Müthiş bir sistemde yaşıyoruz. Yaşadığımız sistemin denklemi çok iyi hazırlanmış. Kuvvetle muhtemel denklemin en karışık bilinmeyeni biziz; yani İnsan.
Yağmurların uzun zamandır uğramamasından dolayı ciddi kuraklık sıkıntısı çeken bir köy ahalisi buna derman bulması için Of ‘lu hocaya başvururlar. Yağmur duasına çıkma kanaati getiren hoca, ahaliyi toplar ve yüksek bir tepeye çıkar. Tam duaya başlayacak iken arkasına bakar ve vazgeçer. Dönüp cemaate der ki; “Ey ahali dikkat edun itikadinuzu kaybedeysunuz.” Duruma şaşıranlardan biri ” nerden çıktı hocam?” der. Bunun üzerine hoca ” yağmur duasına gelmişsinuz, şemsiyeniz yok.” cevabını verir.
Değerli okuyucular; Müthiş bir sistemde yaşıyoruz. Yaşadığımız sistemin denklemi çok iyi hazırlanmış. Kuvvetle muhtemel denklemin en karışık bilinmeyeni biziz; yani İnsan. Evren, pozitif bilimler ve inanç sistemleri ile açıklamaya çalıştığımız yasalar ile dolu. Bu yasalardan son zamanda popüler olan çekim yasası birhayli incelenegelmekte. İş hayatındaki işi insan olan biz gibiler için ise önemli bir başka yasa daha var. O da İnanç yasası. İnsanoğlu inanmadan ibadet edemez. Bu ki, insanın ibadet kısıtlarını önce kendi içinde bulduğu ve daha sonra dışarıya yönelttiğinin bir göstergesidir. Öyleyse, müthiş tasarlanmış; beden-ruh-zihin kombinasyonu olan; kısaca- insan’ın başarı ve mutluluk kısıtlarını içinde bulmadan başarıya yönelmesinin aksak kalacağını söylemek caizdir. Buradan hareketle şunu belirterek başlamak isterim; Dış dünyamız iç dünyamızın bir ifadesidir ve bunun tersi olamaz.” Siz ne olduğunuzu düşünen değil, ne olduğunuza inanan bir kişisiniz.”
İnanç yasası
İşin içine duygularınızı katarak inandığınız şeyler, sizin gerçekleriniz haline gelirler. İşte inanç yasası bunu söyler. Gerçekleşmesini istediğiniz bir şeyi ne kadar kuvvetle isterseniz, o da o kadar sizin gerçeğiniz haline gelecektir. Bir şeye gerçekten inanıyorsanız, bunun tersi olabileceğini düşünmessiniz bile. İnandıklarınız size bir çeşit tünel vizyonu sağlar. Öyle ki, sanki bir tünele girmiş gibi, inandıklarınıza uygun olmayan her türlü şeyi görmezden gelmeye başlarsınız. Harvard üniversitesinden William James şöyle demişti; ” İnanç, gerçeğin kendisini yaratır.” Bir kutsal kitapta ise şöyle geçer; ” İnandıklarınız, nelerle karşılaşacağınızı belirler.” Bunu başka bir şekilde açıklamak gerekirse; gördüklerinize inanmanız gerekmez, ama inandıklarınızı mutlaka görürsünüz!
İnanırsanız başarınızı nakış nakış işleyebilirsiniz
Eğer hayatınızda bir başarı kazanacağınıza kesin olarak inanıyorsanız, ne olursa-olsun hedeflerinize doğru koşmaya devam edersiniz. Sizi hiçbir şey durduramaz! Diğer yandan, başarının sadece bir şans veya tesadüf eseri olduğuna inanıyorsanız, kolayca cesaretiniz kırılacak ve işler yolunda gitmediğinde hayal kırıklığına uğrayacaksınız demektir. İnançlarınız sizi ya başarıya ya da başarısızlığa sevkederler. Kısaca başarı inançla başlar ( TRACY, Maksimum Başarı, 2006).
İki seçeneğiniz var
İnsanlar dünyaya genellikle iki farklı bakış açısı ile bakarlar. Bunlardan biri iyimser diğeri ise kötümser yaklaşımdır. İyimser bakış açısına sahip olanlar dünyayı, yaşamak için gayet güzel bir yer olarak tanımlarken, kötümser bakanlar, baktıkları heryerde sadece adeletsizliği ve talihsizliği görürler. Hiç söylemeye gerek yok ki, iyimser bakış açısına sahip insanlar daima hareket eden, ses getiren, inşa eden ve geleceklerini yaratan insanlardır. Onlar daima olumlu ve neşelidirler. Zihinlerini, günlük hayatın iniş ve çıkışlarına karşın olumlu ve yapıcı tepkiler vermek üzerine ayarlamışlardır. Başarıya doğru sürdüğünüz yolculuğunuzun kilit noktası, dünyaya iyimser ve olumlu bir bakış açısından bakmak olmalıdır. Zihninizin önündeki en büyük engel kendi kendinizi sınırlayan inançlarınızın içinde gizlidir. Bunlar sizi bir şekilde engellerler, herhangi birşeyi yapmaktan alıkoyarlar ve doğru olmadığı açıkça belli olan bazı şeyleri bile görmenize engel olurlar.
