Osmanlı minyatürleri, Osmanlı kiremitleri üzerinde, Osmanlı tersanesinde…
“Bodrum Sanatın icra edildiği turistik bölgelerimizden biri . “Sanat ” ve “Sanatçı ” kavramlarının günümüzdeki izdüşümlerini ve zanaatçıları da orada görmek mümkün. ”
Bilindiği gibi “Sanat” denildiği zaman aklımıza bir duygunun, tasarının ya da güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü ya da bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık gelmektedir.
“ Sanatçı ” ise Güzel Sanatların herhangi bir dalında yaratıcılığı olan, eser veren kimse, sanat adamı, sanat eri, sanatkâr olarak ifade edilmektedir.
“Zanaat ” ise insanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iş, el ustalığı isteyen işler.
Sanat, en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayalgücünün ifadesi olarak anlaşılır. Tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş. Eylül ayında Bodrulular bu anlamda bir sergiye konuk olacaklar. Sergi Bodrum’da yaşayanİstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, yüksek resim bölümünden mezun olan resim üzerine ustalaşmış, Sanatçı Handan Özmen tarafından hazırlandı ve biz de kendisi ile sanat adına bir söyleşi yaptık.
Röportaj: Rüya Yüksel
Size göre Sanat ve Sanatçı kavramları ne ifade etmektedir?
Sanat ve sanatçı kavramlarını bütün olarak değerlendirmek yerine, mesleğim icabı ‘görsel sanatlar’ konusunda naçizane bir kaç cümle söylemek isterim;
En net ifade ile ‘doğa’daki yaradılışı ‘sanat’ olarak görüyorum ve buna bağlı, doğanın bir parçası olarak insanoğlunun içinde de ‘yaratma’ yetisi var olduğunu hissediyorum. Ancak, bu öncelikle istek, sonra da eğitim ve çalışmayla dışarı çıkıp, sanatı yaşam biçimi yaparak, ‘sanatçı’ olabilme kıvamına geliyor…
Sanatın doğa ile olan ilişkisini biraz daha açabilirsiniz?
Sanat, doğayı taklit ya da kopya etmek değil, ondan etkilenip, yorumlayarak yeni bir oluşum yaratmak diye düşünüyorum.
Her isteyen sanatçı olabilir mi?
Bana göre her istekli olup eğitim alan da ‘sanatçı’ olur diye bir genelleme yok!. Okul eğitimi almadan ‘alaylı’ tabir edilen sanatçı da bir hayli çok tabii, araştırıp öğrenerek, kendini yetiştirme sanatta da var, neden olmasın.
Sizin yaşamınızda sanat nasıl ifade buldu?
Kendimden örnek verecek olursam ben, klişe tabirle ‘kendimi bildiğimden beri resim yaparım’, gayet istekliydim yani .İDGSA (İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi-Mimar Sinan Üniversitesi)’ni de iyi bir dereceyle kazanıp (5 harika yıl) eğitim aldım. Ama sonra, aile yapısı, ekonomik şartlar, zorunlu yaşam biçimi derken, ‘sanat’la flört edip, ‘sanatçı’ olabilmek için fırsatları kaybettim ne yazık ki!
Bugün sanat yaşamınıza nasıl bakıyorsunuz ? Bu sizin ilk serginiz mi?
Hep sevdim, hep izledim, hep denedim, hep ‘ben de yapabilirim’ gibi geldi!. Ama, gerçekçi ve haddini bilen biri olarak, zamanla gelişen ve artan nitelikli, emek içeren eserleri izledikçe, sanatı ve sanatçıyı taklit eden biri olmak istemedim. Etrafımdaki ‘sanat ve sanatçı kirliliği’ni gördükçe de şimdiye kadar hiç ‘kişisel sergi’ açma işine girişmedim, yardım amaçlı bir kaç karma sergi dışında. Taa ki ‘yeni bir materyal’ olarak ‘kiremit’ ve onunla uyumlu ‘özel bir boya’yı keşfedene kadar.
