Kabul edelim veya etmeyelim tarihimizde birçok katliam yaşanmıştır. Bu katliamların sonu da hep felaketlerle sonuçlanmıştır. Acıyı, hüznü beraberinde getirip ülkeye bir elzem olmuştur.
Her bir katliam, acı ülkedeki yaranın kabuk bağlamamasına neden olmuştur. 1978 Maraş Katliamı’nın sonucuda bu anlamda büyük bir acı, keder ve gözyaşıdır. Bu yazıda “1978 yılında Maraş’ta ne oldu?” sorusuna cevap arayacağız.
Alevi Katliamları…
Bugün Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerinde bireysel ve örgütsel olarak yapılan eylemler, katliamlar oluşturmaktadır. Ne yazık ki genellikle bu acılar, hüzünler Hz. Muhammed’in ümmeti olan Müslümanlar arasında ve Müslüman topraklarında gerçekleşmektedir. Bir anlamda cihat anlayışı ile vahşice Müslüman, müslümanın kanını akıtıyor. Bunu yaparken de Allah adına yaptıklarını ifade ediyorlar. Ortadoğu bu yüzden bugün Şii-Sünni gibi müslümanın müslümanı kırdığı mezhep savaşlarına sahne olmaktadır.
Bu katliamlar sadece Ortadoğu’da gerçekleşmiyor. Kendi ülkemizde de bu olaylara benzer olaylar geçmişte yaşadık. Tarihsel süreçte de birçok katliam topraklarımızda yaşanmıştır. Cumhuriyet döneminde 1937-1938 yıllarında gerçekleşen tarihe kara bir leke olarak geçen Dersim Olayı, 1978’de Maraş Katliamı, 1980’de Çorum Katliamı, 1993’ün 2 Temmuz’unda gerçekleşen Sivas Katliamı ardından İstanbul’da gerçekleşen Gazi Olayları tarihin acı olaylarıdır. Tarihte bu olayları dışında katliamlar yaşanmamış mıdır? Tabi ki yaşanmıştır. Peki neden bu olayları dikkate aldık. Yazımızda bu yıl 36. yıldönümü ve bir Alevi Katliamı olan Maraş olayını inceleyeceğiz.
19-26 Aralık 1978 tarihi Türk Cumhuriyet tarihine kara bir leke düşülmesine neden oldu. Olay, Alevilerin yoğun olarak yaşandığı Kahramanmaraş’da gerçekleşti ve tarihe bir Alevi Katliamı olarak geçti.
1978 Yılında Maraş’ta Ne oldu?
Maraş’ta ne oldu da bu kara hafta (19-26 Aralık) yaşandı. Tarihe giderek bu acı olayı kısaca hatırlayalım. Maraş’da Çiçek Sineması’nda izlenen “Güneş Ne Zaman Doğacak” filminin yayınlandığı sırada sinemanın sol görüşlüler tarafından bombalanması olayın başlamasına oldu (1). 20 Aralık günü Alevilerin gittiği Akın Kıraathanesi’nin bombalanmasının ardından Maraş’ta en kanlı sahnelerin fitili, öldürülen iki sol görüşlü öğretmenin cenazesinin kaldırıldığı akşam saatlerinde ateşlendi. Maraş’ta üç Sünni gencin öldürülmesi kentte infiale neden oldu. Bu infiali bir katliama dönüştürecek anons ise 22 Aralık gecesi belediyenin hoparlöründen geldi: “Üç Müslüman din kardeşimiz komünistler tarafından öldürüldü. Bunların kanı yerde kalmayacak! (2)”
Olayın bir türlü önüne geçilemedi. Dönemin Kahramanmaraş Emniyet Müdürü; AKP kurucusu, bir dönemin İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu’dur (3). Maraş’ta süreç iyi yönetilemedi, acı olaylar yaşandı. Durumun kötüye gittiğini gören o dönemin İçişleri Bakanı İrfan Özaydın kenti ziyarete gitti. 23 Aralık olayların çığrından çıktığı tarih oldu. Olayların sonucunda resmi bilgilere göre 111 kişi yaşamını yitirdi (4). 176 kişi yaralandı. Yargılama süreci 1991 yılına kadar devam etti. Yargı sonucunda birçok kişiye idam kararı verildi; ama karar bozulup tekrar yargılamalar yapıldı ve idamlar kaldırıldı (5). Tarih, bu olayları “Alevi Katliamı” olarak not düşmüştür.
Tarih bize gösteriyor ki Türkiye kanlı sürece her dönemde götürülmeye çalışılmıştır. Maraş Olayı’nda Türkiye bugün Ortadoğu’da yaşanan mezhep çatışmasına benzer bir çatışmaya sürüklenmiştir. Bu olay kim tarafından yapılmış olursa olsun Türkiye’nin kara bir lekesi olarak tarihe geçmiştir.
Maraş Katliamı, bize bir kez daha gösteriyor ki bu tür toplum içi çatışmalar derin yaralar açıyor. Maraş’ta yaşanan mezhepsel çatışma Türk toplumunda büyük acılara neden olmuştur. Aleviler için kötü bir anı, ‘kara hafta’ olarak zihinlere kazınmıştır. Gerek Maraş, gerekse Çorum ve Sivas olaylarında yaşanan kötü tecrübeler hem siyasal örgütlere hem de topluma büyük ders vermiştir. Bu tecrübelerden yararlanıp neler yapılabilir bunun üzerinde tartışma yapılması gerekiyor. Derin yaralar açan bu olayların bundan sonraki süreçte yaşanmaması için neler yapılabilir?
Bu tür olayların tekrar yaşanmaması devlet içindeki yetkili organların şeffaf bir zemine oturtulması gereklidir. Siyasal iradenin aklıselim ifadeler kullanıp toplumun kaynamasına engel olunmalıdır. Yetkili mercilerin; toplumun değerlerine, inanç yapısına eşit mesafede yaklaşıp toplumsal barışı sağlayacak adımlar atılmalıdır. Halk tabakasında toplumsal bilinç oluşturulmalıdır. İnançlara daha fazla özgürlük tanınarak mezheplerin birbirini tanıma fırsatı sağlanmalıdır. Farklılıkların birbirine hoşgörüyle bakmasına olanak sağlanmalıdır. Toplumsal kaynaşmaya güç katmak için ortak paydada buluşabileceği daha fazla tartışma ortamı açılmalı ve bunun içinde sivil toplum örgütlerine ekonomik ve manevi desteğin sağlanması gerekmektedir.
Kaynak:
- http://tr.wikipedia.org/wiki/Mara%C5%9F_Katliam%C4%B1
- http://www.tid.web.tr/ortak_icerik/tid.web/140/toplumsay%20olaylarin%20analizi%20Maras.pdf
- http://www.odatv.com/n.php?n=maras-katliaminin-bilinmeyen-goruntuleri-ortaya-cikti–2312111200
- http://www.tid.web.tr/ortak_icerik/tid.web/140/toplumsay%20olaylarin%20analizi%20Maras.pdf
- http://tr.wikipedia.org/wiki/Mara%C5%9F_Katliam%C4%B1