Benim gibi düşünmeyen, benim gibi hissetmeyen, benim tarafımdan olmayan benden değildir. Benden olmayan her türlü kötü muameleye, şiddete hatta öldürülmeye layıktır. Evet, maalesef benden olmayanlara bakış açısı çoğunlukla budur.
Binlerce kişi öldürülüyor, şiddete, işkenceye maruz kalıyor, darp ediliyor, bunlara gücü yetmeyenler sözleriyle, bakışlarıyla nefret yayıyor sırf karşılarındaki kendilerinden farklı düşündükleri, hissettikleri için.
Şiddete başvurmaya gücü yetmeyenler her türlü platformda kendilerinden farklı düşünenlere küfür, hakaret, eleştirme, yargılama gibi her tür sözlü saldırı isimli silahlarla savaşıyorlar.
Evet, bu bir savaştır maalesef. İçinde sevgi saygı hoşgörü hakkaniyet olmayan her tür tartışma savaştır. Kişi gücünün yettiği kadar savaşır. Ve bu savaşın kazananı hiçbir zaman olmaz isterse davasında haklı olsun.
Marifet yalnızca benden olana değil benden olmayana da sevgi ile bakabilmek.
Benden olmayan diyorum hakikat de bir olsak da bu birliği göremeyişimiz birbirimizi ötekileştiriyor. Halbuki benden olmayana karşı çıktığımız her ne var ise aynaya bakın aynadaki kişi onu içinde taşıyor. Karşı çıktığı her şeyi içinde, nefsinde yaşıyor.
Size bir sır vereyim, şiddetle (her tür nefret duygularıyla) karşı çıktığınız durumdaki düşünceleri ve duyguları zamanı geldiğinde yalnızca nefsinizde değil birebir kendi yaşamınızda başrol oyuncusu olarak kendiniz yaşıyorsunuz. Neden mi? Nedeni sizden olmayanı anlamak ve hakikatte sen, ben olmadığını bir olduğumuzu görebilmektir.
Marifet benden olmayana da sevgi ile bakabilmek dedim ya bu sevgi canımlı cicimli sevgi değil anlayışın, bütünlüğün, birlik bilincinin getirdiği sevgidir. Kişinin nefsindeki pisliklerden arınıp açığa çıkan Yaradan’a duyduğu Aşk’ın getirdiği, “Yaradılanı severim Yaradan’dan ötürü” sözünün tanımladığı sevgidir.
Bu sevgiyi görebildiğimiz yaşayabildiğimiz sürece anlarız ki ben, sen diye bir ayrım yok, farklı düşünceler, farklılıklar yok. Sende her ne var ise onu içimde taşıyorum, içimde her ne var ise onu sen de taşıyorsun.