Tutulmalar; aylar yıllar alabileceğini düşündüğünüz gelişmeleri bir anda mucizevi bir şekilde gerçekleştirir. Enerjinizi odaklamakta, dikkatinizi toplamakta zorlanabilirsiniz.
Bir şeyler sizi bir oraya bir buraya çekiştiriyormuş ve kontrol sizde değilmiş gibi hissedebilirsiniz.
Astroloji son yılların en çok tartışılan ve hemen herkesin ucundan kıyısından ilgilendiği bir bilim dalıdır. Bilim dalıdır diyorum çünkü dünyada bir çok üniversitede astroloji bir bilim dalı olarak yerini almıştır.
Ülkemizde bazı kesimler tarafından kabul görmeyen astrolojinin varlığı reddedilirken, yokluğu da “saçma” kelimesinin dışında hiç bir gerekçeyle kanıtlanamamıştır. Astroloji reddedilirken, İslami gerçeklere uymadığı ileri sürülmüş ama tarihte de bir çok Müslüman bilim adamının astrolojiyle yakından ilgilendiği gerçeği göz ardı edilmiştir.
Astrolojiyle gerçekten ilgilenen çoğu kişi, bu bilim dalının “Geleceği sadece Allah bilir” yargısına aykırı bir gerçeklik olmadığının farkındadır. Çünkü astroloji bir fal bilimi değildir.
[quote]Dünyadaki her şeyi bir düzen içinde yaratan Yaratıcı, gezegenleri karakteristik enerjilerle donatma, insanların karakterlerini gezegenlerin doğum anındaki konumlarına göre kategorize etme ve bazı gezegensel olaylarla eş zamanlı olarak dünyanın genel gidişatının değişmesini sağlama kudretine sahip değil midir? Yoksa tüm bunlar düzensiz, kuralsız, tesadüfi bir şekilde mi olmaktadır?[/quote]
Ben bir astrolog değilim. Bu eksende bir yazı yazarak, astroloji bilimine emek veren, bilimsel çalışan astrologlara saygısızlık yapmış olmaktan imtina ederim. Bu yazıyı, astroloji ile ilgilenen, araştırmayı ve öğrendiklerini hem kendi hayatında hem de yakın çevresinde test ederek kendince sınamaya çalışan ve astroloji ilminin varlığına kanaat etmiş sıradan bir insan olarak yazıyorum. Sizler de astrolojiyi seven bir dostu dinler gibi okursanız sevinirim.
Bu yazıyı yazma gereği duydum. Çünkü bu günlerde gökyüzü, yeryüzünü değişime zorlamaya kararlı. Adeta duyan gelmiş J. Neden mi?
8 Ekimde Koç burcunda bir dolunay ve ay tutulması yaşadık. Dolunaylar tamamlanmayı, bitişleri, sonuçlanmaları temsil eder biliyorsunuz. Bir de buna ay tutulması eklenince etkisi 3-6 ay sürecek duble bir dolunay etkisiyle karşı karşıya kalıyoruz. Gerginlik tutulmanın etkisiyle dünyaya yüklenen enerjinin bonusu. Ama hemen kötüye yormayalım. Eski bitmeden yeni başlamaz değil mi?
4-25 Ekim tarihleri arasında Merkür gerilemesi var. Artık halk arasında da esprisi yapılır oldu bu gerilemelerin.. Aslında konum olarak geriye gitmiyor. Sadece çok yavaşladığı için gerilemiş gibi görünüyor. Merkür geriliyor ama bizi de geriyor doğrusu. Nasıl mı?
Merkür iletişimi temsil eder. Gerileme dönemlerinin en dikkat çekici etkileri şunlardır;
- Yanlış anlaşılmalar
- İletişimde aksamalar
- Plan ve programlarda engellenmeler ve ertelenmeler
- Elektronik eşyalarda, özellikle telefon, internet gibi iletişim araçlarında bozulmalar
- Asparagas haberler
- İlişkilerde agresif iletişim. Daha doğrusu bir türlü iletişememek ve yanlış anlaşmalardan doğan tartışmalar
- Yazılı anlaşmalarda eksiklikler, yanlışlıklar, ertelenmeler
- Banka işlerinde ve elektronik ortamda yapılan tüm işlerde, yayıncılık sektöründe yanlışlık ve aksamalar
Merkür retrosu ve tutulma dönemlerini içe çekilerek, radikal kararlar vermeden, ilişkilerde tahriklere gelmeden, öz değerlendirme zamanları olarak kullanırsak, negatif gibi görünen bu tabloyu lehimize çevirebiliriz.
