30 Mart Yerel Seçim Sonuçları Analizi

Kasetlerin, iddiaların ve gergin seçim atmosferinin sonunda 30 Mart geldi ve Türk Halkı yerel seçimler için sandık başına gitti. 17 Aralık’ta başlayan operasyonlar ve yansımaları ile beraber bu seçim, yerel seçimden çok daha öte bir anlam taşımaya başlamıştı. 

Genel seçim havasında süren yerel seçim kampanyaları oldukça sert geçti ve bir tarafta hırsızlık ve yolsuzluk, bir tarafta ise kumpas ve paralel yapı iddiaları arasında yaklaşık elli iki milyon seçmen oy kullandı.


genel seçim yerel seçim oy seçmen ysk

İktidar Açısından Sonuçlar

17 Aralık operasyonları ile dört bakan hakkında birçok iddianın ayyuka çıktığı ve fezlekelerin hazırlandığı bir süreç yaşandı. Hangisinin montaj olup olmadığının bunca zamana rağmen ortaya konulamadığı ses kayıtlarında akıl almaz diyaloglar duyuldu. Ayakkabı kutuları, para kasaları, saatler ortalıklara döküldü. Twitter kapatıldı. Suriye ile ilgili Dışişleri Bakanlığı’nın dinlendiği kayıt yayınlandı, sonrasında YouTube da kapatıldı. Tüm bunlara karşı İktidar, kendilerine kumpas yapıldığını ve paralel yapı tezini ortaya sürdü. Gelişmiş bir toplumda bu iddiaların sadece onda biri dahi ileri sürülmüş olsa düşmesi gereken kabine, tam tersi milli iradeye karşı eski dostu yeni düşman ilan etti. Seçim süreci adeta sadece rakip siyasi partilere karşı değil, cemaatin de içinde olduğu topyekün bir cepheye karşı yürütüldü.

Tüm bunların ekseninde süren ve toplumun ciddi kutuplaşmasına varan yerel seçim süreci sonucunda Ak Parti, ülke genelinde % 45 seviyesinde bir oy oranına sahip oldu. Ciddi bir başarı… Neye göre derseniz? Bir kere 2009 yerel seçimlerinde alınmış olan % 38 civarı oy oranının üzerine çıkılmış oldu. Sadece oy oranları değil, sahip oldukları il sayısı da arttı. Bunun da ötesinde kendileri hakkındaki tüm yıpratıcı iddia ve ithamlara rağmen oy seviyeleri beklentilerin üzerinde gerçekleşti.

Bu seçimin Sayın Tayyip Erdoğan için bir tür güvenoylaması havasında geçtiğinin de altı çizilirse sonuçtaki başarıda en büyük payın kendi kişisel başarısı olduğunu da belirtmek gerekecektir.

CHP Ne Yaptı?

Yerel seçim sonuçlarına CHP açısından bakacak olursak, beklenen başarının sağlanamadığı ortadadır. Yine olmadı… Oy yüzdeleri, 2009 yerel seçimleri ile 2012 genel seçimlerinin birkaç puan üzerinde gerçekleşmişse de, CHP tabanının beklentisi karşılanamamıştır. İktidarın bu kadar yıprandığı, bakanlarının istifa ettirildiği bir seçim sürecinde dahi CHP, %30 oy oranını görememiştir. CHP, hangi seçimde % 30 seviyelerini aşacak da, iktidar hedefinden bahsetmiş olacak, bu artık tartışmaya açık bir konudur. Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu’nun da kendisini gözden geçirmesine ihtiyaç doğmuştur. Zira önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçimin altından kalkmasına dair ışık bu sonuçlarla azalmıştır.

CHP’nin bu seçimdeki en olumlu yönü ise Ankara’da oylarını arttırması, arttırmakla kalmayıp Ak Parti’yi ciddi derecede zorlaması oldu. Sayın Mansur Yavaş gibi muhafazakar kesimlerden de oy alabilecek bir kişinin aday gösterilmesi stratejik bir başarı olsa da, aynı şey İstanbul için beklenen etkiyi yaratmadı. Bir önceki yerel seçimlerde CHP’nin İstanbul’daki oyu %37’den sadece yaklaşık üç puan civarında artış gösterdi. Sayın Sarıgül’ün hem cemaatin desteğini aldığı iddiaları, hem de hükümetin bu kadar yıprandığı bir konjonktüre rağmen istenen patlamayı yapamadığı görülüyor. CHP, kıyı partisi imajını bu seçimde de yıkamamış oldu. Zaten doğu ve güneydoğuda yine yoktular… Ayrıca Edirne, Kırklareli, Trabzon ve Bilecik gibi kentlerde ise oylarının ciddi oranda düştüğünü belirtmeliyiz.

Ak Parti ile CHP arasındaki 2009 yerel seçim sonuçlarına göre fark, yaklaşık 15 puan kadardı. 30 Mart’ta ise bu farkın artmış olduğu görülüyor.

