Beceriksizlik ve Altında Yatan Sabun

Çekiç sallayabilen kızlara hep hayran olmuşumdur. Keza ne iş yaptığı önemli değil, ekmeğini çıkaran kadının başımın üstünde yeri vardır. Evden okula, okuldan eve gibi kısıtlı bir hayatın ürününe ise içimde bir acıma duygusu çıkıyor. Peki ya ev kuşumuz kötü şeylerle karşılaşırsa?

tecrit

 

“Suya sabuna dokunmazmış. Pise bak!”


Özdemir Asaf’a ait bu cümle çok konuda tokat niteliğinde. Ama şimdilik ben çocuğunuza atılan tokada değineceğim.
Sözüm aslında kötü, şeytani, pis, içten pazarlıklı, güvenilmez ortamlardan çocuğunu koruyan yüce ailelere. Çocuğunu her türlü kötülükten korurken, daha doğrusu koruduğunu düşünüp iyi bir şeyler yaptığını sanırken nasıl da özgüvensiz bir kuşak yetiştirdiklerinden habersiz kişilere…

Gençlerle özellikle de ergen yaştakilerle pek koçluk çalışmıyorum. Ama eğer konu zorsa ya da daha önce çok şey denenmiş ve başarılı olamamışlarsa veya aile üyesi kıramayacağım birisiyse, belki o zaman seans yapmayı kabul ediyorum.

Bir büyüğümün ricası üzerine lise öğrencisi bir danışanım var. Bir süredir çalışıyoruz ve güzel ilerlemeler kaydettik. Ama esas bugünlerde değişiyor. Daha güçlü, hissedilir bir enerjisi var, nedenini sordum.

Metrobüse binmiş. Uzak bir semtteki evlerinden, metrobüse binerek kendi başına gelmiş.

Seanslarımıza hep babası getiriyor, ayrılırken de yine kendisi götürüyordu. Ama bu kez 15 yaşındaki kızımız büyümüş de kendi gelmiş!
ortam

Metrobüse ilk bindiği gün sormuştum, toplu taşım araçlarına binmek nasıl bir duygu diye, “garip” demişti.

Şimdiyse kendisine daha çok güveniyor. Çünkü durakları bilmese bile koca şehirde kaybolmadığını görmek onu çok mutlu etmiş. Korktuğu ve korkutulduğu gibi olmadığını görmüş. Kimse kaçırmamış, kimse taciz etmemiş, kız kaybolmamış…

Bindi metrobüse geldi. Seanstan sonra da gitti.

Sonra başka otobüslere de binmiş, kolçaktan tutmuş, durağa yaklaşırken inmek için düğmeye basmış…

O kadar kapalı bir kutuda yaşam olunca, metrobüs bile bir kabuk değişimi gibi değil mi?

Aklıma arkadaşımın kedisi geldi. Çok geniş bir apartman dairesinde oturuyorlar ve kedi de o evde doğmuş ve 7 yıldır da başka yere gitmemiş. O güzel İran kedisi, evin her noktasını bildiği gibi dışarıda hiçbir yeri bilmiyormuş. Bir sebeple alt katta kalsa bile muhtemelen yukarı çıkamayacak. Ne zaman veterinere götürülse şaşkın ve ürkek bir tavrı oluyormuş, Mars’a giden insan misali. Gezegen değiştiriyor sanki.

Bizim kızımız da ev ve okul arasında yetişmiş. Bir yere gitmesine, başına bir şey gelmesin diye izin verilmemiş.
15 yaşında bir kız. Özgürlük günü adında haftada 1 gün serbestliği var. O gün de benimle zihnini özgürleştiriyor. Neyse konuya başka bir noktadan dönelim, başka örneklere bakalım.

“DNS değiştirebilen kız candır, evlenilir”

Malum twitter engellenmesi sırasında hoş bir tweet görmüştüm; “DNS değiştirebilen kız candır, evlenilir” diye.
Çekiç sallayabilen kızlara hep hayran olmuşumdur. Keza ne iş yaptığı önemli değil, ekmeğini çıkaran kadının başımın üstünde yeri vardır. Evden okula, okuldan eve gibi kısıtlı bir hayatın ürününe ise içimde bir acıma duygusu çıkıyor.

Peki ya ev kuşumuz kötü şeylerle karşılaşırsa?

Excel programında “Eğer” diye bir formül vardır. “Eğer şu şöyleyse böyle, değilse şöyle hareket et” diye özetlenebilecek bir formüldür. Zihnimiz de benzer dinamiklerle çalışıyor, sadece daha karmaşık. Dolayısıyla eğer istenmeyen bir şeyle karşılaşılırsa nasıl davranılacağına dair bilgilendirme yaparsanız, daha işlevsel olur bu süreçler.

