulmaya çalışıldığı gibi, “alt astral katlar” ve varlıklarla kurulabilecek köprüler, yine okült ilimler kapsamındaki uygulamalardır. Bunlar önemli olgular, ancak yanlış değerlendirildiklerinde, egonun, nefsin dilekleri öne çıkarılıp, basit büyü çerçevesinde kalan bir okültizme, diğer bir deyimle; sanal okültizm haline dönüşebilirler.
Sizce ilk anahtar nedir?
Önce, önerilen son anahtardan söz etmek isterim, nihaidir; simya terimi V.I.T.R.I.O.L’ün taşıdığı mana gibi “Ölümlü” olanın içinde gizli “ebedi” olanı bulmaktır. Zihnimizi kutuplaştırarak dönüştürmek ise, en yararlı ilk başlangıçtır. O halde ilk Anahtar; “dönüşüm”dür. Saflaşma, irade ve imajinasyon gücü buna eşlik etmelidir.
Hermetik felsefede kutuplaşmış belli güç alanları vardır, iki kutup arasındaki sayısız derecelerle titreşen frekansları, irade gücü sayesinde bir diğeri ile değiştirmek ve farklı düzeylerde titreştirmek, yapılması ilk gerekenlerden. Korkudan cesarete örneğindeki gibi olmalıdır elbette. Okültist, bütün ilmi alanları özümleyerek, irade ve zeka ile gelişerek, arınmalıdır. Simya ilmi, ezoterik yaklaşımla simyacının dönüşmesi ve saflaşmasına nasıl işaret ediyorsa, sembolik olarak, özdeki mükemmel hale dönüşmek de arınmaktır. Madenlerin altına çevrilişi gibi, büyük bir çalışmanın taşıdığı sırrın anahtarı, aslında, azametli bir hazineyi; hakikati bulma uğraşıdır.
Ancak, özünde aydınlanmış bir tabiata ve nurlu bir elemente sahip olma ereğine değer verenler boşa çabalamaktan kurtulabilirler.
Majikal çalışmalarda önce Astral Alem’i tanımayı önerirler, bu nasıl açıklanıyor?
Katlardan oluşan astral alemin alt düzeylerinde, değişik enerji biçimlerine sahip varlık formları durmaktadır. Bunlar, bin yılların eseri olan enerji birikimleri haline gelmiş ve dünyayı büyü ile etkilemek isteyen kişilerin eylem ve çabaları ile, hatta tüm günah olarak adlanan edimlere karşılık gelen ve insanlardan akarak, burada yerleşen enerjilerle oluşmuşlardır. Burada, ürettiğimiz korkular veya değişik hislerle ve bunların aldığı formlarla da karşılaşma olasılığı bulunur. Yüksek katlara geçiş ise, son derece güç ve manevi aşama ile mümkün. Ancak, nefsin kötü eğilimleri temizlenmiş olmalıdır. Maji çalışmalarında, önceden tapınılmış tüm tanrı ve tanrıça formlarının enerjilerinin iletilmesinde veya bir başka zihne bilgi transferi yapılmak istenildiğinde, yine astral seyahat, okült bir teknik olarak ön plana çıkabilir.
Büyü ve Karabüyünün amacından da biraz bahsedebilir miyiz, tılsım nedir?
Negatif enerji türlerinin yarattığı olumsuz tesirlerin aktarımı ‘Büyü’ yapmaya yönelik bazı işlemleri belirlemektedir. İnsanın şuurunu bocalatmak, enerji ritmini ve iradesini bozmak için, farklı materyaller, harf, rakam şekil dizilerinden oluşan tılsımlar vefkler, dua ve zihin gücü yardımıyla, belli enerji odaklarından çekilerek gönderilen tüm etkilere; “Büyü” tanımlamasını getirebilirim.
Yasaların; formüle edilmiş büyük sanat ve maji yetisi ile doğadan kaynak alarak doğaüstüne, sonra da doğaya aktarılmasıdır bir bakıma. Karabüyüde , sıklıkla şer varlıklar, kendileri için yapılan törensel eylemlerle kurban-kan-duman-aroma ikramları ile desteklenerek, yakarılarla davet edilmektedir. Yere beyaz unla çizilmiş tılsım şekillerinin kullanıldığı voodoo; karabüyü deyince akla ilk gelen teknik. Ortaçağda karabüyü performansı içeren Grimoire’ler yazılmış, ancak uygulanması güç işlemlerle dolular, önerilen materyalleri bulmak zor. Tabi sadece dua ile yapılan Havass yöntemlerini bunlardan apayrı tutmak gerekiyor. Karabüyü, sabit odaklardan aşırı negatif enerji çekilmesini ve hedef kişiye yüklenilmesini sağlar.
