Yaşam niçin var? Ben neden buradayım?

Var olduğumu bilmek için var yaşam. Beni bilmek için, sevgiyi yaşamak için! Deneyim bilmektir. Deneyerek öğrenir insan.  Gönül gözü açık insan için artık uyku bitmiştir. Uyanan insan, Ben kimim?  Ne yapıyorum? Niçin buradayım? Sorularını sormaya, cevaplar aramaya başlar. Ve uzun bir yolculuğa çıkar.

mevlana-ve-ney

Bu yolculuk içseldir. Sevgi dolu, coşkulu, öğrenmek ve öğretmek dolu, paylaşım dolu.

İçinde bu yolculuğa çıkan insana, içsel gelişimiyle paralel dünya deneyimleri gelecektir. Uyanan insan tanrısal zekasına uyanmıştır. Beyin her an aktive olur bu yolculukta. Açılım her olayla, her yansımayla tetiklenir.

Katalizörler vardır kişi için. Katalizör kişiler, katalizör olaylar… Tetikleyicilerdir onlar. Kişiye kendini gösterirler. En derine gitmek, kendine gitmek için seçer insan onları. Bazıları negatif yüklü, bazıları da pozitif yüklüdür. Bu iki kutbu da yaşar,  iki kutbu yaşayıp, içsel dengeyi bulabilir… İnsanları ve yaşadığı deneyimleri her an sorgulamaya başlar; yaşarken seyreden, izleyen, tanık olan içindeki Ben’i bulur. İçindeki Ben, sadece izler, seyreder. Kişi ne yaparsa yapsın yargısızca izler. İçindeki Ben’i bulan kişi yaşama o pencereden, o gözden bakmaya başlar. Düşüncelerini izler, öfkesini, tepkisini, hareketlerini, kıskançlığını, nefreti, kibrini, korkuyu vs. Tüm bunları yaşarken, bu duyguların üzerine çıkar, dünyanın çekimine kapılmadan, her şeyi, gelişimine açılan olaylar silsilesi olarak görmeye başlar. Duygulardaki manadır aslolan.


Tanrısal zekasına uyanan insan, bedeninin mucizevi bir araç olduğunu bilir ve bu araca en iyi şekilde bakar. Bedeninin sağlıklı, veya hasta, enerji dolu veya yorgun olması, ruhsallığının o anki dışa yansımasıdır. İçindeki mananın farkına varan kişi için, bunlar olağan yaşam halleri, geçici hallerdir.

İyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlıştaki tekliği idrak eder. Zıtlar, kıyas etmek ve birliğe ulaşmak içindir. Hepsinin bilmek için yaşam oyunları olduğunun bilincine varır kişi. Dünyada yaşarken, dünyanın dualitesine kapılmaz. Anlık düşüşler yaşasa da, bu düşmeler, daha ileriye gitmek için itici güç, katalizördür onun için. Kurallar kısıtlayıcıdır ve insanı kısırlaştırır, bu sebeple insan aklını, tefekkür (derin düşünce) yaparak kullanır bu farkındalıkta.


Mükemmeliyet duygusuna kapılan insan, oyuna kendini kaptırır. Farkında olan için her şey şu haliyle zaten mükemmeldir. O büyük yaratıcının yanında mükemmellik sadece bir illüzyondur.

Kalbinin içindeki sesin, düşüncenin, ışığın muhteşemliğine uyanan insan, o merkezden duyar, görür, konuşur, düşünür olur. Dünyada bir yaşamdadır, düşüşler yaşar… Bazen bir tek andadır uyanış; ‘bu ben miyim, ne yapıyorum şu an burada?’ der, aynaya bakar; tozlarından silkelenir, ayağa kalkar bir kez daha, bir kez daha farkına varır yaşamın. Zihinden kalbe gider düşünceleri, kalpten evrene yayılır…

Bu kalp, akılla evlidir. Orası tanrısallığın mekanıdır. İnsanın mabedi, aşkın evi… İnsan bedeninin, ruhunun ve bilincinin farkına vardığında, yaşamı başka bir boyuttan yaşamaya başlar. Başka bir pencereden bakar yaşama. Aynı dünyadadır yine, manzara değişmiştir sadece. Bir anlık farkındalık için bile olsa tüm deneyim; her şeye değer bir yaşamdır bu tek an… İçinden sevincin kahkahaları yükselir. Eşsiz güzellikte bir müzik tüm evreni doldurur. Bu eşsiz müziği duyan insan, herkesin duyması için bir ney misali, o müziğe araç olur.


Kalbinin içindeki sesin, düşüncenin, ışığın muhteşemliğini bilen insan, o merkezden duyar, görür, konuşur, düşünür olur. Dünyada bir yaşamdadır, düşüşler yaşar. Farkına varır, silkelenir tozlarından, ayağa kalkar bir kez daha. Zihinden kalbe gider düşünceleri… Bu kalp, akılla evlidir artık. Orası tanrısallığın mekanıdır. İnsanın mabedi, aşkın evi… İnsan bedeninin ve ruhunun ve bilincinin farkına vardığında, yaşamı başka bir boyuttan yaşamaya başlar. Başka bir pencereden bakar. Aynı dünyadadır ama manzara değişmiştir. İçinden her durumda sevincin kahkahaları yükselir. Eşsiz güzellikte bir müzik tüm evreni doldurur. Ve bu eşsiz müziği duyan insan, herkesin duyması için bir ney misali, o müziğe araç olur.

Düşünmenin bedelini ödeyen düşünürler


Hale Karaarslan
İndigo Dergisi’nde Yazı İşleri Müdürü ve Yayıncı olarak görev yapıyor. İndigo Dergisi’ni kendisi ve yazarlar için bir okul olarak görüyor. Yaşama ve insana dair pek çok şey öğrenerek, yürekleri sonsuz güzellikle çarpan bir sevgi ailesinin içinde her gün biraz daha maskelerinden arınarak, özünü, kendi olanı buluyor. İki harika çocuğunun öğretmenliğinde ve eşinin her konuda kendisini destekleyen sevgisi eşliğinde öğrenmeye devam ediyor. İstanbul ve Marmaris'te yaşıyor.