Yurtlarda kaldınız mı bilmiyorum, ben kız-erkek karma bir yurttaydım ve kızları da erkekleri de gözleme imkanı bulmuştum. Çok iyi hatırlıyorum; dar görüşlü muhitlerde yetişen gençlerin, büyük şehre geldikten kısa süre sonra özgürlük kavramını yanlış algıladıkları ve abartı davrandıklarını çok iyi hatırlıyorum.
Tıpkı eski Smokey gibi.


2007 yazında bir at çiftliğinde çalışıyordum. Smokey adında bir atımız vardı ve eğitimi yetersiz olduğu için box dediğimiz kutu gibi bir yerde tutuluyordu. Nadiren manej dediğimiz, at sürülen alana çıkarılıyordu. Her çıktığında da sağa sola anlamsızca koşturuyordu. Maksat enerji atmak…

Smokey bir at, koşacak tabi. Ya çocuğunuzun davranışları? Onlar da gemlerinden kurtulduğu an anlamsızca, ucu olmayan hatta ucu yanlış olan davranışlara koşturabilir mi?

Aklıma bu noktada Gezi Parkı tepkileri geldi.

Yaşından beklenmeyecek şekilde savunan veya yine yaşından beklenmeyen şekilde Gezi Olaylarına karşı çıkan genç ve ergen arkadaşlarımı sorguladım biraz.

Sevdiği, rol aldığı kişiler Gezi’yi savunduğu için önemliymiş Gezi Olayları. Kendi fikri var mı? O insanlar, büyükleri öyle dediğine göre iyidir.

Tersi de mevcut! Büyükleri “Gezi kötü” dediği için Gezi’ye destek veren arkadaşlarına karşı. Peki bu kendi fikri mi? Hayır.

“Oğlumuz neden beceriksiz?”

Biat eden bir koyun yetiştirmekse hedef, işlem başarılı!

Sonrasında girer bir sürüye, güzel ödevler, başarılı, mum gibi bir öğrencilik; sonrasında bir üniversiteye kapağı atar, sonra da mezun olup KPSS’lenir.

Yaşı 28 olup da doğru düzgün bir tecrübesi olmamış birçok insan tanıyorum. Çünkü hep ailesinde kısılmış kalmış, aileden sonra üniversite, sonra da ders çalışmaya devam etmiş ve yüksek lisans okumuş. Neredeyse emeklilik yaşı geliyor ama bir iş görüşmesi bile yapmamış.

İş dedim de, bir patron arkadaşım bacanağından dert yanıyor. Eşinin 35 yaşındaki erkek kardeşi uzun bir süredir iş arıyormuş, adam da “Gelsin, bizim şirkette bir iş ayarlayalım. Ne iş yapar?” diye sormuş. Doğru düzgün bir iş yapmamış 35’lik, zaten sebebi hemen gösteriyor.

Eleman eniştesinin, müstakbel işvereninin yanına giderken anne (kaynana) arıyor. Maaş ve iş pazarlığı yapıyor, sigorta şartları, ek ücretleri, maaş ödeme günlerini vs sorguluyor.

Anne elinden gelseydi emzirecek galiba!

Sonra da:

“Oğlumuz neden beceriksiz?”

Ev toplantılarında “Aman komşu, şimdi gençler çok zeki, bizden kıvraklar, her yeni nesil büyümüş de küçülmüş geliyor…” diyebilecek kadar bu zekanın farkındaysanız, hakkını teslim edin ve o zekaya güvenin.
İletişim ile onun dünyayı tanımasını sağlayın.

Çevrede gittikçe artan sayıda ergen psikologu var, aile danışmanı var, aile koçu var, onlardan yararlanmayı deneyin.
Bir başka yol ki en çok bunu önerebilirim; çocuğunuzla konuşun. Onunla, onun kendisini daha iyi yetiştirebileceği, geliştirebileceği, hayatı tanıyabileceği yollar üzerine kafa yorabilirsiniz. Onunla birlikte bir şeyler deneyebilirsiniz, onun hata yapmasına izin verebilirsiniz, onun bir şeyleri deneyimlemesini sağlayabilirsiniz.
Ona bir şans verin!

Bu zekanın farkındaysanız, hakkını teslim edin ve o zekaya güvenin.


İletişim ile onun dünyayı tanımasını sağlayın.