İngiltere’nin kalabalık şehirlerinden, ışıltılı caddelerinden, lüks mağazalarından uzaklarda, 1966’da resmi olarak “Sıra dışı Doğal Güzellik Alanı” ilan edilen Cotswolds vadisine saklanmış sevimli bir köydeyim. Herkes ‘Castle Combe’ diyor ismine, ben ‘Masal Köy’ dedim.
Meşhurdur İngiliz köyleri. Zamanın gizlendiği tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle gerçek İngiltere’yi saklar içinde. Yıl boyu ipeksi yağmurlarla ıslanan yemyeşil tepeler, bakımlı çiftlikler, küçük kasabalar yol boyu birbirini takip eder. Taş evler ormanları ve nehirleri seyreder, etrafını rengarenk çiçekler süsler.
Castle Combe, Times’ın en iyi 30 köy sıralamasında 2. sırada. Coğrafi konum olarak Londra ve Bristol şehirlerine kısa bir mesafede. Araba ile devam ettiğimiz yolculuğumuzda sık ormanlarla kaplı yollarda gizlenen bir yerleşim arıyor gibiydik. Köy girişinde yöre halkı bizi çok nazik bir selamlamayla karşılamıştı.
Doğanın ihtişamıyla çevrelenen köy, İngiliz tarihine uzanan yapısıyla dikkat çekiyor. Köydeki yapıların en eskilerinden birisi St. Andrew kilisesi. Hala kullanımda olan bu kilisenin içini de gezdik. Etkileyici bir atmosfere sahip. Yıllardır orada olan yaşlı bir rahibeyle sohbet etme şansı yakaladık, oldukça keyifliydi. Kilise İngiltere’de sayıları çok az olan Ortaçağ saatlerinden birine sahip. Bu özellik mekanı oldukça özel kılıyor.
Köy nüfusu 300-350 kişi arasında. Geçmişte İngiltere’nin ünlü klasik müzik bestecilerinin yaşadığı bölgede bugün gözlerden uzak kalmak isteyen sinema oyuncuları, ressamlar ve ünlü politikacıların evleri bulunuyor.
Castle Combe birçok ünlü yapıma da ev sahipliği yapmış. Doctor Dolittle, War Horse, Sturdust, The Wolfman, Find Me A Spy, Catch me a Traitor ve Agatha Christie’s Poirot dizisinin “The Murder of Roger Ackroyd” adlı bölümü bu yapımlardan birkaçı.
Köy meydanındaki otantik kafenin önünde bulunan ahşap sandalyelere oturun, yeşili seyrederken kendinize sütlü bir İngiliz çayı ve tazecik elmalı pay ısmarlayın. Yolunuz Castle Combe’a düşsün!