Tılsıma gelince; belli güç alanları kurarak, bir diğer gücü yönlendirebilecek katalizör etkeni “tılsım” olarak tarif edebilirim. Her türden materyalle, enerji geçişine yardım ederler. Taş, pirinç, altın, gümüş, papirüs, ipek, deri, kurutulmuş hale getirilen plasenta üzerine yazılabilen rakam, harf ve şekil dizelerinden tılsımlar oluşturulabilir. Tüm kültürlerde insanlar, farklı numerolojik değer sistemleri, kriptolar, semboller, belli varlık adları ve geometri dizileri ile tesirler yaratmaya çalışmışlardır.
Çoğu son derece tehlikelidir, otomatik etkiler yaratabilir. Tılsımların kitaplardan bilinçsizce çizilmesi, kullanılması ve fotokopi ile pazarlanması zararlıdır. Kitabımda Grimoire’lerden Lemegeton -Goetia’ ya da ayrı yer verdim, şimdi; “buradaki Demon Summonlama mühürlerini (Sigil), çizin, takın, adları şu kadar sayıda okuyun da, şu işiniz olsun” diyerek tavsiyeler yapmak son derece yanlıştır. Enerji alanımızda obsesif girişimlere kapı açabilir. Allah’ın iradesi dışında fayda veya zarar verilmesinin kabulü veya tılsım oluşturan kişilere özel güçler atfedilmesi doğru değil.
Hepimizde Doğaüstü bir potansiyel ve Uyuyan Güçler olduğu söylenir, bunu nasıl geliştirebiliriz?
Öncelikle şunu önemle vurgulamak isterim. Lütfen bazı olayların yüklerini, korkuları, kızgınlıkları kırgınlıkları, ümitsizlikleri, suçlulukları benimseyip biriktirmeyelim, tövbe etmenin önerilişi ve affetmek hep bunlar için. Sıklıkla biliniyor, ancak kolay yapılamıyor. Bizler eğer fizik bedenimizi sürekli öne çıkarıp, baskın biçimdeki ifade aracımız haline getirirsek ne olacaktır? Elbette kişiliğimizin maskesinin kendi mükemmel öz ve gerçeğimizden bizi perdelemesine yol açmış oluruz. Oysa, egonun gölgesi olmamak, içteki öze yönelip, farkındalıkla donanmaya çalışmak, bize sahip olduğumuz potansiyeli çağırabilecektir. Bu nedenle de, ruhaniyetimiz mutlaka iyileştirilmeli, nefsi yönetmelidir.
Büyük bir eser olan her insanın, yüksek varlığında bulunan değerlere ulaşmayı, iyi düşünme biçimini ve bunun enerjisini öğrenmeyi amaçlaması gerekir. Zihnin gerçek algılama kapasitesi aslında çok büyük. Üçüncü göz olarak adlandırılan “epifiz bezi”nin aktive edilmesi mümkün olabilir. İçe dönük dikkat, zihnin aynasıdır. Bu nedenle, zihin gözü ile görmemiz öncelikle, iç ışık kaynağımızın aktivasyonunu sağlamakla, saf düşünceye yönelmekle, meditatif çalışmalar, konsantrasyon, renk görme alıştırmaları, nefes teknikleri uygulamakla ve ibadetlerle mümkün. Bu aktivasyon, epifiz bezimizin nörohormonları daha fazla salgılaması anlamına geliyor.
Diğer yandan, fizik evrenden ayrı bir şuur alanına ait olduğumuz için, uyumlanmamızı, beyin aktivite alanlarındaki loblarımızın işlevleri sağlıyor. Bir trans, dua veya meditasyon halinde, Parietal Lobdaki oryantasyon, yani uyumlanma ilişki alanı, geçici bir biçimde nörolojik bilgi akışından deaktive olabiliyor. Aşkın yaşantılar anında, zamandan ve mekandan ayrılma hissi, hatta, farklı bir boyutu algılama duygusu bu bölgeye gelen uyarıların blokajıyla çok açık olarak sağlanmaktadır diye düşünülmüş.
DNA’mızın ise, biyofoton yayarken, hem alıcı hem verici gibi adeta optik işlevle, bilgiyi özümleyerek işlediği, biyodijital bir internet sistemi gibi kelimelerle ve düşüncelerle etkileşebildiği söyleniyor. Yaydığı frekansların dışında, moleküler yapımıza enerji ve bilinç veren bilgileri yakalayabilmesi olasığı da, bize yeni kapılar açıyor. Çünkü, DNA’nın bu titreşimler yardımı ile, bir tür aktivasyona açık oluşu, Mistik çalışmaların, bütünsel olarak yararlarına dikkat çekebilir.
Doğaüstü ile nasıl bağlantı kurulabilir?
