Eğer kalbin varsa seviyorsun, sevebilirsin demektir. Dağları, taşları, denizleri, ormanları, çölleri, bitkileri, ağaçları, çiçekleri, hayvanları, börtü böcek ne varsa tüm tabiatı, bebekleri, çocukları, arkadaşlarını, dostlarını, anneni, babanı, kardeşini, eşini, çocuklarını… Güzele, iyiye dair canlı cansız ne varsa sev, sevgini ifade et ve bu harikalar diyarına doğru şimdi, şu an adım at. Hadi hep birlikte sevgi yolculuğuna çıkalım ve özgürce ifade edelim sevgimizi.
Hiçbir masraf gerektirmeyen bu yolculukta kalbinizi yanınıza almayı unutmayın ve onu serbest bırakın. İşte yolculuk başlıyor…
Doğayı Sevin
Dışarıya adımını atar atmaz bir bakın etrafına; doğa, huzur veren sessizliğiyle, her türlü duyguyu yaşatan renkleriyle karşılayacak seni. Senden bir parça olduğunu ve senin de onun bir parçası olduğunu gösterecek. Doğanın sessizliğinin sesine kulak ver, huzurun merkezine gideceksin. Kapa gözlerini ve doğanın sessizliğini dinle. Dalgaların sesinin, kuş cıvıltılarının, rüzgarın ağaçlarla, çiçeklerle olan dansının içindeki sakinliği, sessizliği hisset, dinle. Zihnini, ruhunu ve bedenini dinlendiren bir sessizlik bu. Seni kendi içine doğru yolculuğa çıkartan bir sessizlik bu. Zihninin dinginliğiyle her tür olumsuz düşünceni atıp bunları kolaylıkla çözmeni sağlayacak bir sessizlik bu. Sessizliğiyle seni de sessizleştiren, dinginleştiren, dinlendiren bu sessizlik ile bir bütün olduğunu hisset.
Tüm renklerin her tonunu bulabileceğiniz, geniş bir renk yelpazesi ile tüm duyguları derinliğine, özgürce yaşatan ve her duygunun içindeki huzuru gösteren yine doğadır. Sevdiğin renkleri düşün ve bak etrafına bolca göreceksin her tonunu ve Mevlana’ya kulak ver, bak ne diyor:
“Gelin bağa yeşiller kuşanan doğayı görün
Her köşede bir çiçek dükkanı açan doğayı görün
Güller gülerek sesleniyor bülbüllere;
Susun, susarak doğayı görün.”
Yeşili ile seni sarıp sarmalıyor, tüm korkularını defedip güveni veriyor sana ve sen bunu iliklerinde hissedip rahatlıyorsun, güven doluyorsun, kendine olan güvenin geliyor. Yeşilin dokunduğu, yeşilin en çok yakıştığı;
Ağaçları Sevin
Git bir ağacın gövdesine dayan. Gölgesiyle sıcaktan bunalmış bedenini serinlettiği gibi hüzünlerle yıpranmış olan ruhuna da serinlik verecek. Kapa gözlerini ve kendini serinliğe teslim et, tüm olumsuzluklarını süpürüp ferahlığı ile ruhuna dokunuyor. Kırgınlıklarını temizliyor ve tazelik veriyor sana. Gölgesinde oturup da maziye daldığında senin sır küplü dert ortağın oluyor, sessizliğinden bile anlıyor seni ve ne kadar güvende olduğunu hissettiriyor. Rüzgarla dans eden yapraklarının sesini dinle; bu ses, kendine has melodisi ile seni korkularından arındırıyor ve cesaretlendiriyor. Peki tüm bunları ve daha nicelerini karşılıksızca yapan ağaçlara sevgini göstermeyecek misin? Hadi sevgini göster ona, tüm duyularınla hem de. Gövdesine sarıl, yapraklarını okşa, senin derdini dinlediği gibi sen de onun derdini dinle koru onları. Ağaçları yok edenlere karşı ağaçların, ormanların hakkını savun. İleride gelecek nesillere bırakacak fidan dik, onu besle ve büyüt.
Maviliği ile sana özgürlüğü anlatan;
Denizleri Sevin
Tepeden denizi seyrettiniz mi hiç? Gerçi seyre daldınız veya dalmadınız ne fark eder, gidin tepeden seyredin denizi. Tüm duyularınızın farkındalığıyla yapın bunu. Öyle bir bakın ki denizin dibindeki kumların dibini bile görebilesiniz. Dalgaların kumsaldaki izlerine, yarattığı şekillere bakın. Kapatın gözlerinizi ve o an kum olduğunuzu hissedin. O dalga senin üzerine geliyor ve sende olan tüm paslı kalmış kirli düşünceleri gücüyle akıntıya doğru götürüyor. Şimdi de dalganın sesine odaklanın, baştan ayağa tüm bedeniniz sakinleşiyor ve aynı zamanda denizin kokusunu içinize çekin bedeninizle beraber ruhunuz sakinleşiyor ve içinizi huzur kaplıyor. Gökyüzü ile birleştiği noktaya bakın o noktadaki sonsuzluğu, özgürlüğü hissedin. Mavi denize ne de güzel yakışıyor değil mi? Seni dinlendirdiği gibi özgürlüğü de veriyor sana. Mesela özgürce düş kurmayı. Düşüncelerini etkileyip içindeki sınırsız güçle tanıştırıyor seni. Peki tüm bunları ve daha nicelerini karşılıksızca yapan denizlere onu koruyarak sevgini göstermeyecek misin?
