Kendisine İsim Bulunamayan Yazı

Gerçeğe ulaşma yolunda; olağanüstü bir gayretle, olağan ve olağandışı her yöntem ve tekniği kullanmasına rağmen bir arpa boyu yol gittiğini düşünen yüce ruhlar yanılıyorlar!

Gidilen yol zanlara göre az görünmesine rağmen hakikatte oldukça ileridedir. Çabanın büyüklüğü mesafenin ölçüsüdür. Zanlar ölçü olamaz. Büyük çaba büyük ilerlemedir. Büyük zan ise büyük hata! Küçük zan zaten hata!


aydınlık

Eğer bir arzu ise gerçekleşmez. Eğer bir heves ise zaman kaybettirme konusunda çok işe yarar. Ancak ve ısrarla yine ancak mutlak bir inançla mümkündür. Kolay olmadığı için gizlenip saklanmıştır. Açıkta olan bulunamaz. Çünkü bulunmuştur. Çünkü apaçıktır. Apaçık olanların çoğu da değiştirilmiş ve yönlendirilmiştir. Mayın tarlasından pek farkı olmayan bu yalan dünyada yapılabilecek en zor işe hoş geldiniz!

Zoru gerçekle olanın iflahı da imkansızdır. İflah olmaz bir şaşmaz inançtan bahsediyorum. Gözü kara arayıcıların gözü pek tiryakiliğidir bu! İlk sigarayı içmek gibi. Bir kere merak etmeye görün. Artık kurtulamazsınız. Gerçekler adına ruhunuzdan yeniden doğar, aklınızla yaşar ve büyük mücadelenin vermiş olduğu bahtiyarlıkla da ölüp gidersiniz.

Peki sonunda neye yada nereye ulaşacağım? Saptırıcı ve yoldan çıkarıcı şeytan soru budur! Sonunda neye yada nereye ulaşacağını bilseydin eğer bildiğin şeyi niçin aradığını neden bilmediğini akabinde soracaktın ve bu şekilde yoldan hemen ayıklanacaktın. Bildiklerini arayanlar aramaya devam etsinler. Bilinmeyeni arayanlar ise emin ve sağlam adımlarla ilerlesinler. Daha yola girerken ilk çelme soru ile yoldan çıkanlar demek ki yola falan girmek istemiyorlar. Ancak zihinsel ve entelektüel geçici bir tatmin peşindeler. Kalıcı değiller. Bir soruluk ömür bu!

Sonunda neye yada nereye mi ulaşacaklar? Bilmediklerine! Hafızaları tamamen silinmiş olarak doğan insanlık ırkı hakkında bir şey fark ettim sanki! Merakları da tamamen kazınmış olarak doğuyor gibiler. Arı kovanında geçen kırk yılın ardından kırk bin zehirle zihni ateşler içinde kıvrandırılmış ruhların geçirdiği çile hayatı hala devam ediyor. Çile korkunçtur! Rahat insanlar ve rahata alışmış olanlar ve rahatın peşinde koşanlar işte size cıs yolu!

İflah olmaz deliler koğuşuna davet mektubu sizden size gelir! Bir yol tutar gidersiniz her halükarda delilikten vazgeçmezsiniz. Aşk bu! Sevmişsinizdir bir kere. Aşk bu! İhaneti imkansız, acısı büyük ve sevinci muhteşem! Aşk Bu!


Zannedildiği gibi değil. Zannedilmediği gibi! Çiçek, böcek ve lay lay lom değil! Aslında umulanların dışında. Aslında umulmadık şekilde! Yine aslında hiç umulduğu gibi değil. Aslında umulmadık ve aniden tepeye çöken bir balyoz gibi. Aslında Hiçbir şey gibi değil. Aslında her şeyin birliği! Aslında Bir den başka bir şey değil.

Her türlü duyguda beraberinde, kol kola ve el ele. Duyguların kardeşliği zihnin rahatlığıdır. Birbiri ile geçinemeyen duygularınız var ise eğer bu zihnin rahatsızlığıdır. Duygular kaş gibi değil ki alınsın. Günah değil ki saklanılsın. Ayıp değil ki yaşanılmasın! Duygularımız ile bizler, bizleriz! Sakın sınıflandırılmasın. Kötü duygular, iyi duygular, cıs duygular, sakıncalı duygular, zararsız olanlar, istihbari olanlar, anlaşılamayanlar. Top yekun el ele hepsi bizler için bizlere! Üvey duygu barındırmayın içinizde! Hepsi özel ve hepsi biziz. Duygularımızla; ayırmadan, sınıflandırmadan, derecelendirmeye tabi tutmadan bir olarak ömür geçirmeliyiz.