Okul hayatınızda vasat bir öğrenci olmuş olduğunuz için, zekanızın yeterli olmadığını düşünebilirsiniz. Öğrenme, hatırlama ve yaratıcılık kabiliyetinizinde kısıtlı olduğuna inanıyorda olabilirsiniz. Parayla ilgili konularda dışa dönük ve becerikli olmadığınız konusunda ısrarcı olabilirsiniz. Bazı kişiler ise kilo veremeyeceklerini, sigarayı bırakamayacaklarını veya karşı cinsin gözünde çekici olmadıklarını hissederler. İnancınız her ne olursa-olsun, ona yeterince güçlü bir şekilde bağlanmışsanız, o artık sizin realiteniz olur. Neye inanacağınız sizin elinizde.İnanç yasasının varlığını küçük küçük realiteler oluşturarak sizde fark edebilirsiniz. Bunu nasıl yaptın? sorusuna “sadece inandım, nasıl olduğunu bende bilmiyorum” cümlelerinin içinde geçtiği hikayeleri yabana atmamalıyız.
Kendinizi ucuz sanmayın
Öğretmen, genç bir delikanlıya: “Herhangi bir enstrüman çalıyor musun? diye sorar.” Çalmayı bilmiyorum” der delikanlı ve ekler; “Henüz denemedim.” İşte hepimiz bu genç delikanlı gibiyiz. Gerçekte neyi yapabileceğimizi bilmiyoruz. Kendinizi ucuza satmayın ve potansiyelinizin kısıtlanmasına asla rıza göstermeyin. Şimdiye kadar yapmış olduklarınızdan daha fazlasını yapabilirsiniz. Kendinizi kısıtlamanıza yol açan inançlarınızın çoğu kesinlikle doğru değildir. Bunlar, ” doğru” diye kabul ettiğiniz ve kaynağı çoğu kez belirsiz olan olumsuz bilgilere dayanırlar. Onları bir kez kabul ettiğinizde inancınız onu, sizin için değişmez “gerçek” haline getirir. Tıpkı Henry Ford’un bir keresinde: “Bir şeyi yapabileceğinize veya yapamayacağınıza mı inanıyorsunuz? Her iki durumda da haklısınız” dediği gibi. Gerçekte siz, bazı şeylerin sizin için nasıl gideceğini ve gelişeceğini düşünürken, kendi hayatınızın falcısı gibi davranmış olursunuz. Başarılı kadın ve erkeklerin kendileri ile ilgili güven dolu ve olumlu beklentileri vardır. Onların başarılı olma ve sevilme beklentileri bulunmaktadır ve onlar mutlu olmayı hakettiklerini düşünürler, sonuçta nadiren hayal kırıklığna uğrarlar.
Bir düşünce ektiğinizde, bir eylem biçersiniz,
Bir eylem ektiğinizde, bir alışkanlık biçersiniz,
Bir alışkanlık ektiğinizde, bir karakter biçersiniz,
Bir karakter ektiğinizde, bir kader biçersiniz.
Bilin ki, insan ırkının tüm tarihinde size benzeyen ve sizin aynınız olan hiçbir insan yaşamadı ve yaşamayacaktır da. Olasılık hesabına göre, sizin özellikleriniz ve kalitenizde bir başka insanın olma ihtimali elli milyarda bir. Özel hatta olağanüstü bir şeyi, yani sadece sizin yapabileceğiniz bir şeyi gerçekleştirme potansiyeline sahip bulunmaktasınız. Hayatınıza istediğiniz yönü vermek, sizden başka hiç kimsenin yapamayacağı bir şeydir. Bu adımı atmak için cevaplamanız gereken tek soru şudur: Bunu yapmayı kesinlikle istiyor muyum? Buna inanıyor muyum?
Bazı insanların olağanüstü yeteneklerle doğmuş olduğu bir gerçektir. Ama pek çoğumuz, ortalama yetenek ve becerilerle başlarız hayata. Herhangi alanda başarı kazanmış pek çok kadın ve erkek, doğal kabiliyetlerini ve yeteneklerini ilgi duydukları alanda daha yüksek seviyelere çıkartarak ve geliştirerek ve en önemlisi kendilerine buna inandığını kanıtlayarak başarıyı elde ederler.