Kırmızı – beyaz renkleri, masal dünyasını yansıtan resimleri ve “sevimli, ihtiyar, yardımsever dede” tiplemesiyle Noel Baba, Hristiyan kültürünün en illüzyonist ve en fazla gelir getiren buluşudur.
Aralık ayını bitirmek üzere olduğumuz şu günlerde yeni yılı kucaklamamıza çok az bir süre kaldı. Bu yılsonunda da diğer yıllarda olduğu gibi şehirlerimizin sokaklarında, alış-veriş merkezlerinde, mağazalarında ve televizyon başta olmak üzere tüm yazılı ve görsel medya organlarında yeni yılı karşılama hazırlıkları kendini göstermeye başladı. Eğlence mekânlarında rezervasyonlar yapılıyor, vitrin camları yeni yıl figürleriyle süsleniyor, televizyon kanalları yeni yıl programlarının reklamlarını veriyor, yeni yıl hediyeleri alınıyor, çam ağacı siparişleri veriliyor ve her köşe başında kırmızılar içinde Noel Baba karşımıza çıkıyor.

Peki, yılbaşı kutlamaları ile Noel kutlamaları aynı şey midir? Noel kutlamaları neyi temsil etmektedir? Bu yılbaşı kutlamalarındaki Noel Baba figürü kimdir?
Yılbaşı kutlamalarını üç başlık halinde değerlendirmek gerekir;
1.Hz. İsa’nın doğum günü.
2.Pagan inanışlar ve Noel Baba
3.Tüketim kültürü

Noel Hz. İsa’nın doğumunun kutlanmasıdır ancak ne zaman doğduğu hakkında elimizde hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Doğduğu gün değil, doğduğu yıl bile tam olarak bilinmemektedir. İncil İsa doğduğu sırada çobanların Beytlehem dolaylarında sürülerine bakmak için geceleri kırlarda kaldığından söz eder. (Luka 2:8) Genellikle Ekim ayında soğuk, yağmurlu mevsim başladığından çobanlar, özellikle Beytlehem dolayları gibi yüksek yerlerde geceleyin koyunlarını korunaklı ağıllara götürürlerdi. Havaların en soğuk olduğu dönem Aralık ayıydı, hatta bu dönemde kar yağardı. Bu durumda İsa’nın 25 Aralık ya da 6 Ocak’ta doğmuş olamayacağı sonucuna rahatlıkla varılabilir. Aralık ayından çok daha öncesinde doğmuş olması daha akla yatkın görünmektedir.
Peki, Hz. İsa’nın doğum tarihi bile bilinmezken nasıl oluyor da Noel onun doğumuna ithaf edilen bir bayram olabiliyor? Bu çelişkiyi anlamak için Hristiyanlığın tarihine bakmamız gerekiyor.
Roma İmparatorluğu’nda Pers kökenli askerler, I. Justinianos devrinde (527-565) kabul edilen takvime göre, 25 Aralık tarihini kendi çok tanrılı dinlerine göre Güneş Tanrısı Mitra’nın geceye karşı zaferi olarak kutlarlardı. Çünkü o tarihten itibaren günler uzamakta, geceler kısalmaktaydı. Onların inanışında 25 Aralık gece yarısında, Tanrı Mitra bir mağara karanlığında doğmuştur. Esasında olay Dünyanın Güneş çevresinde dönerken Güneş’e en uzak olduğu noktada, o tarihin en kısa gündüz ve en uzun gece olmasından ibarettir.
Bu gelenek Mısır’da Firavunlar dönemindeki Güneş Tanrısı Amon-Ra içinde söz konusuydu. Onlar da aynı sebeple Amon-Ra’nın doğumunu 6 Ocak’ta kutlarlardı ve Pers geleneğinde olduğu gibi mağarada karanlıkta doğduğuna inanırlardı.

