Yaşadığımız dünyada o kadar çok stres yaratan faktörle karşı karşıyayız ki! Teknoloji geliştikçe ve zaman ilerledikçe biz insanlar yaşamı, kendimiz için daha da karmaşık hale getirdik. Eski insanlar gibi “basit” yaşamayı unuttuk.
Modern dünyada, kendimizin yarattığı düşmanlarla savaşıyoruz. Bu savaştan dolayı her gün daha yorgunuz ve daha çok yıpranıyoruz.
İçsel öğelerden, manevi özelliklerden çok, dışsal etiketlere önem verilen 2000’li yıllarda; bizi biz yapan değerlerin en büyükleri maddesel özellikler olarak görülüyor. Değer olgusunda, içsel özellikler genellikle göz ardı edilerek; kişilere verilen değer de; okuduğu üniversite, bölümü, çalıştığı kurum, mesleği, aldığı maaş ve özellikle Türkiye’de yapmış olduğu evlilik gibi şeyler ön plana çıkıyor.
Günümüzde, insanların değer olarak atfettiği birçok şey; insanın sonradan sahip olduğu ve sonsuza kadar onunla kalacağının garantisi olmayan şeylerden oluşuyor ne yazık ki… İnsanlara, en çok maddi değerlere göre saygı duyulan günümüz dünyasında, sahip olduğumuz değerleri elimizde tutmaya devam etmek, onları korumak bile başlı başına bir sorun ve stres kaynağı oluyor insan için.
“Ya, bir gün işime son verilirse?”
“Eşim, beni aldatırsa?”
“Bir gün yalnız kalırsam? O zaman ne yaparım?”
Çalıştığımız iş değişebilir, maaşımız düşebilir, bize sosyal statü sağlayan evliliğimizin bitmesiyle prestijimizde bir azalma olabilir, işsiz kalabiliriz… Hayatımız, yalnızca birkaç gün içinde tamamen değişebilir! O yüzden, sahip olduğumuz maddesel değerler için sürekli kaygı duymanın ve korkmanın; olacak olanın “olmasına” engel teşkil etmeyeceği açıktır.
Uyandığımız andan itibaren, birçoğumuz için günlük hayat maratonu başlıyor. Bu koşturmanın dozajı, büyük şehirlerde yaşayanlar için daha da yüksek oluyor: işe yetişme telaşı, günlük iş stresi, iş yerindeki kaçınılmaz rekabet, sorumluluklarımız, evde, iş yerinde ve diğer sosyal ortamlarda kendini doğru ifade edebilme çabası…
Peki, stres karşısında elimiz kolumuz bağlı mıdır? Stresi yönetmek ve alt etmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yok mudur?
Şimdi gelin, hep birlikte stresi daha yakından tanıyalım.
Çince ‘de stres kelimesi tehlike ve fırsat kelimelerinin sembollerinin bir karışımıdır. Bu sembole göre her problem, çözümünü de kendi içinde saklamaktadır. Stres altında olduğunuz her an enerjinizi hem yıkıcı hem de yapıcı olarak kullanma potansiyeline sahipsiniz demektir.
Stres anında vücudun verdiği fiziksel tepkiler
Strese tepki; esas olarak fiziksel olduğu için stres anında vücudumuzda neler olduğunu bilmek önemlidir.
1- Stresin varlığını beyin algılar algılamaz, bedeninize adrenalin salgılanmaya başlar. Bu da birçok fiziksel değişiklikler ortaya çıkartır.
2- Göz bebekleri, göze daha çok ışık girmesi ve daha iyi görebilmek için büyür. Çünkü tehlike anında daha iyi görmeye gereksinim duyarız.
3- Midenize, ağız salgıları gitmemesi için ağzınız kurur.
4- Bunun sonucunda sindirim sisteminizin çalışması durur ve sindirim sistemindeki kan doğrudan kaslarınıza ve beyninize gider. Bu size, stres anında niçin midenizde kelebekler uçuşuyor gibi hissettiğinizi açıklar.
5- Harekete geçmenize hazırlık olarak boyun ve omuz kaslarınız gerilir. Gevşek kaslara göre, gerilmiş kaslarla atak yapmak çok daha kolaydır.
