Mobilya Tasarımı ve Sami Savatlı

Mobilya tasarımı hakkında her şey

Mobilya tasarımı yurt dışında üniversitelerde bölüm dersi olarak eğitimine imkan verilirken, ülkemizde henüz mobilya yapımıyla karıştırılan, marangozhanelerde yapılageldiği düşünülen bir kavramdır. Oysaki mobilya yapımı başka bir şeydir, tasarımı başka bir şeydir. Mobilya tasarımcısı Sami Savatlı,   “Best Young Designer ” (yılın genç tasarımcısı)  ödülünü aldı.

mobilya koltuk

[quote]Mobilya tasarımı yurt dışında üniversitelerde bölüm dersi olarak eğitimine imkan verilirken, ülkemizde henüz mobilya yapımıyla karıştırılan, marangozhanelerde yapılageldiği düşünülen bir kavramdır.[/quote]


Oysaki mobilya yapımı başka bir şeydir, tasarımı başka bir şeydir. Ülkemizde bu meslek dalı giderek yaygınlaşmakta ve farklı ve yeni yaşam stillerine olanak sağlamaktadır. Geçtiğimiz aylarda bu alanda öne çıkan gençlerimizden biri Sami Savatlı, “Elle Decoration” dergisi tarafından düzenlenen Uluslararası EDIDA Tasarım Yarışması’nda 26 ülkenin editöründen oluşan uluslararası jürinin oylaması sonucu ülkemiz adına Yılın genç tasarımcısı “Best Young Designer ” ödülünü aldı.

sosyete

Yaşama Değer Katan Tasarımlar

Şimdi genç tasarımcımızdan mobilya tasarımının öyküsünü dinleyelim…

Merhaba, Tasarıma nasıl başladınız?

Tasarıma başlamak değilde; içimdeki tasarımcıyı keşfetmek ve tanımak diyelim bu sürece. Elbette temeli küçük yaşlara dayanıyor. Süreç içinde başka yönlere kayıp, başka deneyimleri yaşadıktan sonra, içimdeki ses beni hep bu alana yöneltti. Ancak tasarıma başlamak denen şey; bir şeyler tasarlamaktan öte, tasarımla; kendi düşünce sürecinizi, hayata bakışınızı, çevrenizi ve topluma bakışınızı da tasarladığınız; merkezinde kendinizin olduğu bir yaşam biçimine dönüşünce anlam kazanıyor.

Bu Meslek seçimine sizi ne yönlendirdi ?

İç mimari ve mobilya tasarımı aslında birbiriyle çok ilişkili iki dal. Her zaman bunları istediğimi biliyordum çocuk yaşlardan itibaren. Eğitimim de bu yönde olunca kendimi işin içinde buldum.

Kendi tasarım çizginizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Bir yandan formları manipüle ederken, bir yandan da stilleri karıştırarak, kombinleyen bir tasarım anlayışı diyebilirim. Genel olarak fonksiyondan yola çıkmakla beraber, sanatsal ifadeler olan, kullanılabilir ürünler ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Seri üretim ve zanaat işçiliği arasındaki ilişkiyi sorgularken, gündelik hayata dair çözümler sunan ve kültürün dışavurumu olarak kendini ifade eden tasarımlar ile tasarımcı kimliğimi var ediyorum.

İlk tasarımınızı hatırlıyormusunuz ?

İlk tasarımım ilkokuldayken, evdeki çarşaf ve kumaşları birleştirerek kendi odamın ortasına kurduğum bir çadırdı. Bayağı uzun bir süre kaldığını hatırlıyorum.

Tasarım yaparken nelerden/kimlerden etkileniyorsunuz ?

Öncelikle tabii ki İstanbul’dan ve şehrin karmaşasından, kendi içinde yarattığı dualieteden; iç içe geçmiş güzelliğinden ve çirkinliğinden. Sık sık seyahat etmekten, gittiğim yerlerde saatlerimi harcadığım vintage shoplardan ve second-hand kitapçılardan. İsim vermem gerekirse de; son dönemde görsel olarak beni tetikleyen Carsten Höller, düşünce sürecimi besleyen François Dagognet.. Çokça ilham aldığım art-deco stilinden; Josef Hoffman ve Pierre Chareau.

İleride sizin de tasarımlarınızın başkalarına ilham olacağını düşünüyor musunuz ?

Artık internet ve özellikle bloglar sayesinde her şey üretildiği anda, dünyanın dört köşesine ulaşıyor. Ben nasıl ilham alıyorsam, benim ürünlerimden de ilham alan birileri vardır diye düşünüyorum.


