Dünyada bütünleşmelerin hızlı bir şekilde yaşandığı değişim ortamında özellikle gelişmekte olan ülkelerin dikkati Avrupa Birliği’ne çekiliyor. AB, bu ülkelerin katılmak için yoğun çaba harcadığı yıldızı parlayan bir birlik olma yolunda ilerlerken, Türkiye 1959 yılından beri birliğe dahil olmak için mücadelesini bıkmadan sürdürüyor.
1959 yılında yapılan ortak üyelik müracaatı ile başlayan Türkiye-AB ilişkileri Türkiye’nin 1987 yılında Avrupa Birliğine tam üyelik başvurusuyla perçinleşti perçinleşmesine fakat geçen yirmiyedi yılda hala değişen birşey yok ne yazık ki…
[quote]AB üyesi dostlarımız şunu bilmelidir ki: ‘”Ülkemiz Tanzimat’tan bu yana yüzünü batıya çeviren dünyadaki tek Müslüman ülkesidir.”[/quote]
Batı dünyası ile ortak sınıra sahip ve ona komşu AB ülkeleri ile tarihi ilişkileri bulunan dünyadaki islam ülkeleri arasında ekonomik, politik, sosyal, kültürel alanlarda en gelişmişler arasında yer alan, hayat tarzı olarak kendi kültürel değerlerini koruyarak Batı’yı seçmiş bir ülke olmamıza rağmen makus talihinden mi? ödevini az çalışmasından mı? yahut üye ülkelerin ön yargısından mı bilinmez görüşmelerde açılan fasıllar çok yavaş ilerlemektedir.
Yıllardır seçim meydanlarında olan AB üyelik heyecanını, iktidara geldikten sonra bütün siyasal partiler kaybetmekte, ayrıca bu hedefe ulaşmak için gerekli siyasal ve ekonomik kriterler için malesef çaba göstermemektedir.
[quote]Siyasilerin “Eyyy AB! Türkiye’yi üyeliğe almazsan kendin kaybedersin…” yaklaşımı günümüz realitesine uymamakta, sadece iç politikaya dönük çok komik bir popülist yaklaşım olmaktadır.[/quote]
Toplumun hemen hemen her kesiminde Avrupa Birliği tam üyeliğinin Türkiye’de olan istikrarı sağlamlaştıracağı, AB üyeliği sayesinde Türkiye’deki gelir dağılımının çok daha adil bir nitelik kazanacağı ve bölgesel gelişmişlik farklılıkları azalacağı, çevre, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik ile çalışma hayatı başta olmak üzere, toplum yaşamının birçok alanında belirgin iyileşmeler yaşanacağı, yolsuzlukla mücadelede yol alınabileceği, küresel anlamda AB gibi siyasal, ekonomik ve sosyal anlamda güçlü bir birliğe üye olacak olan Türkiye’nin dünya ölçeğindeki konumunun ve rolünün güçleneceği görüşleri hakimdir.
Ancak bu tezlerin yanında, kamuoyunda AB’nin ulus devleti parçalayacağı ve ülkeyi sömürülecek bir bölge gördüğü gibi radikal görüşlerde vardır.
Lakin ülke olarak bu olumsuz bakış açılarını artık yenmemiz gerekiyor.
[quote]Bizlere düşen görev; ister AB üyesi dostlarımızın zorlamasıyla, ister ülke olarak iç dinamitleri harekete geçirerek mutlaka o siyasal ve ekonomik düzenlemeleri yapmaktır.[/quote]
AB üyeliğinin ülke insanımızın yararına olduğunu, üyelik yolunda gerçekleştirilen bu reformların yapılması halinde günümüzde yaşadığımız siyasi, ekonomik ve hukuki alandaki olumsuzlukların ortadan kalkacağından kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Bu süreçten toplum olarak en fazla faydayı elde edeceğimiz katidir.