Yepyeni bir yıl bizleri bekliyor. Acısıyla tatlısıyla koca bir devi geride bırakıyoruz. Doğumlar sancılı olur derler. Öyleyse bu sancıyı gelin birlikte yaşayalım, konfor alanımızın dışına çıkalım. 2015 doğarken bazı alışkanlıkları geride bırakıp, yeniden doğalım.
Neden 2015 yılına girerken değişim yaşamamız gerektiğini vurguluyorum? Sadece etrafımı izliyorum çünkü. Hoşuma gitmeyen görüntüler görüyorum. Siz bunların ne kadarını görüyorsunuz bilmiyorum fakat yazımı okurken bana hak vereceğinizi tahmin edebiliyorum.
Sosyal medya ile başlamak istiyorum. Geçenlerde YouTube üzerinden çok sevimli küçük bir kızın el yapımı kar küresi kaydını izledim. Kavanoz, sim, minik oyuncak karakterler ve gliserin ile bildiğiniz kat küresi yaptı kız. Çok da güzel oldu. Yaşı sanırım 10-12 civarındaydı. Ben izlerken ne konuşmasına dikkat ettim ne diksiyonuna. O sadece bir çocuk ve 2000 kişi tarafından izlenmeyi başarmış. El yapımı bir ürün ortaya koymuş. Sizce kıza yapılan yorumlar nasıldı?
“Konuşmayı öğren de gel.”
“Git konuşmayı öğren sonra video çek.”
Bu çocuktan bir haber spikeri olmasını bekleyemeyiz. Okulda veya internette öğrendiği kar küresi yapımını YouTube sayfasında paylaşmak istemiş sadece. Karşımızda akıcı bir dille hatasız prompter eşliğinde anlatım yapan bir çocuk beklemiyoruz. Yorumları yapan kişilerin de çocuk olduğunu varsaydım fakat ne yazık ki öyle değillerdi. Bu basit bir örnek. Benzeri onlarcasını gün içerisinde sosyal medyada gezerken görebilirsiniz. Klavye delikanlısı diyorum ben bu kişilere. Hiçbir şey ortaya koymadan yapılan her şeye muhalif olmak. Birilerini kötülemek, birileri hakkında olumsuz yorumlar yapmak.
Hemen her konu sağ-sol davası CHP-AKP kavgasına döndü
Gezi parkı olaylarından sonra bu durum bana göre artış gösterdi. Hemen her konu sağ-sol davası CHP – AKP kavgasına döndü. İnsanlar birbirleri ile tartışmaya ve kavga etmeye yer arıyorlar. Bunu en kolay yapabilecekleri ortam ise sosyal medya. Siyaset ile hiç alakası olmayan bir konunun bile altındaki yorumlara baktığınızda CHP – AKP tartışması görebilirsiniz. Eğitim sayfalarında, hayvan sahiplendirenler veya besleyenlerin sayfalarında, vejetaryenlerin sayfalarında, öğretmenlerin sayfalarında, çocuk sayfalarında kısacası siyasetle alakalı veya alakasız her yerde bir kavga görüyorum. İnsanlar stresli, kaygılı, öfkeli ve sancılı bana göre. İşte bu sancıyı 2015’te geride bırakmamız gerektiğine inanıyorum. Basit şeyler için konuşuyorum. Olan biteni neden olduğu gibi görmekten kaçıyoruz? Bir çocuğun kar küresi yapması kadar basit konuları neden sorun olarak algılıyoruz?