Nerde kalmıştık? Hatırladım! Peki ellerine ne geçecek değil mi? Hiçbir şey geçmeyecek! Diğer yollardan bir farkı yok. Zaten ele bir şey geçmiyor. Buda aynı! Bunda da ele bir şey geçmiyor. Bunda zihne ve ruha bir şey geçiyor. Bir şey! O şey seziliyor ve peşinden gidiliyor. Sadece seziliyor. Ne olduğu bilinmiyor. Büyük dinamizmin kaynağı da bu oluyor! Güneşe göç eden insanlıktan sonra yeryüzünde kalmış olan tek bir ruh gibi bir hisle başlıyor her şey! Unutulmadı. Kendisi gitmedi çünkü. Gönüllü dünya bekçisi oldu! Eline bir şey geçmedi evet. Sermaye sorusuna kapitalist yanıt. Eline bir şeyin geçmesini amaç edinenlerin gireceği en yanlış yol olur. Elde var sıfır çünkü. Baştan garantili sıfır el! Zihin ve ruh sermayedarları için ise en akıllıca olanı! Ruhsal ve zihinsel kapitalizm manifestosuna göre zihni ve ruhu zenginleştirmek yani sermaye ağası yapmak için bire bir! Çoğunluklada materyalist sermayeyi büyük oranda elden çıkarmaya da oldukça meyilli bir bir ruhsal burjuvazi!J

Yeryüzünün varolduğu o doğum gününden beridir insanlığın büyük bir dirençle reddettiği büyük akıl oluşumuna doğru küçücük adımlarla bile olsa yönelen tüm büyük şuurlara selam olsun! Adımın küçüklüğü önemli değildir. Adım atmak yönelişin büyüklüğüdür. Çünkü bilmek çaba ve faaliyet gerektirir ve sonunda bizlere kesinliği verir. Bunun için sorular kapısından koşar adım içeriye girmek gerekir. Soru sormak çok akıllıcadır. Bizleri bilmeye ulaştıracaktır.

Aşağı yukarı ortalama bir yaşa sahip her insanın bir şekilde sezdiği ama üzerine bir türlü gitmediği ve derinden derine içini kemiren bir şeyler olmalı. Bu dünyada bir şeyler farklı gidiyor. Bir şeyler olması gerektiği gibi değil. Bir şeyler hep sır örtüleriyle gizlenmiş ve yine bir şeyler var. Düşünmen bile engelleniyor. Evet bir şeyler oluyor ve bitiyor bu dünyada. Sezmek bile psişik koruma sağlar. Sezgisel insanlar daha temkinlidir. Çünkü koruyucu olan sadece ve sadece “bilgi”dir.

Fiziksel olana dayalı ve sonrasında akılları baştan alıcı bir travma yaratan hormonal aşklarla bütün bir aşk serüveni boyunca acı çekip duracağımıza “bilgiye” ve “akla” aşık olalım daha iyidir. Hormonların yüceltilmesindense bilgi yüceltilsin ve akıl ile aşkın bilginin gönül nikahı kıyılıp bütün bir insanlık buna şahit gösterilsin. Olası işlerle olmazlar bile olur ve eğer niyetlerimiz keşif üzere ise aklın tahtı yeryüzüne kurulur ve bilir insan bilinmez gerçeği ve anlar insan aklın vardırdığı biricik “birliği”. Aklın yolu “bir”dir. “Bir” ise aklın ta kendisidir.


Yazar: Türker ERCAN  Sayı 70  Temmuz 2011


Türker Ercan
Türker Ercan, 1 Haziran 1972 doğumlu. Öğrenciliği hiç bırakmayan bir öğretmen. Uzakdoğu sporları ile uğraştı. Felsefe, psikoloji, parapsikoloji konularında ve mantık alanında uzun yıllar araştırmalar yaptı.