İnsanlar kendi içlerinde var olan bütün zulmü, şiddeti bize yansıtıyorlar. Hem biz dâhil bütün canlılara vahşet uyguluyorlar, hem de bize vahşi diyorlar. Böylece rahatlıyorlar herhalde. Bu dürtüleri, duyguları içlerinden kopardıklarını zannediyorlar. Oysaki ben bile şu kısacık ömrümde bunun bir çözüm olmadığını görebildim.
Bugün hava ne kadar güzel böyle. Binlerce koku mest etti beni. Sürekli hoplayıp zıplamak istiyorum. Belki dışarı çıkarız, gezeriz. Böyle bir havada içeride kalmak yazık olur. İçerisi benim için bir şey ifade etmiyor. Dışarısı ise çıldırtıyor. Ben hep dışarıda olmalıyım aslında. İçeride ne işim var ki benim?
Ama Teoman’ın işi var. Bugün hiç arkadaşı da gelmiyor. Öyle bunaldım ki. Buna hayat mı denir? Benim tek başıma gezmeme de izin vermiyor. Hoş, ben de onsuz yapamam zaten. Benim bütün hayatım Teoman’dan ibaret. Onun kokusunu duymadığım bir gün nefes almış sayılmam. Hele de Sevim gittiğinden beri ona iyice düşkün oldum. O da bir gün beni terk eder diye öyle korkuyorum ki anlatamam. Ben bu dünyaya gözümü açtığımdan bu yana onlarla beraberim. Ben onların çocuğuyum.
Aynaya baktığımda ben tüylü vücudumla onlara hiç benzemiyorum ama kendimi insanlardan hiç de farklı görmüyorum. Bazen dışarı çıktığımızda kendime benzer canlılar görüyorum fakat hiç onlara ait hissetmiyorum kendimi. Bazıları da ellerine geçirse parçalayacaklar beni. Bir keresinde Teoman olmasa tam da öyle olacaktı hani. Benim onu korumam gerekirken o beni korudu. Ama ne yapayım, dedim ya farklı bir vücutta insan gibiyim ben…
[quote]Benim türüm gibi saldırgan değilim. Gerçi bazı insanlar da benim türümü hiç aratmıyor hani. Bazen televizyon izlerim. Oradaki insanların ellerine geçirdikleri silah adını verdikleri gereçlerle cinayet işlediklerini, katliam yaptıklarını görüyorum. Sonra da birbirlerine hakaret etmek istediklerinde bizim türün ismini kullanıyorlar. Oysaki türümüz yalnızca kendini koruma güdüsüyle tehlikedeyken saldırganlaşır.[/quote]
Ayrıca yine bizim türümüzden bazılarını karanlık bir odaya kapatıp yalnızca etle besliyorlarmış. Hiç sevgi göstermiyorlarmış onlara. Ondan sonra korkuyla beslenen bu zavallılar başkalarına saldırınca da hiç acımadan öldürüyorlar. İnsanları da kapatın bakalım doğduğundan itibaren karanlık bir odaya, hiç ilgilenmeyin, onlara ne olur sanıyorsunuz bu durumda?
[quote]Çocukları çok seviyorum, onlar da beni. Beni ne zaman görseler mutlu olurlar, benimle oynamak isterler. Kendimi onlara yakın hissediyorum. Benim oyun düşkünlüğümü bir tek onlar anlıyor, onlar paylaşıyorlar zaten. Herkes oyun oynamayı sevse dünya öyle şahane bir yer olurdu ki…[/quote]
İnsanları tanımak için koklamam lazım. Geçen gün o sevimli miniklerden birine iyice yaklaşmış kokluyordum. Annesi beni görünce dehşete kapıldı. Bana öyle nefretle baktı ki anlatamam, bağırarak beni kovdu oradan. Oysa biz o minikle ne de güzel anlaşıyorduk. Teoman ona açıklamaya çalışsa da dinlemedi. Minik oğluna da bağırıp çağırdı. Geçen gün de gene sudan bir şeye kızıp tartaklamıştı çocuğunu biraz. Annesi olduğu için yapabiliyormuş, öyle yorumda bulundu bazıları. Yani insanlar şiddet uygulayınca bir şey olmuyor, ben birine biraz yaklaşsam kıyamet kopuyor.
[quote]İnsanlar kendi içlerinde var olan bütün zulmü, şiddeti bize yansıtıyorlar. Hem biz dâhil bütün canlılara vahşet uyguluyorlar, hem de bize vahşi diyorlar. Böylece rahatlıyorlar herhalde. Bu dürtüleri, duyguları içlerinden kopardıklarını zannediyorlar. Oysaki ben bile şu kısacık ömrümde bunun bir çözüm olmadığını görebildim.[/quote]
Ben yine de tüm doğayı, canlıları sevdiğim gibi, insanları da seviyorum, çünkü yine şu kısacık ömrümde öğrendiğim başka bir şey de, en anlamlı şeyin sevgi olduğudur.
Benden şimdilik bu kadar. Teoman kapıya yöneldi, bana işaret etti. Dışarı çıkıyoruz galiba. Yaşasın, öyle mutlu oldum ki!