Zamanla Hristiyanlığın Roma’nın resmi dini haline gelmesiyle bu pagan bayramının Hristiyanlığın kutsal günü haline dönüşmesi uzun sürmedi. Hz. İsa’ya ve Hristiyanlığa rağmen Avrupalılar, pagan tanrılarına bağlı inanç ve geleneklerini sürdürmeye devam edince Roma İmparatoru I. Constantinus (272-337) “Yeni güneşimiz İsa’dır; madem pagan inançları silemiyoruz biz de İsa’nın doğumunu bu tarihte kutlayalım demiştir”.* Hristiyanlığın yayılmasından sonra da devam eden pagan gelenekler Kitab-ı Mukaddes’teki bazı ayetlere dayandırılarak yeni dine adapte edilmiştir.
Kitab-ı Mukaddes Eski Ahid’deki Malaki kitabında Mesih’in “salah güneşi” olarak geleceğine işaret edilmesi (Fakat size, ismimden korkanlara, salah güneşi, kanatlarında şifa olarak doğacak Malaki, 4: 2) ve Yuhanna İncili’nde İsa’nın “dünyanın nuru” olduğunun belirtilmesi (Bundan sonra yine İsa onlara söyleyerek dedi: Ben dünyanın nuruyum, benim ardımca gelen karanlıkta yürümez ve kendisine hayat nuru olur. Yuhanna, 8: 12), güneş kültünün Hristiyanlığa yerleşmesini kolaylaştırmıştır. Güneşin her gün yeniden doğması ve ölmesi, dünyanın nuru ve güneşi olan İsa’nın ölüp dirilmesine benzetilmiş, Noel günlerinde “yeni güneşimiz İsa’dır” denmeye başlanmıştır. Güneşin geri dönmesi için yapılan bütün ibadetler, Hz. İsa için yapılmaya başlanmıştır.*
Hristiyan âleminde yılbaşı kutlamaları Noel (24 Aralık), Şükran günü (26 Aralık) ve festival 31 Aralık) olmak üzere üç aşamalıdır. Bunlardan ilki Noel çamı ve Noel Baba ile ilgili uygulamaları; ikincisi ailece ve dostlarla yenecek hindili ziyafeti, üçüncüsü de içki kültürünü ön plana çıkarmaktadır.

Hristiyanlığın pagan inanışla iç içe geçmesi yüzyıllarca devam etti. Örneğin Mexico’daki El Universal adlı bir gazete şunları söylüyor. “Farklı dinsel topluluklardaki rahipler Aztek tören takviminin Katolik ayin takvimi ile aynı olmasının avantajını kullanarak bunu vaaz etme ve misyonerlik işlerini desteklemek üzere kullandılar. İspanyollardan önceki tanrısal güçleri anma törenlerinin yerine, Hristiyanların inandığı tanrısal güçler için yapılan kutlamaları koydular”. Bu ve bunun gibi uygulamalarla pagan inanışın tesirleri Hristiyanlığın içine sağlam bir şekilde yerleşti.
Oysa Noel kutlamaları ile bağlantılı eğlence kültürü Hristiyanlıkla ters düşmektedir. “Çılgın eğlenceler, içki alemleri, yasak cinsel ilişkiler, edepsiz davranışlar, çekişme ve kıskançlık içinde olmayıp, gündüz vaktinde olduğu gibi temiz bir yaşam sürelim.” (Romalılar 13:1)
Noel Baba kimdir sorusuna gelecek olursak;
Efsanevi Hıristiyan inanışına göre; miladi 4. yüzyılda (M.S. 350 yıllarında) Anadolu’da Myra (bugünkü Demre-Antalya) yöresinde yaşamış olan Aziz Nikolas adındaki Hıristiyan azizi, Roma İmparatoru Konstantin’in rüyasına girdi ve idama mahkûm edilen üç subayı kurtardı. Bu olaydan sonra ünü gittikçe yayılan Nikolas, zamanla Rusya ve Yunanistan gibi ülkelerin, hayır kurumlarının, loncaların, çocukların, denizcilerin ve bazı şehirlerin koruyucu azizi olarak benimsendi. Adına Avrupa’da pek çok kilise yapıldı. Çocuklara özel armağanlar getirdiğine inanılan ve Noel Baba olarak anılmaya başlayan Aziz Nikolas efsanevi bir kişiliğe büründü.

