Rüyadaki Gerçekler ve Gerçekteki Rüyalar

Akıl kârı olan işlerle uğraşmak gerek herkes gibi. Herkes gibi olursan rahat edersin. Başın rahat olur ve ne aklından zorun olur, ne de insanların seninle zoru…

Akıl kârı olan işlerle uğraşmak gerek herkes gibi. Herkes gibi olursan rahat edersin. Ne aklından zorun olur, ne de insanların seninle zoru...

Kim neye göre sorgulayabilir ki? Yaşamadan yaşadığımız bir hayat bu!

Ne bekleyen biliyor karşısına çıkacakları ne de beklenen farkındadır yaşayacaklarının! Umut, hayal ve sanrılar içine kıstırılmış koskoca insanlığın bir gizli yolculuğudur bu! Beklenilmeyeni beklemediği için insanoğlu ve insan kızı şaşırır kalır. Şaşkınlığı belirli olasılıklara saplanıp kalması, dar ihtimaller çemberinde kıpırdadıkça batmasıdır. İnsan, hayatı anlamaya çalışmaktan ısrarla kaçınmaktadır.

Kim neye göre sorgulayabilir ki? Yaşamadan yaşadığımız bir hayat bu! Ölene dek hep yaptığımız bir yaşam oyunu yorumu! Basit bir tanımla geçiştirmeye çalıştığımız bir büyükler masalıdır bu. İşte bu yüzden hep şaşkınlıklar var. Bu yüzden hep tekrar ve tekrar depresyonlara dalmalar. Bu yüzdendir kaçışlar ve bu yüzdendir boş yere ağlayıp sızlanmalar.


Anlamaya ve bilmeye geldiğinin bile farkında değiller. Bencillik geliştirip hoş vakit geçirme niyetinde oldukça samimiler. Belirgin ve en yaygın tepkiler içerisinde başköşeye oturtulmuş olan şu: Gerçeğe açılan kapıyı görmeden geçiştir. Böylece aklını düşünmekten kurtar ve benliğini bilinen yalanlarla eğlendir. Sımsıkı sarıl ve yolundan asla şaşma ve sen de düşünüp aklını oynatanlardan olma! Zaten zayıf ve çelimsiz ve koru ve kork ki uzun yaşayasın ve kolla ve bırakma ki hayallerinden uyanmayasın!

Zaten bütün bunlarda neyin nesi? Sıcacık yatağımızda bizleri sinirlendiren sivrisineklerin uğursuz vızıldama sesleri. Yine de bunlar görmezden gelinebilir ve hep görmezden gelinmiştir. O kapıya bakmaktansa bunlara gül geç ve daima kendini eğlendir. Şunu asla unutma ki bu bir rüya ve uykundan asla uyanma!


Demek ki içeride bir yerlerde hala bir umut var ki ne anlatan yolundan dönüyor ne de anlatılan…

Herkes umutlu ve herkes hep güzellikler bekliyor. Herkes benim yolum deyip vazgeçmiyor. Doğru ya da yanlış umurlarda yok. Yol benimse zaten o doğrudur deyip ilerleniyor. Yol, bencillik yolu, bu fark edilmiyor. Sırf bizim diye değil, aslında sırf ‘benim’ olduğu için bu ısrar. Gerçekten kime ne? Gerçek, delilerin işidir! Hep öyle delirilmiştir ve hep öyle delirmektedirler. Deliler boş işlerle boş vakit geçirmektedirler.

Akıl kârı olan işlerle uğraşmak gerek herkes gibi…

Akıl kârı diye bir şey var zaten. Akıl kârı olan işlerle uğraşmak gerek herkes gibi. Herkes gibi olursan rahat edersin. Başın rahat olur ve ne aklından zorun olur ne de insanların seninle zoru olur. Zordan da kurtulursun. Kolay yaşarsın ve yaşamın kolaylıklarında benliğini şahlandırırsın. Bu akıl yürütme gösteriyor ki: Kolay iş seçilir ve herkes gibi olunup yaşayıp gidilir. Çünkü akıl öyle der. Akıl sorun istemez. Akıl sorunsuzluk ister. Akıl benliğin emrinde olmalıdır ve ne gerçek adına ne de diğer tüm düşünce saçmalıklarına aldanmamalıdır.


Gerçek dışarıda bir yerlerde mi? Yoksa içeride mi? Gerçek nerede? Yoksa için ve dışın bir olduğu halde mi? Yoksa her türlü her şeyin oldurulduğu şey mi? Gerçek her yerde olabilir ama gerçeğe açılan kapı, düşüncelerimizde ve varlığını bilmeye çalışan ruhun kendisinde. Sonsuz ihtimaller sağanağının belki de her birisinde ya da tümünde ya da tümde! Gerçek bizde! Gerçek, arayanın bulduğu ve bulanın tekrar yola koyulduğu büyük seyirde! Gerçek her birimizde!

Uzaklaşan kalpler ülkesi: Türkiye


Türker Ercan
Türker Ercan, 1 Haziran 1972 doğumlu. Öğrenciliği hiç bırakmayan bir öğretmen. Uzakdoğu sporları ile uğraştı. Felsefe, psikoloji, parapsikoloji konularında ve mantık alanında uzun yıllar araştırmalar yaptı.