Mısır’da ordu, yönetime el koydu. Mübarek’in devrilmesi sonrası bir yıl önce seçimle iş başına gelen Mursi’nin zaferi de fazla uzun sürmedi.
Tüm halklar, iyi yönetilmeyi hak ederler. Batıdaki halklar için olduğu kadar doğudaki halklar için de geçerlidir bu. İnsanca ve özgürce yaşam hakkından mahrum bırakılan halkların vebali, tüm insanlığın boynunda bir yük olacaktır.
İnsanlık tarihinin en eski medeniyetlerinden birisi olan Mısır’da Hüsnü Mübarek, 2011 yılında halk darbesiyle devrilmiş ve böylece otuz yıllık iktidarı son bulmuştu. Sokak gösterileri ile sivil protestoların bütünü öyle bir noktaya gelmişti ki, Mübarek kendisine ait olan yetkileri önce yardımcısına devretmiş, bir gün sonra ise istifa etmek zorunda kalmıştı. İşsizlik, kötü yaşam koşulları ve yolsuzluklar gibi sorunlara polis şiddeti eklenince her şey çığrından çıkmıştı. Mısır için eşi benzeri görülmemiş olan bu protestolar 2011 Mısır Devrimi olarak anıldı ve Tahrir Meydanı’nda toplanan büyük kalabalıklarla özdeşleşti.
[quote]Mısır’da gerçek manasıyla demokratik yollarla seçilen ilk Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi ise sadece bir yıl sonra askeri darbe ile görevinden alındı.[/quote]
Müslüman Kardeşler hareketi içerisinde siyasete atılan Mursi, bu hareketin kurduğu Özgürlük ve Adalet Partisi’nin başkanı seçilmişti. Daha sonra 2012 Mısır Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Müslüman Kardeşler’in aday gösterdiği Hayrat Şatır’ın adaylığı düşünce onun yerine aday olarak, ikinci turda yüzde elli ikiye yakın bir oyla Cumhurbaşkanı seçilmişti.
3 Temmuz 2013 tarihinde başlayan büyük gösteriler sonucunda ise Mısır ordusu yönetime el koyarak, Mursi’yi gözaltına aldı. Kendilerini gelişmişliğin sembolü ve demokrasinin hamisi gören Batı ise bu durum karşısında “darbe” sözcüğünü bile ağzına alamadı. ABD Başkanı Obama sadece bu olaydan derin endişe duyduğunu söylemekle yetindi. Avrupa Birliği’nden gelen açıklamalarda da “darbe” ifadesi kullanılmadı ve bu darbenin kınanmasından kaçınıldı.
Bu nasıl bir çifte standart?
Mısır’da yaşanılan bu darbenin pek çok açığa çıkarılması gereken yönü olduğu ortadadır. Ancak gün ışığı kadar açık seçik olan bir sonucu ortaya dökülmüştür.
[quote]Herşeyin ve tüm değerlerin üzerinde olan sadece Batı’nın çıkarlarıdır.[/quote]
Batı Dünyası, Mısır’da yaşanan darbe ile ilgili iyi bir sınav vermemiş olup, tüm riyakâr ve samimiyetten uzak duruşunu göstermiştir.
Afrika Birliği bile üyesi olan Mısır’ın üyeliğini askıya aldığını bildirerek, darbeciliğe olan tepkisini ortaya koymuştur.
Peki Mursi’nin hataları yok mu?
Kimse yok, diyemez. Muhammed Mursi, göreve geldikten sonra uzlaşmacı ve kalkınmacı bir performans ortaya koyamadı. Ayrıca çoğulcu ve katılımcı bir demokratik lider profili de çizemedi. Demokrasiyi sadece sandıkta aldığı yüzde elli ikilik oyla eşdeğer görüp, demokratik kültürün henüz oluşmadığı bir ülkede muhalif kitleleri yok sayması da, bir yıl gibi kısa bir sürede aşırı yıpranmasına neden oldu. Mübarek’i deviren halkın daha çok özgürlük ve daha çok demokrasi beklentisini karşılamak yönünde adımlar atmadı.
[quote]Oysa demokrasi, ne sadece sandıktan alınan oy sayısının kibri, ne de sandığın postallar altında çiğnenmesidir.[/quote]
Ancak tüm bunlara rağmen bir askeri darbeyi görmezden gelmek ve hatta buna alkış tutmak, demokratik kültüre sığmaz. Askeri darbeler hiçbir ülkeyi ileri götüremez. Darbelerden medet umanlar, bir gün gelir, yine demokrasiye muhtaç olurlar.
Mısır’da ordunun yönetime el koymasına darbe diyemeyenler, iyi bir demokrasi sınavı veremediler.