Mizahın gücü ve önemi, Gezi Parkı olayları sırasında da kendisini gösterdi. Gençlerin gündemdeki sözleri ve olayları mizahla güzel bir şekilde harmanlamasıyla oluşturulmuş pankartlar; olaylar sırasında duyduğumuz, gördüğümüz ve hatta yaşadığımız acı durumların etkisinden bir parça sıyrılmamızı sağlayarak, hepimizi zaman zaman gülümsetti.
Eylemcilerin kullandığı orantısız mizah sayesinde çoğu insan öfkesine yenik düşmedi ve barışçıl eylemlerine, zorlanmadan devam edebildi. Gezi Parkı’nda mizahın gücü ve etkisi, gençlerin ve diğer eylemcilerin ruhunu dalga dalga sardı adeta.
Mizah, hayatın içinde yer almalı. Yaşamdaki malzemeleri ölçülü bir şekilde hayatın içinde kullanabilmek de bir zekâ göstergesi ve yaşama becerisidir bana göre. Bazı kişiler sosyal medyadan; “arkadaşlar şuna gülmeyelim, buna gülmeyelim. Biz çiçek olalım, sevelim sevilelim…” gibi şeyler diyor ki, ben bu kişilere pek katılmıyorum.
Mizahı kullanmak, bir şeyi sevmeye engel midir? Mizah, nefretten mi yapılır? Ezbere düşünmeden, bu soruların cevabını kendi içimizde sorgulamak gerektiğine inanıyorum.
Mizah, içinde hoşgörüyü barındırır. İnsanı hem düşündürür, hem güldürür hem bir noktaya kadar empati bile yaptırır. Hepimiz insanız, düşünmeden aniden ağzımızdan çıkan sözlerimiz, bazı şeyleri algılayamadığımız ve saflaştığımız zamanlarımız olabilir. Bu normaldir. Yaşananları büyütmeden, Ti’ye alabilmek ve olanlara gülüp geçebilmek kimseye hakaret etmek demek değildir.
Bu durumda birilerinin çıkıp da; “onlara gülmeyelim, bunlara gülmeyelim, biz şöyle bir bilinciz…” demesi bana hoşgörüden çok, üstü örtülü kibir gibi geliyor. Ben yaşamı ve yaşanılanları ölçülü bir şekilde, güzel bir üslupla “Ti” ye almayı seviyorum. Çünkü inanıyorum ki; kendini af edebilen, herkesi affeder. Kendisine hoşgörülü olan, herkese olabilir. Kendiyle barışık olan, herkesle barışıktır!
Mizah, kişiye güç verir. Mizacı mizah olanın, ekstra bir gücü vardır elinde. Mizah kişileri, olayları ve durumları yumuşatır. Mizah sayesinde duruma ve olaya farklı bir boyut; farklı bakış açısı kazandırılmış olur.
Gezi Parkı olaylarının bu kadar büyümesinde ve şiddetle sonuçlanmasında; Başbakanın kibrinin, mizah duygusunun pek olmamasının, bazı şeylere gülüp geçmesini bilmemesinin payı olduğunun yorumunu yapanlar oldu. İktidardakilerin biraz mizah duygusu olsaydı, daha alçak gönüllü bir duruş sergileselerdi, birleştirici söylemleri olsaydı ve kendilerini eleştirenlere yapıcı üslup barındıran bir mizah ile karşılık verebilselerdi bu kadar ağır bedeller ödenmeyebilirdi bence de…
Eski siyasetçilerden Demirel’in, uzun yıllar ülkeyi yönetmesinin sırlarından birisinin mizah duygusunu, politikayla birleştirebilme yeteneği olduğunu düşünenler çoğunluktadır. Ben de bu fikre katılıyorum. Eski Amerikan Başkanı Bill Cilinton, kendine yapılan eleştirilere gülüp geçmesini bildiği ve onların üzerinde çok durmadığı için Amerika tarihinin en sorunsuz ve barışçıl dönemlerinden birini yaşadı Amerika halkı… Bill Clinton’un aksine George Bush’un sert, asabi tavrı, hırsı ve bu yöndeki politikaları neticesinde Körfez Savaşı yaşandı…
Mizah sanatını, yaşamında ve işinde ustalıkla kullananlardan biri de Yılmaz Özdil’dir. Usta gazetecinin birçok okuyucusunun olması ve yazılarının çok okunmasının en büyük sebeplerinden birinin, kaleminin gücünün keskin zekâsının yanı sıra, mizahtan ve mizah anlatımlardan geldiğine inanıyorum.
John Lenon’un, mizah gücüyle ilgili anlamlı sözlerini sizinle paylaşmak istiyorum.
Olay şiddet kullanımına dönüşmeye başladığı zaman, sistemin oyununa geliyorsunuz demektir. Düzen sizi kavgaya sokmak için kızdırmaya çalışacak, sakalınızı çekecek, yüzünüze fiske atacaktır. Çünkü siz bir kere şiddete başvurduktan sonra sizinle nasıl baş edeceklerini iyi bilirler. Nasıl baş edeceklerini bilmedikleri tek şey, şiddet dışı eylemler ve mizahtır.
Mizah sanatının gücü ve önemi, Gezi Parkı olayları sırasında da kendisini gösterdi. Gençlerin gündemdeki sözleri ve olayları güzel bir şekilde mizah ile harmanlamasıyla oluşturulmuş pankartlar; olaylar sırasında duyduğumuz, gördüğümüz ve hatta yaşadığımız acı durumların etkisinden bir parça sıyrılmamızı sağlayarak, hepimizi zaman zaman gülümsetti. Eylemcilerin kullandığı orantısız mizah sayesinde çoğu insan öfkesine yenik düşmedi ve barışçıl eylemlerine, zorlanmadan devam edebildi. Gezi Parkı’nda mizah gücü ve etkisi, gençlerin ve diğer eylemcilerin ruhunu dalga dalga sardı adeta.
“İnsanın özgürleşmesinin başlangıcı,
Otoriteye gülme ve onunla alay etme yeteneğidir…”
Christopher Hitchens
Gezi Parkı’nın mizah içeren sloganlarından bazıları
– “TOMA’yla sekiz gündür beraberiz, ciddi düşünüyoruz.”
-“TOMA’lara göğüs geren, işte benim Zeki Müren.”
– “Slogan bulamadım.” (Kocaman bir pankarta yazılmış olarak)
– “Çare Drogba.”
– “Tüp kaçağını çakmak yakarak kontrol eden bir milleti biber gazıyla korkutamazsınız.”
– “Bazılarının pahalı gaz maskeleri var, üzülüyoruz…”
– “Polis kardeş! Gerçekten gözlerimizi yaşartıyorsunuz…”
– “Sinirlenince çok güzel oluyorsun Türkiye.”
– “Bu biber gazı bir harika dostum…” (Buna bağlı olarak “biber gazı oley” ile “Oh biber!” de çıktı).
– “Ay resmen devrim…”
– “Sıkma demiyorum, hobi olarak yine sık.”
– “Gazı kes, öpüjem…”
– “Üç gündür yıkanamıyoruz, Toma gönderin!”
– “Gaza geldik.”
– “Biber gazı cildi güzelleştirir.”
– “Biberi bal eyledik, meydanları dar eyledik.”
– “Anamızı da aldık geldik.”
– “1. Geleneksel Gaz Festival’ine Hoş Geldiniz.”