Toplumun bir kesimini mutlu ederken, diğer bir kesiminden tepki alan bedelli askerlik konusunda ne desek beğenirsiniz?
Her ne kadar “Askerlik mantığın bittiği yerdir.” Deseler de insan askerliğini bitirdikten sonra bunun doğru olmadığını anlıyor. Üzerinden yıllar geçse de peygamber ocağında geçirdiğim on beş ay, gün gün aklımda. Tabii ki burada askerlik anılarımı anlatmayacağım. Ancak canlı örnekler vererek, yetkili makamlarca duyurulmasının ardından ülke gündemini meşgul eden bedelli askerlik konusuna değineceğim.
Bir gece, ülkenin dört yanından gelmiş; huyu suyu ayrı insanlarla aynı koğuşta nefes alıp verirken şöylece etrafınıza bakıyorsunuz. İstisnasız, günün yirmi dört saatini bu insanlarla geçiriyorsunuz. Sivil hayatı düşününce bırakın arkadaşı, insan ailesiyle bile bu kadar zaman geçiremiyor. Askerlik anılarının da, arkadaşlarının da unutulmayışı bundan olsa gerek. Hatırladığım birkaç nokta var ki onlar konumuzla oldukça alakalı şeyler, sizlere bunlardan bahsetmek istiyorum.
Yıllar önce, televizyonlar Hakkâri’de Aktütün karakolunun saldırıya uğradığından bahsetmiş ve birkaç hafta sonra bulunduğum birliğe, oradan bir asker gelmişti. Çıkan çatışmada arkadaşları şehit olmuş, kendisi ve sağ kalan diğer arkadaşlarını da psikolojik nedenlerden dolayı Batı’daki karakollara göndermişlerdi. İlk birkaç hafta nöbet tutamadı, nöbet tutarken arkadaşlarının seslerini duyduğunu söylemişti. Zamanla birliğe alıştı ve daha sonra onunla çok samimi iki arkadaş olmuştuk, hala görüşüyoruz. Ondan üç ay sonra, yeni tertipler askere alındı. Gelenlerin arasında Diyarbakırlı, Ramazan adında bir kardeşimiz vardı. Yaşlı annesinin kendisinden başka kimsesi yoktu, askere çağırılınca annesine bakması için gönül de verdiği bir hanımla evlilik yapmıştı. Askerliğinin ilk zamanları süt liman geçse de bir geliri olmadığı için zaman içinde evdekiler ciddi sıkıntılar yaşamış, yetmezmiş gibi elektrik, su vb. üst üste gelmişti. Ramazan da kendi ihtiyaçlarını karşılayamaz olunca, bir şekilde yardımcı olundu. Samsunlu Murat vardı, babası tır şoförüydü ve kaza geçirince yatağa mahkûm olmuştu. Aileye babaları baktığı ve bir müddet mali problemler yaşadıkları için, eş dost, konu komşu aralarında para toplamış ve Murat’ ı askere uğurlamışlardı. Hazin ki bir vakit sonra onun da akıbeti Ramazan’ ınki gibi oldu. Asker ocağında geçirdiğim on beş ay içerisinde şahit olduğum bu misal yüzlerce örnek sıralayabilirim sizlere, ancak konumuz bunlar değil. Açıkçası bu gibi şeyler hiçbir zaman konu olmadı! Aydan aya komik bir meblağı (15 TL) maaş diye önümüze koydular. İtiraf etmeliyim, bazen o kadarcık para bile ilaç gibi gelirdi.
Şimdi bir bedellidir tutturdu, gidiyorlar. Yetkililer, neredeyse yılda bir bedelli duyurusu yapıyor. Açıklamalara göre bedelli askerlikten elde edilen gelir savunma harcamaları için kullanılıyor. Dün askerlerin nöbet tuttuğu ve ilk saldırıda vurularak şehit oldukları hudutlarda, bugün elektronik harp sistemleri kullanılıyor. Bu ve benzeri sebepler bedelli askerliği makul görmek için bence yeterli. Nitekim bizler “Her şey vatan için” diyenlerdeniz. Ancak elde edilecek bir milyar liraya yakın paranın bin bir zorlukla askerlik yapan yoksul insanlar için harcanmasını, en azından asker maaşlarının cüzi rakamlara çekildiği bir düzenleme yapılmasını isterdim. Böylece Ramazanlar, Muratlar bir yandan ömürlerinin baharını vatana feda ederken, bir yandan da yukarıdaki gibi zorluklar yaşamazlardı. Savunma harcamaları için kullanılması da güzel bir şey böylece Aktütün karakolunda olduğu gibi, saldırı anında canımızdan can kopmaz.
Yukarıda artılarından bahsettik, şimdi de eksilerini konuşalım ne dersiniz? ‘ler’ eki fazla gibi; Bir toplum bilimci olarak baktığımda sadece bir sakınca görüyorum o da toplumun bir kesimi mutluyken, diğer bir kesimin mutsuz olması ve haksızlığa uğradığını, adaletsizlik yapıldığını düşünmesi. Başbakan Davutoğlu’ nun konuyla ilgili açıklamasından bu ana kadar gerek sokakta, gerekse sosyal medyada bedelli askerlik yapanlara edilen hakaretlerden tutun da hükümete kadar geniş bir alanda ver yansın rüzgârı var. Ben yine de adaletsizlik kısmını görmezden geleceğim, çünkü askerliğim boyunca gördüklerim ve yukarıda size bir kısmını naklettiğim şeyler bundan daha önemli. Hüsn-ü zan (iyi niyet) ile elde edilecek gelirin savunma bütçesinde kullanılmasını dilerim.
Bedelli askerliğin şüphesiz bir diğer boyutu da, bedelli askerlik yapanlardır. Duruma onların açısından da bakmamak biraz haksızlık olacak gibi. Bir kısmının gerçekten de “Vatan millet bedelli” Diyecek kadar milli şuurdan yoksun olduğu su götürmez. Ancak mecburiyetten dolayı gecikenleri de bu gruba dâhil edersek, büyük haksızlık olacaktır. Öte yandan vicdani ret tartışmaları sürerken, bedelli de olsa, bir ay da olsa askerlik yaptıkları için yine de onları tebrik etmek gerekir. Mümkün olsa hiç yapmam diyenler de var…
Bedelli günler efendim ve mümkünse bedelini halkın ödemediği günler…