Anatole France,“İnsan ruhunun bir parçası, hayvan sevgisini tadana kadar uyanmaz” der. Ruhunun geri kalanının da uyanmasını sağlayan;
Hayvanları Sevin
Senin bedeninin içinde nasıl bir can varsa onların da bir canı olduğunu tüm ruhunla kavra. Binlerce çeşidi ile koşulsuzca, karşılıksızca ruhuna ve bedenine sağladıkları faydaları gör. Kimisi vefalı sadık bir dostun olurken, kimisi besinlerinin kaynağı, kimisi de duyularının açılmasından, temizlenmesinden sorumlu. Küçük diye görülen bir sineğin bile senin koku ve duyma duyularının gelişmesindeki katkısını öğren. Kendi yolculuğundaki mücadelesini seyret ve nasıl da kendini yaşadığına şahit ol ve sana senin de kendin olman gerektiğini öğretiyor. Peki tüm bunları ve daha nicelerini karşılıksızca yapan hayvanlara sevgini göstermeyecek misin? Bazılarından korksan bile bu sevgini göstermeye engel değil. Git sarıl onlara, okşa. Hele yavruları nasıl da masum, nasıl da tatlılar. Şefkat göster, okşa, tatlı sözler söyle, açsa yemek ver, susadıysa su ver, üşüdüyse sıcak bir yuva ver, kafeslere kapatıp da onları tutsak etme, onları zalimce katledenlere karşı yaşama haklarını savun, koru onları.
“Her köşede bir çiçek dükkanı açan doğayı görün”. Yeryüzünü renklendiren, bulunduğu her ortamı güzelleştiren;Çiçekleri Sevin: Nereye adımını atsan bir çiçekle karşılaşacaksın doğada. Ya diğer arkadaşlarıyla birlikte ya da tek başına. Tek başına da olsa senin gönlünü renklendirecek kadar da güçlü ve narin. Göz göze gel onunla ve rengine, kendine has görünümüne bak, kokusunu içine çek bambaşka diyarlara götürüyor seni. Kokusuyla hiçbir parfümün sana veremeyeceği ferahlığı hücrelerinin her yerinde hisset. Kulak ver ona “ne zaman karamsarlığa düşersen bana gel beni seyret” diyor sana. “Bulunduğum yer bazen iyi, bazen kötü ama kendime has renklerimle bulunduğum her yeri nasıl da güzelleştiriyorum” diyor. Peki tüm bunları ve daha nicelerini karşılıksızca yapan çiçeklere sevgini göstermeyecek misin? İlk başta sevgini onu dalında yaşamını koruyarak göster. Dokun ona, okşa, sev, öp, konuş onunla. Tatlı, hoş sözler söyle ona, duyacak seni.
Doğayı severek ve ona sevgimizi göstererek çocuklara, çocuklarımıza yaşanılır bir dünya bırakmış olacağız. Ve güzel bir dünyayı hak eden;
Çocukları Sevin
Bebeklerin ve çocukların gözlerine bakın, içinizde bir yerlerde kaybolmuş masumiyetinizi hatırlatacaklar size. Gözlerindeki o masum bakışlarına odaklanın, yüzünüzde bir gülümseme oluşuyor ve sen yaşama sevincine yeniden kavuşuyorsun. Bakışlarını, mimiklerini, hareketlerini gözlemle; sevgiyi yaşadığını görüyorsun ve sevginin var olduğuna şahit oluyorsun. İçin coşkuyla doluyor ve bu coşkuyu yaşamana izin ver. Çocuklara, çocuklarınıza sevginizi gösterin. Şu an, hemen çocuğunuza sarılın ve onu ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin. Dinleyin onu, oyunlarına katılın, bir birey olarak onun haklarına ve seçimlerine saygı gösterin. Diğer tüm çocuklara da aynı sevgiyi gösterin. Sokak çocuklarından kaçmayın, sevgi elini yardım elini uzatın.
Güzelliğe, iyiye dair ne varsa sevilmeli ve bu sevgi haykırılmalı. Anne-babanızı, kardeşinizi, eşinizi, akrabalarınızı, dostlarınızı tüm sevdiklerinizi sevgi çemberine alın ve özgürce gösterin sevginizi. “Seni seviyorum”deyin, öpün, sarılın, dinleyin, anlayın, birlikte aktivitelerde bulunun.
Tüm bunlarla birlikte kendinizi sevmeyi ihmal etmeyin. Kendinizi sevdiğinizde var olan her şeyi seversiniz, var olan her şeyi sevdiğiniz de kendinizi de sevmeye başlarsınız.
Ne yazık ki bazıları sevgisini gösterirken çoğu zaman zihninin yaratmış olduğu inançların baskısıyla hareket eder. Sevgisini ifade etmekten korkar.
Korkar çünkü ona göre sevgi, güçsüzlüktür.
Korkar çünkü ona göre sevgi, acı çekmektir.
Korkar çünkü ona göre sevgi, diz çökmektir.
Korkar çünkü ona göre sevgi, özgürlüğün elden gitmesidir.
Korkar çünkü ona göre sevgi, çıkarcılıktır.
Korkar çünkü ona göre sevgi, kırılmaktır.
Korkar çünkü ona göre sevgi, sevilenin şımarması her hakkı kendinde görmesidir.
Korkar çünkü ona göre sevgi, sevilene esir olmaktır.
Sevgi dolu, seven, her daim sevgisini gösteren insanlara bir bakın. Gözlerinin ışığı bile sizi esir alır, o kişinin müptelası olursunuz. Gözlerindeki ışık, hayatın ışığıdır. Yalnızca gözlerindeki ışık bile sizi esir ettiyse söyleyin bana bu kişi nasıl güçsüz olabilir?