İndigo Çocuğun Kalbi – 5

Canı acımıştı galiba o kadının. Ama acıyan canı mıydı yoksa kalbi mi?

İndigo Çocuğun Kalbi - 5

Ağlamak kalp acısının belirtisi miydi? Yoksa…
Acaba bu acı geçer miydi? Var mıydı geçen bir acı? Yoksa…


O gün parkta arkadaşlarıyla oynuyordu. Ağaçlar, kediler, köpekler, çocuklar… Her yerden kahkakalar, oynayan çocuk sesleri geliyordu. Huzur vardı orada, koskocaman bir huzur. Herşeyin, herkesin enerjisi birleşmiş, her yere mutluluk bulaşıyordu .

Koşmaktan yorulmuştu, banka oturup dinlenmek istedi. O zaman farketti; yorulan bedeni değildi, hiç bitmiyor gibiydi enerjisi. Sadece kaçmak, herkeste hissettiği mutluluk enerjilerini görmek, ağaçlarla, hayvanlarla bir olan insanların enerjisini algılamak ve bunun huzurunu tüm benliğinde hissetmek istiyordu.

Artık yetişkinlerle, çocukların enerjilerinin farkını görebiliyordu.
Çocuklar sanki teslimiyeti özlerinin derinliklerine daha yakın oldukları için daha net biliyordu. Onların enerjisi kolaylıkla bir oluyordu hayvanlarla, ağaçlarla, çiceklerle. Ama yetişkinler çocukların enerjisini sanki bir bağ gibi kullanıyor ve onlar aracılıyla hatırlayıp sadece anlık bağ kurabiliyorlardı. Hatta bir çoğu kuramıyordu bile, herşeyi unutmuşlardı sanki. Huzursuzluktan çıkamıyorlardı.Halbuki ne kadar da kolaydı onlar içinde özde olmak.

Keşke görebilseler kendi enerjilerini dedi içinden. Çok mutluydu ama onların enerjilerini görünce içi ümitsizlikle doluyordu. Arkadaşı hadi gel diye onu çağırıyordu koşmaktan soluk soluğa kalmış halde. Koşarak gitti yanına. Bazen kaçmak istiyorum. Bu yetişkinlerin kötü enerjilerini görmek bile yoruyor. Onlar ne yapıyor bu halleriyle acaba diye geçti aklından oyuna koşarken içinde hissettiği büyük enerjinin güzelliyle.

The-Children-Nature-Network

İlerideki bankta oturan bir erkek birde kadın vardı oyununa dalmış gibi görünüyordu ama onların konuşmalarını da hissediyordu. Bağırarak konuşuyorlardı. Git gide yükselen sesleri onu rahatsız etmeye başlamıştı.

Kulaklarını kapatıp onları hissetmemek istedi. Onların enerjilerinin olumsuzlukları onu etkilemesi canını yakmaya başlamıştı. Huzursuzluk hissetti bedeninde, canı yanıyordu sanki.

Birşeyler yapamalıydı ama bilmiyordu işte, bilemiyordu. O durumu nasıl kontrol edeceğini bilemiyordu. Hiç kimse hissetmiyor muydu yine, etrafına baktı. Ağlamamak için yine zor tuttu kendini hissetmiyordu kimse. Nasıl kurtulacaktı bu hislerden…

Köşeye doğru gitti arkadaşlarına kulaklarım açıyor oturacağım biraz diyerek. Korkutuğu ve hissettiği şey olmaya başladı. Sesleri git gide yükselmeye başlamıştı. Birbirlerine bağırıyorlar, tüm enerjileri birbirine savaş açıyordu. Bu dakikadan sonra iletişim kurma şansları kalmamıştı zaten. Adamın bedeni gerilmeye başladı. Patlayacak bomba gibiydi.

Köşede dizlerini kendine doğru çekmiş halde otururken kulaklarını kapattı. Onları izlemeye devam etti, korktuğu olmuştu. Adam çılgınlar gibi kadına vuruyordu. Tüm gücüyle yumrukluyor, her yerine vuruyordu. Kadın ağlıyor ama o andan kurtulamıyordu.


Ama aklından geçenler o kadar acıydı ki, bir insan saliseler içinde zihninde ne kadar çok iniş çıkış yaşayabilirdi acaba. Sanki o beden çok farklıydı artık, ruh o acıyı hissetmek istemiyor ve bir an önce özüne doğru gitmek için can çekişiyor, zihin savaşırken o acıyı yandım aman der gibi hissediyordu, bedenin durumuda bir o kadar acıydı.

Her hücre kendimi ölüme mi terk etmeliyim yoksa kendimi yenilemeliyim diye çelişkiler içinde kıvranıyordu. Görevini yapıp işlemlerine devam mı etmeliydi yoksa durdurma dügmesine basıp yok mu etmeliydi kendini.

İndigo Çocuğun Kalbi - 5

Acıydı. O kadar büyük acıydı ki herkes kaçmıştı o sahneden. Köpekler, kediler yoktu artık etrafta, bitkiler kendilerini korumak için enerjilerini kapatmış renklerini soldurmuştu. O an sanki dünya bir kaos halindeydi. Bazı kişiler onları ayırmaya çalışıyor, bir koşuşturmacadır oluyordu.

Herkes kadına acımıştı. Kadını sakinleştirmeye, korumaya çalışıyorlardı. Çevrede ki herkes yazık kadına diye onun için üzülüp, adama öfke saçıyordu.

Acınması gereken adam mıydı yoksa kadın mı?
Ellerini kulakların yavaş yavaş kaldırırken adama çok acıdı. Bir görebilseydi kendi benliğine, karmasına yaptığı şeyi, kendinden kaçardı. Kalbinde hissedemediği gerçekliği, sevgiyi… Özünü ne kadar uzakta bırakmıştı. Nasılda terk etmişti kendini, benliğini, herkesi, herşeyi…

Acıdı adama;
Unuttuğu için benliğini, özünü
Savaşa soktuğu için hücrelerini

Unuttuğu için zihnini, ruhunu
Maf ettiği için içinde ki tüm güzelliği

Unuttuğu için kendini
Unuttuğu için iletişimi
Unuttuğu için sevgiyi
Unuttuğu için O’nu
Unuttuğu için …

Acaba bulabilir miydi o da özünü…

Derin bir iç çekerek cevap verdi çocuk;
Bulabilirsin elbet ama bir şartla, tek bir şartla…


Koşulsuz isteyeceksin, koşulsuzca dedi gözlerinden akan yaşları silerken.

‘İndigo’ Dergisi Sosyal Medya Festivali’nde ödül aldı