6- Kaslarınıza daha çok oksijen gitmesini sağlamak için nefes alışlarınız sıklaşır.
7- Kalbinizin atışı hızlanır ve kan basıncınız artar; böylece bedeninizin çeşitli bölümlerine daha çok kan ve oksijen gider.
8- Vücudunuzu normal ısıya döndürmek için daha çok terlersiniz. Vücudunuz ne kadar çok enerji yakarsa o kadar çok terlersiniz.
9- Karaciğeriniz, kaslara ani bir enerji akımı sağlamak için glikoz salgılar.
10- Kanı koyulaştırmak için dalağınız, depo etmiş olduğu kan hücrelerini serbestbırakır ve kan dolaşımına kimyasal maddeler salgılar. Bu işlem kanınızın normal zamankinden daha çabuk pıhtılaşmasını sağlar öyle ki, bir yeriniz yaralanınca kanama daha çabuk duracaktır. Ayrıca vücudunuzun mikrop kapmaya karşı dayanıklılığı artacaktır.
Her gün karşılaştığımız birçok durumda beynimizdeki hipotalamus, diğer bir deyişle “stres merkezi” harekete geçmekte, yukarıda belirtilen fiziksel değişiklikleri oluşturmaktadır. Trafik sıkışıklığında veya öfkeli bir patron karşısında, atalarımızın vahşi bir hayvan karşısında göstermiş olduğu tepkilerin aynısını göstermekteyiz.
Fakat modern dünyada bu tepkilerin yanlış yönetilmesi yüzünden bir bedel ödemekteyiz. Ya dövüşmeyi ya da kaçmayı seçen ilk insanlardan farklı olarak biz, günümüzde stres yaratan olaylara karşı doğrudan tepkimizi göstermeyip içimize atarız. İçimize attığımız tüm bu duygular, bize çoğunlukla fiziksel ve hatta ruhsal hastalıklar olarak geri döner.
Stres Belirtileri ve Stres Yönetimi
Bir problemi tanımlayabilmek ve sorunun farkında olmak, çözüm için atılacak ilk önemli adımdır. Şimdi stres belirtilerine çok boyutlu olarak bakalım.
Strese karşı verdiğiniz tepki, birçok faktöre bağlıdır:
1) Birincisi; kuvvetli ve sağlıklı bir genetik yapınızın olması sizi strese karşı daha dayanıklı yapacaktır. Kalıtsal fiziksel özellikleriniz konusunda şu an yapabileceğiniz fazla bir şey yoktur.
2) İkinci büyük faktör, ailenin örnek olarak alınmasıdır. Ailenizin stresle baş etme yolu bilerek ya da bilmeyerek sizin günlük sıkıntılarla baş etme şeklinizi etkilemektedir. Biz ailemizin bire bir kopyası olmamamıza rağmen, onların kişiliklerinden ve tutumlarından etkilenmekteyiz. Örneğin; eğer siz çocukken, bir şeyler kırıldığı zaman ya da yemek yandığı zaman evde kavga edildiğini görmüşseniz, ileride aynı durumla karşılaşınca, sizin de aynı şekilde kavga etme ihtimaliniz yüksektir.
3) Üçüncüsü, sizin kültürel yapınızın ve eğitiminizin bir yan ürünü olarak şu andaki tutumunuz, beklentileriniz ve inanç sisteminiz, stres yapan etkenlere karşı davranışı etkileyecektir.
