Gizli kameraların ya da şu daha doğru bir ifade olacak; genel olarak yaşam alanında kameraların olmasına karşıyım. Bazen, hani özgürlük, başkalarının alanına girince kısıtlanıyor ya; ben de kameralar varken tüm özgürlüğümün kısıtlandığını ve dolayısıyla tavrımın ona göre meyve verdiğini hissediyorum.
Olumsuz etkisini konuşacağımız kameraların, ‘olumlu yönleri de var’ diyerek bana kameraları savunanlar, sizin için küçük hırsızlıkları ve özel gün çekimlerini ayrı bir tarafa koyuyorum. Ne de olsa, teknolojik aletler doğru kullanıldığında fayda sağlar, haklısınız. Şahsen bir haberde mikseri vibratör gibi kullanan bir kadının acıklı durumunu okumuştum. Neyse; başımıza gelen aptal olaylara başkalarının gülmesi ve onları sosyal medyada paylaşması ne kadar doğru kullanım yine de bilemiyorum. Konumuza dönelim.
Özel hayat kavramına karşı gelen, uygulamalar ve bunların etkisi bu günlerde daha sıkça karşılaştığımız bir durum. Gün geçtikçe engellenen ve sansürlenen bir gençlik var. Bu gençlik ve özgürlük kuşak farkına takılmadan engellendi ve sansürlendi. Gerek doğru gerekse yanlış olan uygulamalar, egoyu arka plana iterek ‘biz’ olmayı gündeme getirdi.
[quote]Özgürlüğümüz parklara girememekle mi kısıtlandı? Hayır. Peki özgürlüğümüz internetimize sansür uygulayarak mı kısıtlandı? Hayır. Özgürlüğümüz…[/quote]
(Özgürlüğümüzün ilk olarak ne zaman kısıtlandığını size yazının sonunda söyleyeceğim).

İşte tam da bu anda; özgürlüğümüz burada kısıtlandı. Bizim özgürlüğümüz yıllarca peşinden koştuğumuz hırsızlar yüzünden, karnı tok, komşusu aç yatanlar yüzünden, sevgiyi yeşilliklerde ($) arayıp gerekirse kanını bile satanlar yüzünden, aslında kısaca yanlış kişi ya da kurumlara güvenmemiz yüzünden özgürlüklerimiz kısıtlandı.
[quote]Sansürsüz Internet için gerçek kavramı altında salt özgürlük için güvendiğimiz, peşinden gittiğimiz ve bizim şekillendirdiğimiz kişi ya da kurumlara dikkat! Altını çiziyorum bu yazının zamanı seçimlere yaklaştığımız günler bakımından; Manidar.[/quote]


