İnsanların yediden yetmişe makineleştiği bir yüz yılın içerisindeyiz. İnsan nesli sanayi devriminden beri hiç bu kadar çaresiz duruma düşmemişti. Müzik kültürümüz yozlaştı, yeme-içme kültürümüz yozlaştı, kılık kıyafet kültürümüz yozlaştı, alfabe, dil, örf-adet, duygularımız, toplum olma bilinci, kızgınlıklarımız, hassasiyetlerimiz, dini ritüeller…
Saymakla bitmeyecek olan ve bizi biz yapan duygu, düşünce ve davranış biçimlerinde aşırı bir yozlaşma var. Bu durum sadece Türk milletinde yok. Rusya, Türkîye Cumhuriyetler, Balkan Coğrafyası ve Ortadoğu bu yıkımı en bariz biçimde yaşayan kara parçalarıdır.
[quote]Yozlaşma zincirine sebep olan yegane unsur “tüketim”dir.[/quote]
Orta Avrupa ve Amerika ise Rönesans, Reform ve Coğrafi Keşifler döneminde kendi iç dejenerasyonunu tamamlamıştır. Biz mahvolduk sıra sizde mantığı ile Ortadoğu ve Afrika coğrafyasını sömürmeye başlayan Fransa, İtalya, Almanya, İngiltere, İspanya vs. bugün farklı bir yöntemle bu politikayı sürdürmektedir.
Bu zihniyete göre tüketimi vurgulamak veya özendirmek için herhangi bir sınır yok. Her yaş grubu bir “pazardır. Her coğrafi bölge bir “pazar”dır. Her inanç veya her etnik unsur bir “pazar”dır. Mesela ergenlik çağındaki gençleri veya ergenlik öncesi dönemini yaşayan çocukları onların dengi olan bir şarkıcıyla etkiliyorlar. Orta yaş grubunu bir başka artist veya aktris ile ilkelleştiriyorlar buna futbolcuları, yazarları, roman kahramanlarını da ekleyebiliriz.
Son 4 yıldır sosyal medya denilen bir platformun esareti altındayız…
Çizgi filmler ile propaganda yapma çağı artık kapandı. Şimdi direkt olarak sömürecekleri kitleye uygun bir rol model meydana getirip onun vasıtasıyla işlevlerini sürdürüyorlar. Fantastik kahramanlar üretip, romanlar yazıp, filmler çekip toplumun her katmanı için bir yozlaşma hareketine girişiyorlar. Bunları organize eden grubun amacı insanlarda bir tüketim alışkanlığı oluşturmaktır. Büyük oranda başarılı oldular. Üretmeyi yorgunluk sayan ve android cihazlardan farksız bir “şey” halini alan insanoğlunun, şu gidişatı sahiden çok korkutucu.
[quote]2004’ten bugüne an be an gelişen bir kültür olan sosyal medya bugün eğlence olmaktan çıkmış, ülkelerin politikalarına yön verir hale gelmiştir.[/quote]
İstihbarat birimlerinin en sadık dostu olan bu mecra, her geçen gün bir yenisini bu trenin arkasına ekleyerek gelişimini sürdürmüştür. Youtube, Blogger ve Linkedin ile başlayan süreç bugün başta Facebook ve Twitter olmak üzere Pinterest, Tumblr, Foursquare ve İnstagram’ı da yanına alarak yola devam etmektedir. Bu mecraların ortak gayesi ekonomik kâr olduğu gibi insanların ve toplumların manevi değerlerini yok etmeye yönelik de bir amaçları vardır.
[quote]Sonuçta örf, gelenek veya kültür, insanı sınırlandıran kavramlardır. Özgür insan istediği her şeyi tüketmeye hakkı olan insandır. [/quote]
Hukuka göre başkalarının özgürlüğünü kısıtlamadığın müddetçe özgürsün, bugünse başkasının özgürlüğüne müdahale edebildiğin derecede özgürsün.
İşte bu anlayış çok tehlikeli…Türkiye Cumhuriyet kurulduğundan bu yana genelde aynı nedenden ötürü ekonomik kriz ve darbelere sahne olmuştur.
