Tamamlanmış ve bitmiş olamaz. Bu haliyle kendi ırkını ve dünyayı tehdit ediyor. Diğer gezegenlerin kaderini de dünyaya benzetmek istiyor.
Yayılmacı ve tüketici! Yok, edici ve köleleştirici! Bir virüs gibi davranıyor ve bir virüs gibi yayılıyor. İnsani özellikleri henüz yapısına yerleşmiş değil. Gelip gidici düzensiz nöbetler gibi insani ama buna karşılık daimi olarak boyun eğdirici ve güç biriktirici! Güce yoğun ihtiyaç duyuyor. Irkı da dâhil olmak üzere her varlığı tehdit olarak görüyor. Güçle besleniyor, güçle yok ediyor ve güç ile her şeyi güçleştiriyor. İşin içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Nasıl bir virüs?
Bütün bunları nasıl yapıyor? Yalanı seviyor! Hiç yalan söylemeyen bir insan gördünüz mü? Eğer varsa bile bu sürümden değildir. Çünkü bu sürüm hala beta testini geçemedi. Temel ırk karakteristiğine uygun davranışlar sergileyemedi. Acılardan ve olumsuzluklardan duyguları emiyor ve bu sayede ruhsuz bireyler biriktiriyor ve tüm birikimlerini bir kumar masasında kaybedip kısırca dönmeye devam ediyor. Aradığının bir çıkış mı olduğunu zannediyorsunuz? Sadist olduğu kadarda mazoşist olamaz mı?
Peki niçin? Irkının diğer üyelerinin kendisi gibi olduğunun farkında ya da kendisinin diğerlerinden hiçbir farkının olmadığını biliyor. Basireti bu kadar açılmış durumda(!) Yaptığı diğer tüm basiretsizliklerini ise bireysel hak ve kendiliğinden doğan durum şartları olarak değerlendiriyor. Oysa güvensizliğin doğurduğu, hayatta kalma temel güdüsüyle yaşıyor ve çıkışın bireysel güçlenişte değil birlikte yükselişte olduğunu sezemiyor. Toplumsal temel program ancak bu kadar tüm toplumlar tarafından yanlış yorumlanıyor olabilir.
Oyunun kurallarını biliyor ve hiç hata yapmıyor. Öncelikle, oyundan ve oyunun kurallarından bahsedilmez. Oyun sorgulanamaz. Bir şeyleri fark etmek kesinlikle yasaktır. Farklı davranma hakkın yoktur. Farklı olanlar yok edilir. Yok edilemese bile hayat onlara zehir edilir. Bir şekilde etkisizleştirilir. Onlara tahammül edilemez. Onlar oyun bozuculardır.
Herkese bir şekilde bir yer verilecek. Deliler de unutulmayacak. Onlar kendi içinde sigorta görevi görecek. Sen delisin bunlara uyacaksın denilecek. Kabul ya da ret hakkı verilmeyecek. Mecburi bırakılacak. Çıkışı her zorlayan delilik koğuşuna kapatılacak ve böylece oyuncular her şeyi olağan sanacak. Şüphelenmeyecek ve şüphe ettirmeyecek. Şüphesiz bu hayat aynen olması gerektiği gibidir diyecek. Kendine hizmet temelli insani yaşayışı işte insan budur diye görecek.
Tüm hayatını şu ya da bu şekilde acılar içerisinde ve bitmek tükenmek bilmez istekler peşinde geçirmek zorunda oluşunu doğal yaşam olarak kabul ettikçe ne değişebilir? Kabul belli ve rıza ise kesin! Başka türlüsünü hem düşünemiyor hem de düşünmek yasak! Oyuna girişte mutlak rıza şartını yerine getiriyor. Her sızlanış oyun içi ve her davranış oyunun gereği. Gerçekte insanlık, hapishanede olduğunu bile fark edemeyen bir mahkûm gibi! Hapishane doğal yaşam gereği kabul edilirse, mahkûmiyet fark edilemez.