Son olarak 23 Ekimde Akrep burcunda gerçekleşecek bir güneş tutulması bizi bekliyor. Güneş tutulmaları ay tutulmalarından genellikle 2 hafta sonra, yeni ayla birlikte gerçekleşir ve yeni başlangıçları ifade eder. Yine biten bir şey olabilir ama dikkatimiz başlangıçlara odaklıdır. Enerjisi yüksek, bazen agresif ama heyecanlı zamanlardır. Etkileri 6 aya kadar uzayabilir.
Tutulmalar bazen aylar, yıllar alabileceğini düşündüğünüz gelişmeleri bir anda mucizevi bir şekilde gerçekleştirir. Enerjinizi odaklamakta, dikkatinizi toplamakta zorlanabilirsiniz. Her şey sizi bir oraya bir buraya çekiştiriyormuş ve kontrol sizde değilmiş gibi hissedebilirsiniz.
[quote]Sadece niyetinizi belirlemeniz ve ilahi sistemden net ve kararlı bir şekilde talepte bulunmanız yetecektir emin olun. Tutulmaların 3-4 gün öncesi ve sonrasındaki işaretlere, haberlere dikkat kesilin. Yoksa ne olduğunu da anlamadan, duygu karmaşasının içinde savrulabilirsiniz ve hem tutulmaların hem retronun etkisiyle agresif ve yıkıcı bir tutum içinde olabilirsiniz Dikkat![/quote]
Tutulmaların ve retronun bir araya gelen duble etkisini bir benzetmeyle özetleyebiliriz:
Hayatımızı bizim kullandığımız aracımız olarak düşünelim. Normalde direksiyon ve gaz-fren pedalları bizim hakimiyetimizde. Fakat bu dönemde biz seyir halindeyken oluşan enerjilerin bir anda gaza bastığını düşünün. Eğer direksiyon hakimiyetimiz iyi değilse, yani hayatımıza vermek istediğimiz yön hakkında hem düşünsel hem eylemsel bir çelişki içindeysek, direksiyon hakimiyetimiz bozulur. Ve sağa sola çarparak kaza yaparız. Ciddi zararlar alırız.
Direksiyon hakimiyetimiz iyiyse, yani ne istediğimizi net olarak biliyor ve eylemsel olarak bu yönde bir tavır sergiliyorsak, kontrol dışı yüklenilen gaz pedalı sayesinde, istediğimiz yere daha çabuk ve hızlı bir şekilde ulaşırız. Direksiyon hakimiyeti iyi olmayan bir insanın dezavantajı olan enerjiler, direksiyon hakimiyetimiz iyi olduğu için bizim avantajımız oluverir.
Durumun tam tersini düşünürsek; Bu kontrolsüz enerjilerin, aslında ilahi kanalın kontrolünde ama bizim kontrolümüz dışında olan enerjilerin dersek daha doğru olur, 100 km hızla giderken bir anda frene bastığını düşünün.
Eğer emniyet kemeriniz takılıysa yani bu süreci sakin ve temkinli, tahriklere kulak asmadan geçiriyorsak, ani durmanın etkisiyle kafamız sağa sola çarpmayacak, hava yastığı açılarak bizi koruyacak ve en az zararla bu olayı atlatacağız.
Ya emniyet kemerimiz takılı değilse…
Muhtemelen kafayı gözü yaracak ya da araçtan fırlayacağız. Bu akıntıya kapılmak ve küreklerimizi suya düşürmek gibidir. Akıntının bizi götürdüğü yerde, yaralarımızı sayarak yeni bir başlangıç yapmaya hazırlıklı olmalıyız bu durumda.
‘Rüzgar hep aynı yönden esmez’ derler. İste bu zamanlar rüzgarın yönünü ve şiddetini değiştirdiği dönemlerdir. Yeni başlangıçlara gebedir. Sancılıdır. Arkasından doğum gelir.
Diliyorum hepimiz bebeğini kucağına alan annenin duyguları gibi tarifsiz güzellikler yaşarız.