Ruhsal stres belirtileri
• İçteki boşluk duygusu
• Affedememe ve kin duyma
• Hayatın anlamının yitirilmesi
• Yönünüzün kaybolması
• Suçluluk duygusu
• Diğer insanlara öfkelenme
Sosyal stres belirtileri
• İnsanlardan kendini soyutlamak
• Acı duymak ve gücenmek
• Ben merkezli olmak
• Yalnızlık duygusu
• Geriye çekilme veya pasifleşme
• Hoşgörülü olamamak
• İnsanlarla ilişki kuramamak
Duygusal stres belirtileri
• Sık sık değişen duygular
• Huzursuzluk
• Depresyon
• Üzüntü
• Soğukluk
• Sık sık kâbus görmek
• Sakinleşememek
• Ümitsizlik duygusu
• Sık sık ağlamak
• Sinirsel gülme krizlerinin yaşanması
• Hayata karşı heyecansızlık ve isteksizlik
• Hastalık kuruntuları
Zihinsel stres belirtileri
• Hafıza kayıplarının yaşanması ve unutkanlık
• Düşüncelerin zihne hücum etmesi
• Konsantrasyonda güçlük çekilmesi
• Can sıkıntısı
• Sık sık bencilce konuşmalar yapılması
• Karar vermede zorlanmak
• Kafa karışıklığı
• Karamsarlık
• Fobiler
• İntihar etme düşünceleri
Fiziksel stres belirtileri
• Kalp çarpıntısı
• Kabızlık
• Titreme
• Kulak çınlaması
• Sırt ağrısı
• Göğüs ağrısı
• Kalp spazmı
• Kas gerilmesi
• Ellerin ve ayakların buz kesmesi
• Deri hastalığı
• Ani kilo değişiklikleri
• Kronik yorgunluk
• Uykusuzluk
• Baş ağrıları
• Sekse karşı isteksizlik
• Alkol ve sigara içiminde artış
• Hazımsızlık
• Alerjiler
• Ülser
• Aşırı terleme
• Sık sık adet görmek
• Baş dönmesi ve bayılma
Sizi etkileyen genel stres belirtilerini tanımladıktan sonra, şimdi 2. aşamaya geçebiliriz. Kendi kendinize, bu belirtileri ne zaman yaşamış/ yaşıyor olduğunuzu sorun. Zor bir proje üzerinde çalışırken hiç dar boğaza düştünüz mü? Ailenizle tartıştıktan sonra depresyona girdiniz mi? Veya suçluluk duygusuna kapıldınız mı? Stres yaratan durumları ve olayları belirledikten sonra bu olaylara ve durumlara karşı, daha önceki tepkilerinizden farklı bir tepki göstermeyi deneyebilirsiniz.
Strese Karşı Gösterilen Tepki
Birçok insan stresin; başkaları ya da bazı olaylar tarafından, kendilerine yapılanlardan ötürü oluştuğunu düşünür. Gerçekteyse stres; bizim aşırı duygularımız, isteklerimiz ve beklentilerimiz sonucunda ortaya çıkan durumlara karşı, bizim gösterdiğimiz tepkilerdir.
Stresin değerlendirilmesi; strese karşı sizin tutumunuzu, inançlarınızı ve beklentilerinizi kapsamaktadır. Düşünceleriniz ve davranışlarınız, hayatınız üzerinde büyük etkilere sahiptir. Bu, elbette stres olmak sizin hatanızdır demek değildir. Ancak, hayatınıza büyük çapta etki eden düşüncelerinizden ve davranışlarınızdan siz sorumlusunuz. Düşüncelerinizi, davranışlarınızı kontrol etmek ve onları yönetmek sadece sizin elinizdedir. Örneğin: Bir insan size “aptal” diyecek olsa, bundan ötürü kızgın olma ya da aşırı gücenme kararını verecek olan sizsiniz.
İşe, düşüncelerinizin sorumluluğunu almakla başlayın. Size olanları kontrol etme olanağına çoğunlukla sahip olmadığınızı, yalnızca bunlara karşı nasıl davranacağınızın size kalmış olduğunu ve bu davranışlardan sizin sorumlu olduğunuzu unutmayın. Olaylara karşı tepkilerinizi kontrol altında tutun. Kızgın olduğunuzda ve başınız ağrıdığında, bu kızgınlık ve ağrıdan önce ne düşünmekte olduğunuzun farkında olun ve hatta bunu bir yere not edin.
“Beni kızdırıyorsun” diyen bir insan şu gerçeği unutmaktadır; bir insanın, başka bir insanın duygularını yaratması olanaksızdır. Kendi duygularımızı kendimiz yaratırız. “Sen, bende şu duyguları yarattın” demek doğru değildir. Gerçekte; “Sen bana şunu söylediğinde veya şunu yaptığında, ben şunları hissettim…” demek daha doğru olacaktır. Kendi göstermiş olduğunuz tepkilerle, başkalarının davranışlarını birbirine karıştırmayın.