Sizin tasarımlarınızın kahramanları kimler? – genelde kimler/nasıl bir profil için tasarlıyorsunuz?

Daha dünyalı bir insan profili içi tasarlıyorum aslında; belli bir dönemin, zevkin yada stilin kalıpları içinde kalmış bir profil yerine; dünyanın neresine götürürseniz götürün kendi duruşu ile kendini var eden; ve bir yandan da farklı stillerle/görüşlerle bir arada olabilen, bir insan profili.. tıpkı ürünlerim de olduğu gibi.. zamandan ve mekandan bağımsız; ancak zamanda ve mekanda var olabilen.

Tasarımlarınızla yaşama değer kattığını düşünüyormusunuz ?

Yaşama değer katmak yerine, onları bugün beğenen insanların ya da gelecekte beğenecek insanların çevrelerine farklı bir estetik gözle bakmalarına katkıda bulunacak diyebilirim.

Sizce her tasarımın bir hikayesi olmalı mı? Yoksa ergonomi, fonksiyon, amaca uygunluk mu daha öne çıkmalı?

Ben bunu en basit örneklemeyle; Maslow’un güdüler hiyerarşisine benzetiyorum. İnsan için fizyolojik ihtiyaçlar ne ise; bir tasarım içinde ergonomi, fonksiyon ve amaca uygunluk en temel de karşılanması gereken unsurlardır. Bunlar üzerinde düşünmezsiniz bile; bunlar doğal olarak olması gereken şeylerdir; siz formla, konseptle, hikayeyle haşır neşir olurken.

Yukardaki amblem bize ne anlatıyor ?

Bu benim logom, kendi fotoğrafım üstünden çizilerek yapıldı. Eğlenceli ve beni ifade eden bir çalışma oldu.
Bugüne kadar neler tasarladınız? İstanbul’da bilinen, pek çok restoran ve gece kulübünü tasarladım. Bunlar dışında sergi alanları tasarlıyorum. Şuan Nollt markası için mobilya, aydınlatma ve aksesuarlar tasarlıyorum.

Nollt için hazırladığınız koleksiyonun çıkış noktası, konsepti, süreci ve malzemeleri neler?

Asıl çıkış noktam 1950lerin İskandinav menşeli, modernist tasarım anlayışını; günümüz el işçiliği ve seri üretim teknikleri ile birleştirerek, geçmişten referansını alan ama geleceğe dair ipuçları sunan bir koleksiyon hazırlamaktı diyebilirim. Koleksiyon ağırlıklı olarak sehpa, puf, aydınlatma gibi tamamlayıcı ürünlerden oluşmakla beraber, kitaplık, sandalye ve yastık gibi aksesuarları da içeriyor. Malzemeler; ham halleriye kullanılan masif ceviz ve bronzun yanı sıra boyalı metaller, deri ve lake olarak sıralayabilirim.

Kendinize bundan sonrası için nasıl bir yol çizdiniz? Tasarım hedefiniz nedir mesela?

Nollt için Amerika, İngiltere ve İtalya’dan talepler var. Koleksiyonun daha çok ülkede, daha çok noktada satılması, daha çok insana ulaşması öncelikli hedef tabi ki. Bu ay Milano da tasarım haftasında yer alacağız. Sonrasında da başka mecralarda, başka kitlelere ulaşmayı hedefliyoruz.

Uluslararası EDIDA Tasarım Yarışması’nda Yılın genç tasarımcısı “Best Young Designer ” ödülünü aldınız, bu ilk kez mi oluyor? Neler hissettiniz?

Bu benim için çok önemli bir ödül, çünkü 26 farklı ülkenin dergilerinin editörleri tarafından seçiliyor ödül alanlar, dünyanın 26 noktasında tasarımda olup biteni bilen çok önemli isimler tarafından ortak bir beğeni sağlayabilmek gerçekten beni çok mutlu etti.


Sami Bey, mobilya tasarımı ve süreçle ile ilgili paylaştığınız çalışmalar, duygular ve bilgiler için teşekkür ederiz. Güzel çalışmalarınızın takipçisi olacağız. Yeni söyleşilerde buluşmak dileğiyle…


Rüya Yüksel
Rüya Yüksel, 1957 doğumlu, İstanbul'da yaşıyor. Mesleği İngilizce öğretmenliği, ancak 29 yıldır özel sektörde çalışıyor. NLP İleri Derece Uygulayıcısı ve 'Yaşam Koçu' olmakla birlikte “Kendini Tanıma Çalışmaları” düzenliyor.