Web sitelerinin reytingini ölçen Alexa verilerine göre; ülkemizde en çok ziyaret edilen sitelerin başında Facebook gelmektedir. Bu kadar çok ziyaret edilen bu sosyal paylaşım sitesinin yararları olduğu kadar zararlarının da bilincinde miyiz? Özellikle egomuza karşı zararları…
Yaptığı yeniliklerle, sağladığı olanaklarla her geçen gün kullanıcılarını kendisine bağımlı hale getiren Facebook, özellikle bazı uygulamaları bilinçli kullanılmadığında yararlarından çok zarar getirmekte. Egonun isteklerini karşılayıp egosu yüksek bir birey haline getirebilir. Yani ben merkezci, kibirli, egoist, narsist davranışlara götürebilir. Ve maalesef bu tuzağa kendini geliştirme hedefinde olan kişiler de düşebiliyor.
Öncelikle bilinçli olmamız gereken nokta şudur:
İletişim Psikoloğu Doğan Cüceloğlu ‘Keşkesiz Bir Yaşam İçin İletişim Donanımları’ adlı kitabında varoluşun beş boyutundan bahseder ve ona göre bu beş boyut ile kişi kendi varoluşunu tanımlar.
Cüceloğlu’na göre kişinin, ilişkileri içinde varoluşunu tanımlamak için cevap aradığı beş soru şunlardır:
1) Kaale alınıyor muyum?
2) Kabul ediliyor muyum?
3) Değerli miyim?
4) Yeterli miyim?
5) Sevilmeye layık mıyım?
Kişi varoluşuna ait bu gereksinimlerini başkalarından bekler. Yani bu beş soruya girdiğimiz her ortamda cevap ararız ve kendimizi bu cevaplara göre değerlendiririz. Sonunda kişi, kendi içsel yolculuğuna çıkıp içindeki güzelliği ve gücü görüp bu ihtiyaçlarını kendi özünden karşılayana kadar.
İşte Facebook’taki bir takım uygulamalar bilinçli olunmadığında bu ihtiyaçlara yönelik olabiliyor ve kişinin egosuna ciddi şekilde zarar verebiliyor ve yapılan araştırmalarda bunun doğruluğunu göstermektedir. Bilimsel araştırmaların sonucuna göre; Facebook, narsist kişilik bozukluğuna yol açmaktadır.
Bunu açıkça destekleyen, kolaylıkla tuzağa düşüren uygulamalardan en tehlikelisi ise kullanıcıların davranışlarını göz önüne alarak gözlemlediğim beğen butonudur. Çünkü bu beğen özelliğinin beş soru ile ilgili verdiği mesaj çok açıktır.
Kişi beğen butonu ile kendisini, yaptıklarını, paylaştıklarını diğerlerinin gözünde değerlendirir. Şayet çok fazla beğeni alıyorsa, böbürlenip kendini büyük görme davranışı sergileyebiliyor. İstediği beğeni sayısını alamadığında da hüzne kapılıp ben beğenilmiyorum, kabul edilmiyorum, fark edilmiyorum, yaptıklarımla onay görmüyorum gibi olumsuzluklara kapılıyor.
Bunları ben hak etmiyorum tavrına girip aşağılık kompleksi altında gizli kibir davranışı sergileyebiliyor. Paylaşımları beğenilsin yani kendisi onay görsün diye kendi tarzı, ilgi alanı olmadığı halde başkaları tarafından beğenilenecek, onaylanacak paylaşımlarda bulunabiliyor. Paylaşımlarını kaç kişinin beğendiğini kontrol etmek, kendi paylaşımlarının beğenilmesi için başkalarının paylaşımlarını incelemeden beğenmek gibi bunlara benzer davranışların altında kabul görme, takdir edilme, sevilme isteği vardır ve tüm bunlar egoyu başkalarına bağımlı kılar.
Bu davranışların dışında diğer gözlemlediğim davranışlar:
Güzelliğini, çekiciliğini ortaya çıkartan fotoğraflar, gittiği – gezdiği yerleri, mekanları gösteren fotoğraflar, arkadaşlarıyla veya ailesiyle keyifli zamanlarını gösteren fotoğraflar, bunları arkadaşlarla- akrabalarla paylaşmanın elbette kötü bir tarafı olamaz fakat ben çok güzelim, çekiciyim, gezmeyi seviyorum, mutluyum, sosyalim imajının görülmesini, bilinmesini sağlamak için tanımadığı insanlarla fotoğraflarını paylaşması,
Gittiği yerleri, bulunduğu etkinlikleri geçerli önemli bir sebebi yokken sırf nerede – ne yaptığı başkalarınca görülsün, bilinsin diye yer bildirimi olarak etiketlemesi,
Başkalarına hizmet etmenin dışında sırf hayran kitlesi olsun, yapılan paylaşımları beğenilsin, takdir edilsin, olumlu yorum alsın niyetiyle fan sayfası açması hep egonun bahsettiğimiz beş isteğine yöneliktir.
Uygulamalar bilinçli (bilinçli kelimesinin altını defalarca çizmek istiyorum) kullanılmadığında bu tür davranışlar ortaya çıkıyor. Kişi, bu uygulamaları varoluşuna ilişkin isteklerinin başkalarınca karşılanması niyetiyle kullanmaya başlıyor. Bunun bir sakıncası var mı? Evet var, bu niyetlerle yaptığın her davranış egoya yani tasavvufi anlamdaki emmare nefsine hizmet ediyor.
Egonu şişiriyorsun, beş sorunun cevabını istediğin gibi aldığında kendini bir şey zannedip dünyanın senin etrafında döndüğünü sanıyor ve kibirin artıyor. Bu beş soruya istediğin yanıtı alamadığında depresyona giriyor, ben bunları hak etmiyorum deyip kendini bir şey zannederek gizli kibir havasına giriyorsun. En kötü yanlarından biri de kişisel gelişimine önem veren, egosunu kirli düşüncelerden temizlemek için uğraşanların da bu duruma düşmesi.
Bu durumdan nasıl kurtuluruz?
En basit yöntem; niyetin değiştirilmesidir. Paylaşım davranışının hakkını verip yalnızca başkalarına hizmet ve yarar niyeti ile paylaşım yaparak.
Verilen beş ihtiyacın cevaplarına gelince; bu ihtiyaçlar varoluşsal özümüzden gelen istekler ve bu ihtiyaçların karşılanmasını ise başkalarından beklemek yerine kendimizden beklemeliyiz. Kendi özümüze doğru yolculuğa çıkıp bu ihtiyaçları özümüzden karşılamalıyız.