Üretmeyi kesip, Gümrük Birliği veya Avrupa Birliği gibi örgütlerden medet umduğumuz için bu zamana dek daima kaybettik. Hazıra dağ dayanmaz diye bir söz vardır, sürekli tüketim yaparsanız gün gelir milletçe bitme noktasına ulaşırsınız. Soyut konuşmak gerekirse an gelir birbirimizi yemeye başlarız. Tıpkı Cengiz Han’ın Çin topraklarını ablukaya aldığı aylarda Çin halkının açlıktan birbirini yemeye başlaması gibi… Klasik ifadeler kullanmayı sevmediğim için konuyu derinlemesine işliyorum. Ancak yanlış anlaşılmak istemem, kapitalist anlayışı benimsediğim veya aşırı kominal bir düzen istediğim algısı oluşmasın, benim söylemek istediğim şey şu:
[quote]Tüketimle birlikte üretimi de özendirelim.[/quote]
Yoksa sadece tüketim olmayacağı gibi üretimi de tekele almak ekonomiyi kısırlaştırır. Döviz giriş çıkışları ve ülkeler arası ticari veya ilmi antlaşmalar üretim-tüketim dengesinin sağlıklı olduğu denk milletler arasında gerçekleşir. Bu sayede herkesin zenginleşeceği bir dünya toplumu meydana gelmiş olur.
[quote]Sosyal medya bir paylaşım ve eğlence platformu olmaktan çıktı.Tüketimin devamlılığını sağlayan, hangimizin daha boş olduğunu kanıtlayan, insanlara tembellik aşılayan bir podyuma dönüşmüştür.[/quote]
Facebook’da sabahlara kadar vakit harcayarak halkı kurtaracağını zannedenler, kimin paylaştığı belli olmayan içerikleri takip ederek aydınlanacağını umanlar, editör desteğinden geçmeyen yazıları okuyarak iyi bir okuyucu olduğuna inananlar üzgünüm ki âlim olmuyor sadece zaman öldürüyorlar.
Son olarak şunu söylemek istiyorum ki devletlerle antlaşmalı yürütülen uyuşturucu ticareti artık askıya alınmıştır. Farkında mısınız bilmem son yıllarda uyuşturucu baronları büyük darbelerle çökertilmektedir. Eroinin yerini teknoloji ve polisin yerini de sosyal medya aldı.
Anlık olarak nerede olduğumuzu paylaşıyoruz, kiminle nerede vakit geçirdiğimizi fotoğraflı olarak insanlara sunuyoruz, devlete, hükümete, aileye, sevdiğiniz kadına, kocamıza, ağzımıza geleni sayıyoruz. Çünkü biliyoruz ki burada çok özgürüz. Burada bir kısıtlama veya burada bir günah söz konusu değil ve olmamalıdır. Eşimizi, sevgilimizi burada aldatıyoruz.
Artık ekran başında seks yapıyoruz. Facebook veya Twitter’da paylaşılan bir böreği like ederek karnımız doysa eminim bundan bile memnun olacağız. Sosyal medya, sosyal meydanı öldürdü. Parklarda gezmek, mahallemizde vakit geçirmek, komşularımızla oturup kalkmak ihtiyaç olmaktan ve olağanlıktan çıktı. Tüm bunlar lüks olmaya başladı.
Lüksün tarifi bu denli değişmişse bence bir defa daha oturup düşünmemiz gerekiyor.
Hala gelişmekte olan ülke safındayız. Niçin ikinci dünya savaşına girip mahvolan Almanya 20 senede kendini toparladı, atom bombasıyla yerle bir olan Japonya nasıl oldu da bugün dünya devletlerine kafa tutar hale geldi peki biz Çanakkale’de tarih yazmamıza rağmen niçin emekliyoruz, nasıl olur da bize topal muamelesi yapılmasına göz yumuyoruz.
Gelin bunu birlikte düşünelim.
Ne kadar sosyalsiniz? Klavyenizdeki tuşların sayısınca mı, okuduğunuz kitaplar tutarında mı?
Vaktinizi nerede ne şekilde öldürdüğümüzü eğer cesaretiniz varsa bir kağıda yazın. Tükettiğimiz ölçüde üretiyor musunuz bunu herhangi bir yere yazmanıza gerek yok vicdanınıza sorun yeter. Ülkedeki herhangi bir kötü gidişata Facebook, Twitter dışında muhalefet yapıyor musunuz bir aynanın karşısına geçin ve gözlerinize bakarak bunu dosdoğru yanıtlayın.
Siz veya biz yeterince özgür müsünüz yahut özgür müyüz? Yoksa muhalif kimliğinizi ele geçirmiş kimselerin güttüğü birer koyun mu olduk?
Bilmiyorum tüm bunları okuyunca sizce gidişatımız iyi mi, yoksa hep birlikte biraz abarttık mı?