Kulağınıza tuhaf mı geldi? Sorunlar, yaşamın olmazsa olmazlarıdır aslında. Kimimiz gözardı eder, kimimiz çözüm arar; fakat bir türlü istenen sonuca ulaşamayız. Oysa tüm sorunlarımızın kendimizi duygusal olarak ifade edememekten kaynaklandığının kaçımız farkındayız?
Bir yazar olan Michael Michalko tüm sorunlarımızı aşmamıza yardımcı olacak bazı öneriler sunuyor. Gelin bu yöntemlere birlikte göz atalım.
Sorunumuzu önce bir cümle ile, sonra sadece tek bir sözcük ile tanımlıyoruz.
Bu sözcüğün eş anlamlılarını buluyoruz.
İçlerinden birini seçip sözlükteki karşılığına bakıyoruz.
Bu anlam üzerinde yoğunlaşıyoruz. Neler düşündürüyor?
Henüz bir yere varamamış isek şöyle devam ediyoruz;
Sorunumuzla bağlantılı olan zıt anlamlı sözcükleri buluyoruz.
Bu sözcükleri bir kağıda not alıyoruz ve yüksek sesle, bir kaç kez okuyoruz.
Hangi sözcük duygusal tepkime vermemize neden oldu?
Sorunumuzun tam da zıddı olan bu durum aslında olması gereken duygu halimizi belirleyecektir. Şimdi de bizimle tam ters duygu durumunda olan kişilerin verdikleri tepkileri gözlemleyelim. Belki de olayları farklı bir açıdan görmemize yardımcı olacaklar.
Peki ya içinde bulunduğumuz bu durum, kendimizin değil de bir arkadaşımızın başına gelseydi, ona neler söylerdik?
Farklı bir teknik de, bir çocuk gibi düşünmeye çalışmak.
“Eğer sorunum bir insan olsaydı nasıl bir görüntüsü ve karakteri olurdu?” Bu insanın resmini çizmeyi deneyebiliriz. Daha da ötesi, böyle bir kişi ile arkadaşça konuştuğumuzu hayal edebiliriz.
Einstein’e göre ise tüm sorunlarımız manadaki mükemmelliğe ulaşmaya çalışırken davranışlarımızın eksik olmasından kaynaklanmakta.
Sorunu oluştuğu zamandaki tutumumuzla çözemeyeceğimiz için farklı bakış açılarını görebilmemiz önemli. Bunun için önerilen bir diğer yöntem de; sorunu farklı kişilerin rollerini oynayarak nasıl ele alacağımızı belirlememiz. Örneğin bir yazar, bir çiftçi, ya da bir avukat olsaydım olayı nasıl ifade ederdim sorusuna cevap arayarak.
Sorunlarımıza yapıcı çözümler aradığımız ve objektif kalabildiğimiz sürece bunlardan fazlaca etkilenmeden yola devam ederek huzura kavuşmamızın mümkün olduğunu unutmayalım. Yaşamdaki en büyük başarımız sorun çözme becerimizi geliştirerek mutlu olmayı başarabilmemizdir. Mutlu olmak ise evrenin bize sunduğu en güzel hediyedir.