19 Şubat 20 Mart tarihleri arasında Balık burcu sürecindeyiz. En kısa burç dönemi, yılın en anlamlı günlerini, tamamlanmayı yaşatıyor.
Zamanında Türkçe’ye Balık diye çevrilen, işareti birbirine bağlanmış iki balık olan Pisces’e, Balıklar burcu demek yanlış olmaz. Grek mitolojisinde bu takımyıldızın öyküsü güzellik tanrıçası Afrodit (Roma mitolojisinde Venüs) ve oğlu aşk tanrısı Eros (Roma mitolojisinde Cupido) ile ilgilidir.
Bir gün Afrodit ve Eros Tyfon ile karşı karşıya kalırlar. Tyfon ateşte ve yalımlar arasında yaşayabilen, dolayısıyla da suda ölen dev bir ejderhadır. Ana oğul, balık biçimine dönüşür ve el ele tutuşup suya dalarak ondan kurtulurlar. Balık burçlarının suyla bağlantısı, suyla çözüm bulması, problemler karşısında sudan medet umması birazda bundan kaynaklanır.
Gözyaşlarının öfke ateşini çabucak söndürmesi, sorunları görmezden gelebilmenin kolay yolunun alkol ve uyuşturucularda aranması örneklerdendir.
Biri yukarı doğru, tanrıyla birleşmeyi, diğeriyse aşağı doğru kendini yok etmeyi simgeleyen iki balık motifi, birbirine gümüş kordonla bağlıdır. Arzuların ve bütünlüğün, ikinin bir olmasının simgesidir. İki yönden birini seçme hakkına işaret eder. O, hangisini seçeceğine zorlanır ancak karar veremese de içsel olarak doğrunun seçilmesi gerektiğini, hangisinin doğru olduğunu bilir.
Burç, Neptün gezegeni tarafından yönetilir.
Ondan yaratıcılık, sanatsallık, mistiklik ve bağımlılık gibi yükler almıştır. Tüm sıvıları yöneten Neptün, denizler tanrısı Poseidon’ un üç çatallı mızrağıyla simgelenir. O, beden, zihin ve ruhun birliğidir. Mistik konular, dini işler ve şifa Balık tarafından yönetilir
Balık kendisinden önce gelen on iki burcun tamamıdır. Hepsinden biraz kendinde barındırır. Bu onu limitsiz bir potansiyelle donatır. O bir kâhin, bir filozof gibi evrensel sevgi ve insanlığın geleceği için çalışır. O, sanki insanlığa hizmet için yaratılmıştır. Olağanüstü yeteneklerle donatılmıştır ama bunların farkına varamayabilir. Balık, hakiki gerçeği anlayabilendir. Görünenin ötesini algılayabilir. Geçmişi bilir, geleceği görür ve bugüne hoşgörüyle bakar. Sezgileri kuvvetli bir mistik olabilir.
İnsanlığa karşı derin bir şefkat besler. Hastalara, zayıflara karşı acıma duygusuyla hareket eder onları şifalandırmaya çalışır.
Ona göre dünya mucizelerle doludur. Bakmayı, görmeyi bilmek gerekir. Hayal gücünü ve yaratıcı enerjiyi kullanarak insanlığın gelişimi ve iyileşmesi için çalışmalarda bulunabilir. Derin özverisiyle kendini bile unutabilir. Birlik ve bir olma kavramı tam ona göredir. Olumsuz enerjilerine üzerine çekerek, insanlara yardımcı olur. O, yüreğinin derinliklerindekileri açığa çıkararak, paylaşmak ve bildiklerini öğretmek ister. Yüreğinden anlayış taşar. Yapabileceği her yardımı yapar.
Hayatın fırtınalarını sakin karşılar
Fırtınanın onu değiştirmesine aldırmaz çünkü o sürekli değişimden hoşlanır. İsterse, sadece hayatı değiştirme üzerine odaklanabilir. Hayatın zorluklarına karşı çıkmaz. Kendini akıntıya bırakır. Nereye götürürse oranın tadını çıkarmaya bakar. İstemediği bir yere sürüklemişse orayı yaşanabilir kılar, süsler, güzelleştirir orada huzuru ve mutluluğu bulmak için gayret gösterir.