Fakir babanın kızlarının drahomasını oluşturmaya yetecek kadar parası yoktur, hiçbir erkek kızlarıyla evlenmek istemez, bu durumda kızların kötü yola düşme tehlikesi vardır. Ama Aziz Nikolas bir gece, yatağında uyuyan babanın açık penceresinden içeri altın dolu bir kese atar ve kızların kaderini değiştirmiş olur.
Hristiyanların yılbaşında dini bir bayram olarak Noel’i kutlamalarında hiçbir tuhaflık yoktur. Bir Hristiyan ister Hz. İsa’nın doğum günü olması gerekçesiyle ister bir başka sebeple 25 Aralık’ı ya da bir başka günü kutlayabilir. İsa peygamberin bu günde doğup doğmaması bu günü kutlayan Hristiyanların vereceği bir karardır. Bize düşen buna saygı duymaktır. Nitekim Osmanlı İmparatorluğu’nda yüzyıllarca Rumlar ve Ermeniler dini bayramlarını özgürce kutlamışlardır. Müslüman tebaa bu mevzuda çok duyarlı davranmış hatta karşılıklı birbirlerinin dini bayramlarını tebrik ettikleri çok kez tarihi kayıtlara geçmiştir.
Ancak İslam dini Müslümanların inanış ve ibadetlerinde Müslüman olmayanlara benzemelerini, onları taklit etmelerini ve onların dinlerinin sembolü olabilecek şeyleri yapmayı yasak etmiştir. Hele de bu sembol Noel Baba gibi putperest menşeili bir figürse bundan uzak durmak gerekir. Bu minvalde Noel Baba kılığına girmek, onun çocuklarımızın hayal dünyasına girmesine seyirci kalmak, çam ağacı alıp süslemek vs. doğru değildir.
“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirlerinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar (yaşayış, örf-âdet, kutlama yönünden dost tutanlar) onlardandır. Şüphesiz zalimler topluluğuna Allah-ü Teâlâ yol göstermez.” (Maide-51) ve “Biz Allah-ü Teâlâ’nın varlığına, birliğine, her şeyi yaratan O olduğuna inandık, Müslüman olduk diyenlerin çoğu, başkalarına ibadet ve itaat ederek ve daha birçok hareket ve sözleriyle, müşrik oluyorlar.” (Yusuf-106) gibi pek çok ayette bu konuda çok net uyarılar bulunmaktadır.
Abdullah Bin Amr’ın naklettiği bir hadiste peygamberimiz şöyle buyurur. “Kim müşriklere ait bir toprakta bulunur, onların nevruzlarına katılır, onların bayramlarını kutlar ve ölünceye kadar onlarla birlikte bulunursa, Kıyamet Gününde onlarla birlikte haşrolunur.” Biz Noel’i falan kutlamıyoruz, sadece yeni bir yıla girerken masumca eğleniyoruz demek kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir. Çünkü yılbaşı dolayısıyla oluşan bu algı; yeni bir yılı karşılamak sebebiyle gülmek, eğlenmek; yeni yıla dair güzel dilek ve temennilerde bulunmak; ziyaretler yapmak, hediyeleşmek gibi masum davranışların çok ötesine geçiyor. Fener Ortodoks Rum Patriği Dimitrios Papadopulos bile ülkemizdeki bu kutlamalara ve Noel Babaya olan ilgiden dolayı şaşırmış ve şöyle demiş. “Noel Baba diye bilinen Aziz Nikolas, Hıristiyan âleminin sembolüdür. Türkiye’de özellikle son yıllarda, Noel Babaya karşı bir sempati doğduğunu, maketlerinin satıldığını müşahede ediyoruz. Noel yortuları, Hıristiyan âleminin bayramıdır. Yüzde 98’i Müslüman olan Türkiye’de, bizim bayramımıza olan bu ilgiyi emin olun hayretle karşıladım.”