“Madde ötesi” veya “Doğaüstü”, kuşatılmış bulunduğumuz elektromanyetik spekturumun ötesindeki bir alan. Düşüncelerimiz, zihinsel imajlarımız, hayallerimiz, asıl varlığımızın diğer bir parçasının da içinde bulunduğu bir boyut sistemine bağlı. Her ne kadar görmesek de fizik bedenle giremesek de bu uzay, bizim uzayımıza paralel. Kat kat, boyut boyut evrenler anti maddenin tezahürü. Elbette kitabımda boyut kavramına ve tüm yeni teorik fizik kuramlarına da yer verdim. Zaten kuantum fiziği sayesinde, okült fenomenlerin daha tutarlı açıklamalarına ulaşmak olası. Karşı alemden bir varlığın yönlendirilebilmesi, büyünün doğaüstü haline işaret etse de, asıl olan, yine zihin gücü ile yoğunlaşan subkuantik düşüncemizin gücüdür. Bu durumda, varlık parçamızın, bir kısmı ile, diğer bir boyuta tesir edebildiğini ve karşılıklı etkileşimlerin söz konusu olduğunu söyleyebiliriz.
Doğaüstü görülen bir olguya bakalım; mesela, beyin dalgalarının elektriksel faaliyeti ile gerçekleşebilen paranormal etkilerden psikokinesis, zihin gücü ile eşya hareketi sağlanmasıdır. Bunlar hep nöronlar arası güçlü bir elektriksel devinimle gerçekleşebilen şeyler. O halde, irade, çok önemli ve ayni zamanda hayal gücünü eğitmektir. Buna imajinasyon gücü diyoruz. Saflaşarak, süper bilinç düzeyine yönelmek, Üst Boyutlarla, Alt Fizik Evrenimiz arasında bağlar kurmak için gereklidir.
En özel yeteneklerimiz gizleniyor, açığa çıktıklarında gördüğümüz şey; her şeyin holografik ve yalnızca frekansların dizilişi ile titreşiminden ibaret olduğu. Durugörü ve telepati; atomaltı düzeyde, maddi alemin olayları ile kurulabilen köprüler. Beynimizin, belli frekanslarda düşünceleri yayınlayıp iletmesi, diğer düşünceleri de alıcı gibi yakalayabilmesi elektromanyetik titreşimlerin iletimi ve senkronize oluşu ile mümkün kılınabiliyor.
Kısacası herkes için, doğaüstü ile bağ kurmak ve telepatik gücü geliştirmek olasıdır.
Hepimize, bilincimizi ışıklandıracak ve maddenin çekim alanından özgür kılacak anlamlı çalışmalarla, düşüncelerin yakın olması dileği ile, İndigo Dergisi’ne ve size çok teşekkür ederim.
Kitabın facebook sayfası: http://www.facebook.com/okultizmveenerji
OKÜLTİZM VE ENERJİ “Geçmişten Bugüne Gizemcilik İlgi Alanları Tradisyonları ”
Ferda Ercan Uyulan
Kitap, Geçmişten Bugüne Gizemcilik, İlgi alanları ve Gelenekleri’ni içerirken, maji, büyü, simya ve diğer tüm gizli yöntemlerle hep elde edilmek istenen “güç” konusunu ele alıyor. Davetlerle, törensel maji ile, ritüellerle çekilerek gönderilmesi, kullanılması amaçlanan “enerji” üzerinde duruyor. Okült alanların tehlikeli, saptırılmış yönleri ve pop okült olarak aşılanan varyasyonların hangi sakıncaları taşıdığı da anlatılıyor.
Gizeme biraz daha yaklaşmak, geçmiş zamanların içrek bilimlerine, Majikal, Hermetik, Arketipsel, Astrolojik, alanlara uzanmak, Batıni bilgilere, ardından, son teorik fizik kuramlarının büyüsüne ve holografik evren anlayışının sonuçlarına bakabilmek için, içerikte; “Maji sistemleri, tradisyonel ezoterizm, teistik satanizm, demonology, Angelogy, Havass, Grimoire’ler, Goetia, Neopaganist akımlar, Wicca, arketiplerin enerjileri, Necronomicon, Al Azif kitabı, Tibet ve Mısır ölüler kitapları, Enokyan Maji, morfik alanlar, dualar, kader, insan için felsefi tıp, tarot sembolizmi, gizli gücümüz, alemlerin tek sırrı, Gematria, görünen her şeyin teorisi” gibi konulara da yer verilmiştir.
Türlere gizli dönüşümün psişik ve fiziksel yönlerinin incelenmesi, fizik değişim olmaksızın edinilmeye çalışılan ham enerji. Elementaller adı altında; diğer boyut varlıkları kapsamındaki yaratımlar, enerjilerinin kullanımı. Exorcism ile; Roma Katolik Doktrini’nin en dikkat çeken “şeytan çıkarma ritüelinin” kapsamlı incelemesi. Tanrılar ve tanrıçaların enerjilendirilme nedenleri ve kayıtlanmış enerjilerin hareketi de kitapta yer alan bilgilere dahil edilmiştir