Kendisini hem çok büyük hem de çok küçük hisseder. Bunun karmaşasını yaşar. Kendini başkalarının yerine rahatlıkla koyabilir. Onların acılarını, ruhunun derinliklerinde duyabilir. Onları iyileştirmek için cabalar ve büyük şifacılık çalışmaları yapabilir.
Dünyaya pembe gözlüklerle bakar.
Hayallerinin arkasına saklanır. Aşırı enerjiyle başa çıkamadığında, kendini dış dünyaya kapatır ve yatar uyur. Rüya görmek, imgeleme yapmak ve hayal etmekte onun üstüne yoktur. Duygusal zekâsı çok yüksektir. Buda onu yaratıcı ve artistiktik yapar. Duygularını ifade ederken şiirsel ifadeler kullanır. Aşk, keder, mutluluk gibi duygularını sanatla ifade eder.
O yapacaklarının önce hayalini kurar ama onları gerçeğe dönüştürürken tembellik eder. Yükseklerde olmaya, tepelere çıkmaya, şan şöhrete meraklı değildir. O sanatı sanat için, istediği için, içinden öyle geldiği için yapar. Milyoner olmak istemekten ziyade milyoner gibi yaşamak ister ve bu isteğe göre hayatı zenginleştirmeye çalışır. İlgi alanları çok ve çeşitlidir. Çok şey yapmak ister ama seçimde zorlanır. Acele etmesine gerek yokmuş gibi davransa da içten içe o herkesten önde gider.
Güçlü hafızası ona, hiçbir şeyi unutturmasa da o unutmuş görünmeyi, hatırlamamayı seçer. Sınırlara kısıtlamalara aldırmaz. Şiddet karşısında çok zor tepki verir.
İçinden kabararak yükselen öfkesini, zeki, iğneleyici ve kırıcı bir şekilde, sinir ederek ve alayla dile getirir. Mizahı bir silah olarak kullanabilir, hiciv ustasıdır. Gözyaşı dökerken yüzünde güller açtırabilir. En üzgün zamanlarında bile kalbi sıcacık hayallerle doludur. O duygu insanıdır. Kalbin doğru söyleyeceğini bilir ve yüreğin sesi dinlenmelidir der. Hissettiği gerçeğe inanır. Her şeyi yüreğiyle hissedebilir.
Acıyı, mutluluğu birbirine katık edebilir. Kolay incinir ama her zaman affetmeye hazırdır. Şen kahkahalar atarken birden aklına geliveren bir şeyle ağlamaya başlar. Hayır işleri yaparak, yardımlaşarak kendini rahatlatır, sıkıntılarından kurtulur. Delilikle dehalık arasındaki ince çizgide gidip gelebilir. Denizlerdeki gel gitler gibi gidiş dönüşler yaşar. Bazen soğuk bazen sıcaktır. Çok kolay bağımlı olabilir, bu illa kötü bir alışkanlık demek değildir. Rahatlıkla güzel koku bağımlılığı geliştirebilir.
Yaratıcılıkla kendini tatmin eder. Onun güzellik anlayışı, tüm duvarları yıkabilir. Kültürel ve etnik ayrılıkları önemsemez, birliği savunur.
Süreç boyunca; Balık’ın yönettiği beden bölgelerine (ayaklar, lenf, bağışıklık sistemi ve psikosomatik hastalıklar) biraz daha dikkat etmeli, yaşama mor rengi katarak enerjiyi uyandırmalı, rüyalara dikkat etmeli, mistisizm ve ruhaniyet üzerine odaklanmalı, bilincin derinlerine seyahat etmeli, yakınlarla empati kurmaya çalışmalı, sanat etkinliklerine katılmalı ve şen kahkahalarla hayatın tadına varılmalı.