İnsanın olmazsa olmazı egosudur. Zihnimizin farklı düzlemlerdeki işlevlerinden birisidir egomuz. Kişiliğin savunma mekanizmasıdır.
Freud’a göre, insan doğaya egosu sayesinde uyumlanır. Egomuzun da çeşitli halleri bulunur.
En yalın hali “ben” den başlayalım anlatmaya. Nötrdür, Bu halde içten bir kabullenme söz konusudur. Mevlana Celâleddin Rumî “Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim.” cümlesi ile ifade etmiştir bu durumu.
-e ve -i hallerinde istekler ve beklentiler gündemdedir. Bu haller içindeki ‘ego’ negatif yöne kaymaya meyillidir. Bir örnek verecek olursak; insanın beklentilerinden birisi de onaylanmaktır. Kimimiz bunu sağlamak adına hiç içine sinmese de bazı durumlarda evet derken, kimimiz de karşısındakinin isteğini görmezden gelip, kendi isteğini kabul ettirmeye çalışabilir. Hatırım için ile başlayan cümleleri bir düşünün. Her iki halde de ego negatif yöne kaymaktadır ve temelinde korku barındırır.
Egonun -de halinde artık kendimizi gözlemleme ve farkındalık başlar. Bende olanın açığa çıkmasıdır. Bir çeşit bireysel hesaplaşmadır.
Egonun -den halinde ise aldığımızı sunmaya başlarız. Verimli bir şekilde hizmet etmek çabasına gireriz. Temelinde yaşamdan haz almak ve vermek yatar. Bu hal besleme, büyütme ve genişleme ile ilgilidir.
Hayat bize, verdiğimiz şeyleri geri verecektir; haz ya da korkuyu.
Yaşamı pozitif ego ile sürdürmek hoş olmaz mı?