Cumhurbaşkanlığı Seçimi

Bu seçim aynı zamanda Ak Parti ile BDP ve CHP ile MHP’nin olası ittifakları açısından da bir prova durumu olmuştur. BDP ve HDP, özellikle Gezi olaylarında ön plana çıkan ve Kürt kökenli vatandaşlarımızca sevilen Sayın Sırrı Süreyya Önder’i aday göstermesine rağmen İstanbul’da % 4 civarı bir oy aldı. Burada da görülmektedir ki, İstanbul’daki potansiyel oyları Ak Parti’ye gitmiştir.

BDP ise il sayısını arttırdı ve Ağrı’yı Ak Parti’nin elinden alma başarısı gösterdi.


Cumhurbaşkanlığı Seçimi hesaplarının bu yerel seçim sonuçları üzerinden tekrar masaya yatırılacağı bir gerçek… En önemlisi de, Sayın Başbakan’ın adaylık kararı olasılığının arttığını söyleyebiliriz. Bu seçim öyle bir seçim oldu ki, iktidar ciddi bir oy kaybetse erken seçim gündeme gelecek, belki de Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci farklı bir satranç tahtasında yürütülecekti.

MHP’nin Performansı

MHP ise aldığı oy ve kazandığı il sayısı itibariyle beklentilerin altında kalan bir başka parti olmuştur. Öncelikle 2009 yerel seçimlerindeki oy oranlarını aşmayı başaramadılar. Bunun yanı sıra muhafazakar bir iktidar partisi bu kadar yıpranmışken kendileri güçlü bir alternatif olarak, görülmemişlerdir. Toplumun genelini kucaklayacak ve fark yaratacak projeler geliştiremediklerini söylemek, sanırım yanlış olmayacaktır. Ayrıca Manisa ile kaybetmiş olsa da Kütahya dışında mevcut belediyeleri değiştirmeyi zorlayacak adaylar çıkaramadılar. Adana, Mersin ve Osmaniye’deki performansları ise beklendiği gibi iyi oldu, fakat sahip oldukları il belediyesi sayısını arttıramamış oldular. Ayrıca Kastamonu, Gümüşhane ve Uşak gibi güçlü oldukları illeri ise kaybettiler.

Bu seçim sonucu bir bakıma MHP’nin yeni bir vizyona ve yeni bir lidere ihtiyacı olduğu sonucunu ortaya koydu.

Kalelerde Durum

Partilerin hemen hemen kalesi olarak bilinen şehirlerdeki konumlarını korudukları sonucu ortaya çıktı. CHP, İzmir ve Eskişehir’de bir sürprize izin vermedi. Ak Parti ise Bursa, Kayseri ve Konya gibi pekçok şehirde açık ara farka imza attı. Diyarbakır da, beklendiği gibi BDP’de kaldı. Değişen kalelerse Antalya, Ordu ve Trabzon gibi kentler oldu ve hepsini Ak Parti kazandı. Ak Parti’nin en önemli mağlubiyeti ise bakanını aday göstermesine rağmen Hatay’da yaşandı.

Bu Seçimin Sonuçları Nelerdir?

Gezi olayları, cemaat çatışması ve türlü iddiaların arasında iktidar bir seçim zaferi kazanmıştır. CHP ve MHP ise yine çıtayı geçememiştir. Liderlerinden söylemlerine kadar ciddi bir dönüşüme gitmeleri gerektiği sonucu ortaya çıkmıştır…

Kürt kökenli vatandaşlarımız ise çözüm sürecinin bozulmaması için iktidarın düşmesini istemiyorlar ve tavırlarını bu yönde koymuşlardır. Halkın bir kısmı ise kendi ekonomik düzenleri bozulmadığı sürece yolsuzluk iddialarını kendileri açısından ölümcül bir sorun olarak görmediğini belli etmiştir.

Ancak Ak Parti’nin bu seçim başarısına rağmen Sayın Başbakan’ın ortamı yumuşatması ve kendisine oy vermeyen vatandaşları da kucaklaması zaruridir. Başbakan’ın seçim gecesi yaptığı balkon konuşmasında yeni bir sayfa açmaktan bahsetmesi olumluydu, fakat tüm toplumu daha çok kucaklayıcı mesajlar vermesi ve demokrasiye daha çok atıfta bulunması beklenirdi.

Gelişmiş bir demokrasiye sahip ülkelerin olmazsa olmazlardan birisi güçlü ve etkin bir muhalefetin de bulunmasıdır. Bu seçimlerde halk, muhalefet partilerine itham ve iddia söylemleri yerine plan ve projelerle karşılarına çıkması gerektiği mesajını da vermiştir.

Son olaraksa halkın en azından yarıya yakınının hırsızlık iddialarına nazaran kumpas iddialarını daha inandırıcı bulduğu görülmektedir. Seçimlerin demokrasinin önemli bir aracı olduğunu, fakat tüm bu iddiaların hukuk önünde aklanması gerektiğini de belirtmiş olalım…


Bu seçim sonuçlarının ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ederim. Sandıkta kazanana saygı duyulduğu, kazanana oy vermeyenlerinse ötekileştirilmediği bir dönem dileğiyle…