Vejetaryen ve veganların Facebook sayfasında birisi sormuş; “İnekler hamile kalmadan da süt verebilirler mi?” Belli ki bilgi almak istemiş. Sözüm ona hayvan hakları savunucuları hemen soru soranı taşlamaya başlamışlar yorumlarda. Neymiş inek hamile kalsa da kalmasa da süt verirken köleymiş, hayvanlardan süt ve yumurta alırken onları tutsak ediyormuşuz. Doğru! Hem de çok doğru! Hayvanlardan faydalanırken onları kendimize köle ediyoruz. Fakat sorunun cevabı bu değil! İnekler hamile kalmadan süt verebilir mi? Basit ve öz bir soru. Altına yapılan yorumlardan sonra soruyu soran kişi de kendisini savunmak zorunda hissetmiş; “Ben sadece merak etmiştim bilgi almak istemiştim…” demiş. Kavgaya tartışmaya ne gerek vardı? Birkaç satır önce hayvan hakları savunucusu derken “sözüm ona” dedim çünkü bir hayvanın etinden sütünden faydalanılmasının yanlış olduğunu belirten bir şahsiyetten ağır başlılık, sevecenlik, pozitif bir karakter yapısı beklerdim, olumsuz yorumlar, kavgacı bir kişilik değil. Bu arada yazımı okuyan birçok kişinin de şu an benim hakkımda hayvanlar üzerine çeşitli yargılara varmak üzere olduğunu tahmin edebiliyorum. Merak edenler için, ben de hayvanların öldürülmesine karşı olduğum için et yemiyorum. Süt ve süt ürünleri kullanmamaya gayret ediyorum ancak gerektiğinde peynir, yumurta ve süt kullanıyorum. Yani vegan değilim vejetaryenim.
Niye bir işin ucundan da sen tutmuyorsun?
Gelelim atanamayan mühendisler, öğretmenler ve nicelerinin sayfalarına. Sayfalarda mutlaka başı çeken öncü birileri oluyor. Bu kişiler haklarını aramak adına milletvekillerine tweet atıyor, eylemler düzenliyor, soru önergeleri ile ortalığı karıştırmaya kadar gidebiliyorlar. Helal olsun! Hakkını arayan, çözüme kavuşturmak için elinden geleni yapan kişiler bunlar. Yaptıkları her adımı sayfaya yazarlar genelde. Her seferinde aynı yorumlar gelir.
“Benim hiç umudum yok bu sene de atanamayacağız.”
“Boşuna kendimizi yoruyoruz sesimizi duyan yok.”
“Ben artık başka işler için şansımı deneyeceğim boşuna okuduk bu meslekten bir halt olmaz!”
Ve niceleri… Yahu adamlar milletvekillerine ulaşmış, eylemler yapmış kimin için? Senin için be adam! Niye umutsuz, mutsuz ve hatta yapılanları kötüler moddasın ki? Niye bir işin ucundan da sen tutmuyorsun? Neden herkesi kötüleyerek, her şeyin altında bir sorun arayarak yaşıyorsun? Hiç gayret gösterip yardım etmeye çalıştın mı? Klavye başında olan biteni kötülemek için ayırdığın vakti neden “Nasıl yardımcı olabilirim, çözüm için ne yapabilirim?” sorularını düşünmek için ayırmıyorsun?
Çok güzel bir ülkede yaşıyoruz. Öyle güzel ki kıymetini bilmiyoruz. Ne AKP ne CHP ne diğerleri. Siyasi konuşmuyorum. Gerçekten ülkemizin güzelliğinden bahsediyorum. Vapurda martılara simit atmak, bir kahvehanede okey oynamak, Rize’de çay toplamak kadar güzel bir Türkiye’den bahsediyorum. Neden tadını çıkartmıyoruz? Neden derin bir nefes alıp şükretmiyoruz? Yazım boyunca internete girebilecek, sağa sola laf atabilecek kadar maddi durumu olan insanlardan bahsettim. Klavye delikanlısı olanlardan bahsettim. 2015 doğarken gelin hep birlikte değişelim. Biraz Polyannacılık oynayalım. Bahçemizdeki dikenleri değil, bahçemizdeki gülleri görelim ve odak noktamızı iyi olan şeylere çevirelim. Her zaman olumsuza odaklanmak ve sürekli stres, kaygı, öfke içerisinde yaşamak hem maddi hem manevi açıdan insana zarar veriyor. Kimse için değil kendiniz için ne yaptığınızın farkında olacağınız bir yıl diliyorum. Siz mutlu olursanız birilerini mutlu edersiniz. Bu tahmin edemeyeceğiniz kadar hızlı yayılır. Kötü yorumlar yerine iyi yorumlar yapılması, ortaya konulanı motive eder ve daha iyilerine kapı açar.