Yeni çözüm sürecinin ilerlemesiyle beraber örgütün sınırdışına çekilmesi safhasına geçiliyor. Akil adamların belirlenmesi ve toplumun bazı kesimlerinde tepkiler görmelerine rağmen rollerine soyunmaları ile süreç yol almaya devam ediyor. Peki gemi su alıyor mu?
Çekilme surecinde kritik nokta
Terör örgütünün Kandil uzantısı kalabalık bir basın topluluğu önünde mayıs ayının ilk haftasından itibaren geri çekilmeye başlayacaklarını ilan etti. Örgütün kademeli olarak, Kuzey Irak’a çekileceği belirtildi. Burada dikkat edilmesi gereken kritik nokta ise geri çekilmenin silahlarla birlikte gerçekleştirileceğinin beyan edilmesidir. Özellikle medyanın bazı kesimlerinde örgütün silah bırakıyormuş gibi bir hava estirilmesini anlamak doğrusu oldukça güç. Bununla birlikte örgütün sınırdışına çekilmesi küçümsenecek bir konu olmamakla beraber bunu tarihi bir başarı olarak da görmek doğru değildir. Çünkü örgüt silah bırakmıyor, küçülmüyor, dağılmıyor. Sadece kaynaklarını ve imkanlarını başka bir bölgeye naklediyor. Snır ötesine çekilmenin nihai çözüm için başlı başına birşey ifade etmediği ortadadır.
[quote]Örgüt, Yeni Anayasa vurgusu yaparak neleri elde etmeyi amaçlamakta ve sonraki aşamayı ne olarak görmektedir?[/quote]
Beklenti Kürt Halkı’nın varlığını ve özgürlüğünü kabul edecek, tüm kimlik ve inançların hak ve özgürlüklerini garanti altına alacak yeni bir demokratik Anayasa’dan mı ibarettir? Yeni Anayasa ve normalleşme süreçleri ile gidilecek daha çok yolun olduğu ortadadır, fakat bu yollarda hep silahın da bulunacağı, silahsızlanmanın son aşama olarak görüldüğü de açıktır. Örgüt, yasalardan ve kazanımlardan tatmin olmaz ise dönüp, tekrar çatışmaya karar verebilir. Bu beklentiler, İmralı’da bulunan örgütbaşının serbest bırakılması şartına kadar varabilir.
1 Mart 2013 tarihli Yeni Çözüm Süreci adlı yazımızda belirtildiği gibi Devlet, örgütle silahını bırakmadan masaya oturmuştur. Öyle gözüküyor ki, silah bırakılması çok da kolay olmayacaktır. Silahların bırakılarak, ülke sınırları içerisinde Devlet’e teslim olunması seçeneği ise hiçkimsenin aklına gelmiyor veya dile getirilmiyor.
Üç aşamalı çekilme
Üç aşamalı olarak çizildiği anlaşılan yol planının örgüt elebaşları tarafından açıklanması ise parantez açılması gereken bir başka konudur. Ya Devlet ile İmralı arasında bu planda anlaşılmıştır, ya da örgüt kendi görüşünü bildirmeyle haddini bilmeyi birbirine karıştırmaktadır. Şayet varsa böyle bir planın Meclis çatısı altında resmi olarak, tüm Dünya’ya açıklanması daha hukuki ve demokratik olmaz mıydı?
[quote]Ayrıca kamuoyu, süreçle ilgili kritik gelişmeleri örgütün kendi arasındaki yazışmalardan öğrenmeyi hak etmiyor. [/quote]
Hükümet’in muhalefet partilerine süreçle ilgili hala açık ve şeffaf bir bilgilendirme yapmaması, muhalefet partilerinin ise yangına körükle gitmeye devam etmesiyle demokratik kültürümüze hiçbir şey katılmıyor. Akil adam olarak belirlenen kişilerin sözlü hatta fiili saldırılara maruz kalmalarının da çözüme bir faydası yok. Bununla beraber milli duyguları yüksek insanların savaş yanlısı olarak etiketlendirilmeye çalışılmaları da, bir başka yanlış. Binlerce masum insanı öldüren kanlı örgütün bu süreçle beraber bir anda demokratik bir sembol haline getirilmeye çalışılmasının yanlış olması gibi.
Terörist yerine Aktivist?
Çözüm sürecinin dışarıdaki yansımalarına bakılırsa özellikle hemen örgüt yanlı tutumlar sözkonusu olduğu görülüyor. Örgüt mensupları için Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin raporunda “Terörist” yerine “Aktivist” denmesi, örgütbaşının Time Dergisi’ndeki en etkili insanlar listesine seçilmesi bunlara örnek gösterilebilir. Örgütü bu sürecin mimarı olarak göstermek ve daha ileriye giderek, zaferin sahibi olarak algılatmak hem Devlet için hem de Kürt Halkı için büyük bir haksızlık olur. Bunun yanı sıra aslında terör örgütünün tüm Kürt kökenli yurttaşları temsil ettiği hususu içeride ve dışarıda meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.
Ülkemiz insanlarının geleceğinden çalan terörün bitirilmesi ve aydınlık bir istikbalin tüm yurttaşlarca paylaşılması en insani arzudur. Ancak bu uğurda uzun, ince bir yolda yol alırken gemimize de su aldırmayalım. Bu gemiye hepimizin ihtiyacı var.