Bülbülü altın kafese koymuşlar “İlle de vatanım…” demiş. Sizce; kafes mi bülbülü mutlu edememiş, yoksa bülbül mü mutlu olmasını bilememiş?
İnsan mı vatanının kıymetini bilmeyen, yoksa vatan mı, vatandaşı mı insanı uzak diyarlara iten? Haydi, gelin bir kaç gözlem yapalım sizinle; ülkem mi, yoksa kaçıp gitmeli mi buralardan…
Düşünün; gittiğiniz hangi ülkede birinci katın balkonundaki ve beşinci katın balkonundaki bağıra bağıra sohbet eder? Hatta, nerede caddeye bakan balkonlara çamaşır asar teyzeler? Hangi ülkede TEM otoyolunda geri geri gider araçlar? Peki, bir elinde telefon, kemer takılı değilken işlek bir caddede birden U dönüşü yapanlar? Bunların hepsi benim memleketimde var, hatta daha fazlası da var. Ama biz alışmışız bunlara… Avrupalının, Amerikalının düzeni ters bize, öyle değil mi?
Benim ülkem bu dünyadaki bütün ülkelerden çok daha güzel. Buna ne şüphe… Öyle olmasaydı İstanbul fethedilir miydi, düşman askerleriyle savaşırken şehit düşer miydi Mehmetçik? Hangi devletin tarihi bizim tarihimiz gibi zenginlik, ilahi destek ve vatan aşkıyla yanıp tutuşan 15’likler görmüş?
Her toprak üstünde yaşayan için kıymetlidir, ancak bizim toprağımız hem altında yatan hem de üstünde yaşayan için kıymetli. Havası, suyu, toprağı, taşı diyoruz ya, gerçekten de öyle… Zorluğuyla, kolaylığıyla, insanlarıyla hatta adaletsizliğiyle bile sever insan memleketini… Hem de o kadar çok sever ki, yurt dışında önüne çok güzel fırsatlar da sunulsa, yine de memleketim der.
Diğer bir açıdan baktığımızda güzeli güzel yapan nasıl edepse, ülkeyi ülke yapan da o ülkede yaşayan insandır. Zira; örnek alınacak insanlar, örnek alınacak ve yaşanılacak bir ülkeyi temsil eder. Birlik, barış ve eğitimli bir toplum ülkeyi kalkındıran temellerin başında gelir. Her ne kadar insan olmayı beceremeyen kişiler barındırsak da, her ülkede olduğu gibi, ülkemize ve kültürümüze layık insanlar olmaya çalışmalıyız.
Ülkemizi yaşanacak hale getiren bizleriz, keza yaşanmayacak duruma getiren de…
Ülkemizi sevelim, ülkemizdekileri sevelim. Memleketimizi kalkındırmak için toplumsal hatalarımızı düzeltip, eksiklerimizi tamamlayıp, üzerimize düşen vazifeleri yerini getirmeliyiz. Biz bütün dünyanın gıptayla baktığı bir coğrafyaya ve tarihe sahibiz. Biz ne olduğunu bilmeyen bir nesil değil, “Ne Mutlu Türküm Diyene!” diyen bir nesiliz. Memleketimizin kıymetini bilmeliyiz, çünkü bu topraklar bize emanet…