Günümüzde yılbaşı dolayısıyla yaşanan bazı durumları eleştirmek çoğu zaman gericilik ve çağdışılık gibi ithamlara maruz kalmanıza sebep olabiliyor. Milli Eğitim Bakanlığı yapmış, Köy Enstitüleri’nin kurulması, Dünya klasiklerinin Türkçeye çevrilmesi ve ilk resmi ve telifli Türkçe ansiklopedinin hazırlanması gibi birçok önemli eğitim ve kültür hamlelerinde öncülük etmiş çok değerli bir yazarımız Hasan Ali Yücel 1940’lı yıllarda kaleme aldığı “Noel ve Yılbaşı adlı yazısında şöyle diyor.
“Gazetelerde bazı müesseselerimizin yaptıkları çocuk müsamerelerinde Noel babayı, başında kürklü külahı, sırtında gocuğu, elinde değneğiyle temsil ettiklerini gördüm. Bizim ananelerimizde Noel baba diye bir şahsiyet bilmiyorum. En eski bir tarihin sahibi olmakla beraber, Türk’ün her yılı, bir evvelkinden daha genç olarak Türk yavrusunun hayaline girmelidir. Kamburu çıkmış, soğuktan donmamak için deriden elbiseler giymiş, süpürge sakallı semboller bizde yoktur. Bizim ‘Ay Dede’miz ne kadar güler yüzlüdür; neşesinden yanakları elma gibi tortop olmuş, onun kadar taze ve canlıdır. Biz böyle tanıdık çehreler isteriz ve çocuklarımızın böyle güler yüzler görmeye alıştırılmasını bekleriz.
Esasen Avrupalılar, Hazreti İsa’nın doğumunu, doğduğundan dört asır sonra kutlamaya başladıkları zaman, mahiyeti tamamıyla dinî olan bu törene kendi ananelerini sokmaktan geri durmamışlardır. Noel babanın giyinişi, soğuk ülkelerin, karlı buzlu diyarların hatırasını taşır. Hıristiyanlığın çıktığı yerlerde kürke ihtiyaç olabilir miydi? Eğer dediğimiz gibi, putperest ananeler bu işe karışmasaydı, Noel ağacı, zeytinden olmalı idi. Noel baba ve onun telli pullu ağacı, bir cenuplu (güneyli) hayalinin mahsulü değildir, ancak bir şimallinin (kuzeylinin) ortaya çıkardığı sembol olabilir.”
Bugün bu tür eleştirileri yapabilecek yazar ya da aydınlardan ne yazık ki mahrumuz. Zihinlerimizin iyice abluka altına alınmasından olsa gerek eleştirmek bir yana aksine Noel kültürüne Hristiyanlardan bile daha fazla sahip çıkan ve benimseyen bir toplum haline geldik. Zihinlerimize henüz bu modern dünyanın kilitlerinin takılmadığı yıllarda bir başka değerli kalemimiz, ünlü Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya 1960’larda Noel hakkında çok daha sert bir üslupta şu tespitte bulunuyor.

Siz bırakın da ben söyleyeyim onun kim olduğunu: O Haçlı Seferlerinden kalma bir kılınç artığıdır. O zaman silahla giremediği yerlere, şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve sevgiler toplayarak girebiliyor. O evimize girerken eşeğini kapımızın halkasına bağlayan bir Piyer Lermit’tir… Kardeşlerini Mukaddes savaşa hazırlamaktan geliyor.” (P. Lermit/1050-1115: Haçlı seferleri sırasında bütün Avrupa’yı dolaşarak Hristiyanları Müslümanlara karşı savaşa ikna eden Fransız vaiz.)

Aslında Noel Baba figürü, New York’lu bir Protestan edebiyat hocasının, Clement Clark Moore’un hayalinden çıkmış bir dinsel figürdür. C. C. Moore, 1822 yılında “Noel’den Önceki Gece” başlığını taşıyan bir şiir yazar ve Aziz Nikolas’ın Noel arifesinde, yani 24 Aralık’ta dünyayı ziyaretini anlatır. Buna göre Aziz Nikolas, bembeyaz sakalları olan ve Ren geyiklerinin çektiği bir kızakla yolculuk yapan biridir; heybesinde oyuncaklar taşır ve gece vakti evlerin bacalarından girerek çocukların ayakkabılarının içine oyuncak bırakır. 19. Yüzyılın etkili karikatüristlerinden olan Thomas Nast ise 1860’lı yıllarda Harper’s Weekly dergisi için yaptığı çizimlerle Noel Baba figürüne görsel kimlik kazandırır.

