Özgürce oynuyoruz sokaklarda… Beş taş oynuyoruz yere oturmuş. İstop oynuyoruz, yakar top, kukalı saklambaç, erkekli kızlı ip atlıyoruz. Annemiz seslenmese hepimiz açlığımızı unutmuşuz. Gece oluyor sokaklardayız. Korkmuyoruz. Kaçırılmak aklımızdan geçmez. Ayağımızı bastığımız yer toprak. Çevremizde ağaçlar var. Doğayla kucaklaşıyoruz.
Ya bizim çocuklarımız! Korkusuz bizlerin korkuttuğu çocuklar… Temaslarını doğadan kopardığımız çocuklar… Yerle görüşme nedir bilmeden uzak…
Çocuğumu teknolojiye kaptırdım anne!
Telefonlarda kaybolan çocuklar… Her çocuğun bir telefonu var. Yaşı henüz iki belki daha küçük.Teknoloji kullanımı bir yaş altına kadar düştü anne… Arkadaş ile niye oynasın? Orada zamanla feraha ulaştıracak olan başka zorluklar var. Benim çocuğum zorlukların ardından doğacak ferahlığı tanıyamayacak anne… Doğada oynamaya ne gerek var? Doğadaki kuşları teknoloji aracılığıyla sapanla vuran; puan kazanarak eğlenen çocuklar hüküm sürüyor. Onların seçimi değildi. Biz seçtik anne…Öyle zeki, farkındalıkları öyle yüksek ki hep uyumaları istenilen çocuklar… Bir adım ötesi uyanmalarından korkulan çocuklar…
Her çocuğun öncesinde başka çocukları ayrı gördüğü, kendine ait eşyaları sahiplendiği, sonra kendisinin olanın yine kendisine ait olarak kalmaya devam ettiğini anladığı bir süreç.Ortak alanı paylaştıkları…Paylaştıklarının oyuncak değil, o ortak alan, o ortak nefes olduğunu anladıkları… Birlikte oynamak ne değerlidir. Biz yaşadık anne… Biz kendimizi unuturcasına birbirimizle oynadık. Şimdi bir çok çocuk birbirleriyle oynamaktansa teknolojide daha başarılılar.
Şimdi ellerinde İpad var…
Yakın dostları İpad… İpad yok mu X-box var. O da mı yok, eee üzülmeyin telefonlar var. Verin oyalansınlar. Minicikler ama anne babaya değil televizyonlara emanet edilmişler. Televizyona bağladığınız teknolojilerinizin eylediği çocuklar… Gerçek dostların yerini çoktan alan sanal dostluklar…Teknolojide büyüttüğün sonra da onları kapatan bir sisteme mahkum eden okullara emanet ediverdiğin…
Çok hazır gelen lotus çiçeği gibi açılmaya dünden hazırken; uykuda kalan çocuklar… Çocuğumu teknolojiye kaptırdım anne… Sanal bir dünyaya…Gerçek olana bir nefes varken; bin nefes uzaklaştırdım anne…
Yeter ki biraz kafa dinleyim, beni ellemesin.
Nasılsa teknolojiyle mutlular. Meşguliyet… Zihni oyalayan meşguliyet !
Evet anda kalalım. Anda kalırken yarınlarımıza ne yaptığımıza bakarak… Bize yabancı, birbirine yabancı, doğaya yabancı çocuklar…
Okul zamanı onlara ders çalışın demeyin. Dikkat eksikliği var demeyin. Asosyal neden acaba demeyin, oğlumda veya kızımın gözlerinde astigmat var neden acaba demeyin. Odadan hiç çıkmıyor demeyin, öfkeli demeyin. Denge problemleri var demeyin. Boyun tutulması yaşayan, boynunda kireçlenme yaşayan çocukların yaş ortalaması üç… Aman sizin çocuğunuza olacak değil ya boş verin. Tedavi ettirirsiniz. Yaşı küçük ya, tedaviye nasılsa çabuk cevap verir.
Üç boyuta alıştırdıktan sonra tek boyutlu bir dünyada ilkokul sıralarındayken yazı yazmakta güçlük çekiyor demeyin. İyisi mi gittikçe vurdum duymazlaşan ruhların arasında siz hiç uyanmayın. Beni ellemeyen yılan bin yıl yaşasın derken; yakın gelecekte deneyimleyeceklerinize hiç bakmayın. Nasılsa olan bugün olmuyor. Size ne, hem hangi bir şeyle uğraşacaksınız? Yiyeceklerle mi, teknolojiyle mi? Neyle? En iyisi hiçbiriyle uğraşmayın. Uyuyun… Uyanınca canınız acıyacak. Annenize sığınacaksınız, teknolojiye çocuğumu kaptırdım anne diyeceksiniz.
Benim için amma da karamsar o kadar da değil, abartmış diyeceksiniz. Abartmak mı? Aslında bugün polyanna tarafım ağır basıyor bakmayın. Gerçekleri gören bir bakış açım var. Gözlerimdeki perde aralanıyor. Kendime uyan diyorum. Belki benim gibi uyananların sayısı artar. Uyan deyince uyanmayan ama uyuyun deyince belki uyanacak olanlar var. Umut ediyorum, umutlanıyorum…
[quote]Uyanın anne babalar! Çocuğumuzu da, onların geleceklerini de ona buna kaptırmayalım. Uyanın desem de uyanın; uyanmayın desem de uyanın. Birlik olalım.
5 taş oynama ihtimalleri hala var…[/quote]
Yoksa yakında masallara geçecek çocukluğumuz…
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler berber iken ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken bahçede ip atlayan; top oynayan mutlu çocukların olduğu bir ülke varmış…
Bugün adım Funda Mumcuoğlu değil;
Bugün Adım Polyanna…