“Kiremit Günlüğü ” nü oluşturana kadar hangi yolları izlediniz?
Keşfetmek de yeterli değil tabii ki!. 5 Yıl süreyle, ‘KİREMİT GÜNLÜĞÜ’ nü ebat-teknik-biçim-desen-kompozisyon deneyimlerini çeşitli Ege sahil yörelerinde, sokaklarda ve duvarlarda görsel beğeniye sunarak, ‘sanat’ ve ‘zanaat’ arasındaki ayrımı insanlardan görmesini bekledik. Yok!.Hiç bir fark yoktu!. Kiremitlerin ‘hepsi çok güzel’di, yöre pazarlarındaki diğer ‘elişi emek’ler gibiydi!
Peki bu konuda nasıl bilinçleneceğiz ? Sanatçı ile Zanaatçı nasıl ayrılacak?
Ülkemizin sanata bakışından başlayarak, kültür, eğitim, kaliteli olanı ayırt edebilme, sanatı izleyip yorumlama ve para eşittir satın alma olgusunun değerlendirilmesine kadar uzanan yolun aşılması diye tarif edebilirim. Uzun bir yol yani.
Bodrum’da sanat adına neler söyleyebilirsiniz?
Bodrum da İstanbul gibi, sanat ve sanatçı enflasyonunun olduğu bir yer. Herkes bir şeyler üretiyor ve sergiliyor. Her birinin ürettikleri satıyor/satmıyor, kendini tanıtıyor, ortam oluşturuyor, kendini iyi hissediyor, ‘bir şey olmanın keyfi’ne varıyor , hak iddia ediyor, tartışıyor. Hepsi iyi güzel ama bütün bunların arasından ‘iyiyi, emeği, sanatı ve geleceği olanı’ görebilmek gittikçe zorlaşıyor.
“ Osmanlı Tersanesi – Osmanlı Kiremitleri ”
Biraz serginizden bahseder misiniz?
Daha önce de ifade ettiğim gibi, örneğini görmediğim (belki vardır) bir malzeme Osmanlı kiremiti, keyifli bir çalışma olanağı sundu bana..
Kiremitler üzerine çeşitli konularda desen ve kompozisyon uyguladım 5 yıldan beri. Minyatür konusu ise, Osmanlı sanatının, zamanımızda hala önemini devam ettiren bir parçası olarak yer almasıyla ve sergi mekanının adıyla çağrışım yaparak oluştu. Minyatür sanatçılarının eserlerinden detay yorumlama halinde çalışıldı. Mekana özel bir sergi gibi görünse de, yine kiremit üzerine farklı konularda desenler olduğu gibi, eski yıllara ait çerçeveli resimler de yer almakta.
Eserlerinizi tam olarak nerede sergileyeceksiniz?
5-18 Eylül’de Bodrum Milta Marina, Kaymakamlık Osmanlı Tersanesi Galerisi’nin her iki katında izlenime sunulmaktadır. Herkes davetlimizdir.
Serginizin internette yayınlanan tanıtım linki nedir?
‘KİREMİT GÜNLÜĞÜ Handan Özmen 2014 Osmanlı Tersanesi – 5 Eylül’
isimli videomuz mevcut…
[divider]
Biyografi: Handan Özmen
1979 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, yüksek resim bölümünden mezun olan Handan Özmen desinatörlük çalışmalarının yanı sıra özel bir okulda resim ve sanat tarihi öğretmenliği yaptı. Son beş senedir özel bir uygulama ile resme uygun hale getirdiği Osmanlı tarzı kiremitler üzerine “Kapılık” adını verdiği çalışmalar yapmakta. Halen Bodrum Yalıkavak’taki atölyesinde özel koleksiyonlar için çalışıp internet aracılığıyla da ulaştığı sanatseverlere Osmanlı minyatürü, Bodrum ve doğa konularında eserler sunmakta.