Sokaklarda yarı aç yarı tok yaşayan insanların gülecek hali kalmamıştır ama sinema ve reklam panoları gülen, dans eden insanlardan geçilmez. İşte böyle bir ortamda, 1930 yılında, Coca Cola şirketi, Noel Baba’yı yeniden ürettir. Şirket İsveçli ressam Haddon Sundblom’a Noel Baba’yı çizmesi için teklif götürür. Bu teklifi kabul eden Sundblom’un Noel Baba’sının ülkeden ülkeye farklılık gösteren giysisinin rengi bile Coca Cola’nın rengi olan kırmızı beyaz ile değiştirilerek tescillenir. O güne kadar dünyevi zevklere mesafeli duran ama dinsel kimliğini de çok ön planda tutmamaya özen gösteren biri olarak çizilen Noel Baba, bundan sonra, kapitalizmin en güçlü ve yaygın figürlerinden birine dönüşür. O günden sonra Noel Baba her yerdedir.
Her sene gazeteler, dergiler ve televizyonlar Noel’de ne tür hediyeler alabileceğimize ilişkin sayısız önerilerde bulunurlar. Mutluluğun yolu satın almaktır. Satın alırsak mutlu olacağımız bilinçaltımıza işlenir. Vitrinde gördüğümüz o harika mont bizde bir rahatlama oluşturacak mı? Şu ayakkabı bizi daha şık gösterecek mi? Bu parfüm insanları etkilememizi sağlayacak mı? Tüketim dini bilinçaltımıza yönelen bu sorularla bizi müridi yapmanın yollarını arar.

Yılbaşı ile ilgili icat edilen Noel Baba ve benzeri tüm metaların arka planında küresel sermaye vardır. Bu yüzden pazarlanan tüm ürünler yılbaşı ile çeşitli yollarla ilişkilendirilmiştir. Noel baba kültü yalnızca kapitalist tabanlı bir sömürü hareketi olmayıp kültürel ve dini bir değersizleştirme ve köleleştirme projesidir. Kendi dini ve milli bayramlarımızın içi boşaltılırken Noel aracılığıyla ülkemizde Noel Babaların, süslenmiş çam ağaçlarının ve hediye mahiyetine büründürülmüş çanların gölgesinde ekonomik ve kültürel bir sömürüye seyirci kalıyoruz. Türk Milleti bu tablo karşısında gaflet ve özenti halinden kurtulmalı, kendi dini, milli ve manevi değerlerine sahip çıkmalıdır.
Kaynakça:
1.Ana Britannica / 2.İncil / 3.Kuran-ı Kerim / 4.Meydan Larousse / 5.The Christmas Encyclopedia / 6.Vikipedi Ansiklopedisi / 7.Watchtower Online Kütüphane
8.Yılbaşı Mı Kutluyoruz Noel Mi, Doç. Dr. Pervin ERGUN, Gazi Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Halk Bilimi Bölümü (*) İşaretli cümle ve paragraflar bu makaleden doğrudan alıntıdır.
9.Noel ve Yılbaşı Üzerine, Ahmet HÜSEYİNOĞLU, Semerkand Dergisi http://semerkanddergisi.com/noel-ve-yilbasi-uzerine/
10.Nedir Bu NoeL ve Kimdir Bu NoeL Baba?, Akademi Dergisi http://www.akademidergisi.com/2013/12/noel-yilbasi-nedir-noel-baba-kimdir-protestanlik-aziz-nikolaos.html
11.Yeni yıl, Hz. İsa, Noel Baba!, Ali BULAÇ, Zaman Gazetesi http://www.zaman.com.tr/ali-bulac/yeni-yil-hz-isa-noel-baba_1071860.html
12.Yılbaşı (Noel) Gafleti Yaklaşırken, Mustafa YAZGAN, Zaman Gazetesi http://www.zaman.com.tr/mustafa-yazgan/yilbasi-noel-gafleti-yaklasirken-2_308928.html
13.Ataları Pagan Tanrıları Yanında, Noel Baba Daha Dünkü Çocuk, Serenti http://www.serenti.org/atalari-pagan-tanrilari-yaninda-noel-baba-daha-dunku-cocuk/
14.Noel Baba’nın Kısa Tarihi, Atlas Online http://www.kesfetmekicinbak.com/noel-babanin-kisa-tarihi/1905n.aspx
15.Noel Baba Efsanesi ve Coca-cola “Gerçeği”, Okan NALAÇICI, Bianet http://www.bianet.org/biamag/dunya/143066-noel-baba-efsanesi-ve-coca-cola-gercegi
16. Noel Baba Türk Oğlu Türktür, Lütfullah GÖKTAŞ, NTVMSNBC http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/193754.asp