Beklenmeyen stres faktörlerinin hepsinde ortak nokta; bunların, bizim kontrolümüz dışında olmasıdır. Bir insanın kaderi, kendisinin kontrolü dışında gibi gözükmektedir. Yaşamın içinde, stres altında kalmamızın ve bunlarla mücadele etmemizin esas nedeni bizlerin, hiç olmazsa bir dereceye kadar hayatımızı kontrol etmeyi istememizdir. Bu yüzden aşırı kontrolcü kişilerin daha çok stres olması ve bundan daha fazla etkilenmesi mümkündür.
Olaylar karşısında her zamanki verdiğimiz tepkilerden farklı olarak; kendi fiziksel, ruhsal sağlığımız için olayları ve hatta kişileri gözümüzde fazla büyütmemeliyiz. Hepimiz zaman zaman zor durumlarla karşılaşıp, bunlardan etkileniriz. İnsanların da zaman zaman hatalar yapabileceğini, zor zamanlar yaşıyor olabileceğini kabul etmeliyiz. Kişilere, olaylara karşı hoşgörülü olup, bazı şeyleri çok büyütmeden sakin kalabilmek ve güçlü durabilmek en çok bize fayda sağlayacaktır.
Arthur Rowshan’ın Stres Yönetimi kitabından alıntılanmıştır.
Stresi Yenmede Etkili Yöntemler
Stresi yenmede etkili olacak yöntemleri şöyle sıralayabiliriz: Çözümleyemediğimiz olaylar ve kişilerle ilgili birçok konuyu Tanrı’nın bilgeliğine bırakabiliriz. Olayların en iyi şekilde çözümlenebilmesi için duayla, Tanrısal bilgelik isteyebilir ve var olan hayatımız, sahip olduklarımız için Tanrı’ya şükretmeyi bir alışkanlık haline getirebiliriz. Zihnimizi kontrol altına alabilmek ve zihinsel olarak sakinleşebilmek için günde yirmi dakika meditasyon yapmak bizi daha sakin ve huzurlu yapacaktır. İçimizde, sevgi uyandıracak şeylerle ruhumuzu besleyebiliriz. Bu güzel bir film izlemek, etkileyici bir kitap okumak, evde hayvan ya da bitki beslemek ya da çocuklarla oynamak olabilir.
İnsanlara ve hayata dair daha sevgi dolu kaldıkça, olayları ve insanları bağışlama yönümüz kendiliğinden gelişir. Geçmişten günümüze beslemiş ve büyütmüş olduğumuz öfkeleri, dargınlıkları bağışlamamız sayesinde, ruhsal gelişimimiz ve ruhsal sağlığımız olumlu yönde etkilenir. Olaylara karşı pozitif bakış açısıyla bakabilmek, strese karşı bizde ruhsal doping etkisi yapacaktır. Zaman yönetimi konusunda ustalaşmak, stresimizi önemli oranda azaltacaktır. Mizah yönümüzü geliştirmek ve olaylara mizahi bakışla bakabilmek, strese karşı bizi daha güçlü kılacaktır. İnsanlarla açık iletişim kurmak, kişilerle bir sorun veya yanlış anlaşılma yaşandığında hemen konuşarak, uzlaşmaya varabilmek; bizi öfke, suçluluk, kızgınlık, gücenme gibi negatif duygulardan ve onların yaratacağı stresten koruyacaktır.
Hayat nehrinde ahenkle, uyumla, sevgiyle, beklentilerimizden, hırslarımızdan ve egolarımızdan sıyrılmış olarak aktığımızda hayat; bizim için mücadele olmaktan çıkıp, keyif aldığımız bir deneyim ve öğrenme yeri haline gelecektir.
Unutmayın, yaşamınıza dahil olacak her şey verdiğiniz tepkiler ve bakış açınızın sonucuna göre şekillenecektir. Yaşamınızı daha güzel yapmak ya da yapmamak tamamen sizin elinizde…